ABD’nin askerlerini Suriye’den çekme kararı bizim için çok önemli olsa da, orta yerde duran soru işaretlerini kaldırmaya yetmemiştir. Her şeyden önce kararı veren Trump’tır ve bu adamın sözlerine güvenebilmek mümkün değildir. Her an karar değiştirip, bugün söylediğini yarın tersine çevirebileceğini bütün dünya biliyor. Bunun içindir ki, Trump’ın kararları da, sözleri de ihtiyatla karşılanmalıdır.

ÇEKİLME ÖNEMLİ, AMA YETERLİ DEĞİL

Trump’ın bu siciline rağmen, çekilmenin şimdilik hayata geçildiğini görüyoruz. Gece karanlığında tır’ların Suriye’den çıkış yaptıkları medyaya yansıdı. 60 ile 100 gün arasında bir zaman verilmiş olsa da, çekilmenin hemen başlaması isabetlidir, fakat yeterli olduğunu söyleyemeyiz. ABD askerlerinin tamamının ve bütün unsurlarıyla çekilip çekilmeyeceği belli değildir. Rusya Devlet Başkanı Putin’in, ABD’nin Suriye’den çekildiğine dair henüz bir emare bulunmadığını söylemesi ve “ABD pek çok defa Afganistan’dan çekileceğini açıkladı ama hala oradalar” değerlendirmesi çok dikkat çekicidir. Bölgede başka ülkelerin askerleri de var ve Fransa orada kalmaya devam edeceğini açıklamıştır. İsrail’in çıkarlarının ABD için önemini ve anlamını biliyoruz. Bu çerçevede neler yapıldığını, hangi kararlar alındığı, hangi teminatlar verildiği belirsizdir.

SİLAHLAR TOPLANACAK MI?

Bütün bunların yanında, bizim için çok daha hayati bir mesele var. ABD, Suriye’nin kuzeyine çok büyük bir yığınak yapmış ve bunu tamamen terör örgütü PKK uzantısı YPG’ye tahsis etmiştir. 20 bin Tır, 5 bin uçak dolusu silahtan söz edilmektedir. Bunların içinde tanksavarlar, ağır makinalı tüfekler ve hatta füzelerin olduğu tespit edilmiştir. Bu silahların bölgeye taşınmasında DEAŞ’la mücadele bahane ediliyordu.  Bu mücadele tamamlandıktan sonra silahların toplanacağı söylenmiş ve Türkiye’ye söz verilmişti. Şimdi, DEAŞ’ın yenildiğini ve tehlike kalmadığını bizzat Trump söylüyor. Buna rağmen bu kadar silahın akıbeti konusunda hiçbir açıklama yapılmamıştır. “Silahlar toplanacak mı, kalacak mı?” Sorusunun cevabı çekilmeden çok daha önemlidir. Bu durum aynı zamanda, bu terör grubunu koruyan, kollayan, eğiten ve donatan ABD’nin başka planları da olabileceğinin göstergesidir.

KARARLI DURDUK

ABD’nin çekilme kararından hemen sonra çok şey söylendi ve televizyonlarda yine saatler süren programlar yapıldı. Bu kararın bizim için bir zafer olduğunu ilan edenlere de, Trump’ın siciline bakarak, bunun bir oyun olduğu iddiasını ileri sürenlere de rastladık. Bizim kanaatimiz, kimin ne yaptığı, ne dediğine bakmadan menfaatlerimizin gereğinin yerine getirilmesi yönündedir ve çok net ve çok kesindir. ABD’nin çekilme açıklaması, menfaatlerinden vazgeçtiği, bölgedeki kanlı planlarını rafa kaldırdığı anlamanı asla gelmeyecektir. Tonlarla silah yığmış ve bölgeyi bir barut fıçısına döndürmüştür. ABD olsa da, olmasa da biz burnumuzun dibinde bir terör örgütünün yerleşmesine, palazlanmasına ve devletleşmesine asla izin veremeyiz. Bu silahlar bizim için tehdittir ve terör örgütünün elinde olmasını kabul edemeyiz. ABD ile kağıt üzerinde de olsa müttefikiz ve NATO’da birlikte yer alıyoruz. Bizim hassasiyetlerimizi dikkate almasını, taleplerimizi yerine getirmesini istemek en doğal hakkımızdır. Ancak, tam tersi olmuştur ve Türkiye’ye uzun süre düşmanca bir tavır gösterilmiştir. Son yıllarda kararlı bir duruş ortaya koyduk ve ABD’ye rağmen PKK-PYD terörüne hiçbir şekilde hayat hakkı tanımayacağımızı gösterdik.

BİZ OLMAZSAK HUZUR DA OLMUYOR

Bu kararlılığımızın ABD’nin çekilmesinde ne kadar etkisi olduğunu şu anda kestiremiyoruz, ama bize rağmen bölgede hiçbir oluşumun kalıcı olamayacağının anlaşılmasını sağladığımız muhakkaktır. Türkiye, bölgedeki her hangi bir ülke değildir. Bugün Ortadoğu olarak adlandırılan, terör örgütlerinin cirit attığı, kan ve gözyaşının sel olduğu coğrafya, bizim kontrolümüzden çıktıktan sonra bu hale gelmiştir. Bizim olmadığımız yerde huzur olmuyor. Bölge ülkelerinin huzuru ve geleceği de, dünyanın selameti de bizimle iyi geçinmeye, önceliklerimizi dikkate almaya bağlıdır. Tarih, bizim dışımızda her kim olursa olsun bölgenin kan ve gözyaşından başka bir akıbeti olamayacağını belgelemiştir. Temennimiz ve beklentimiz, herkesin bu kesin gerçeği fark etmesi ve adımını ona göre atmasıdır. ABD, Suriye’nin kuzeyinde var olsa da, çekilse de, terör örgütlerine verdiği silahları bıraksa da, toplasa da bizim tavrımızda bir değişiklik olmayacaktır. Ne terörün barınmasına, ne orada kukla bir terör devleti kurulmasına, ne de terör örgütleri üzerinden başka hesaplar yapılmasına izin veremeyiz ve artık harekete geçmenin zamanı gelmiştir.