Danıştay’ın, Andımız'ın okullara dönmesinin yolunu açan kararı, iktidar partisinde büyük bir rahatsızlık doğurdu. Sayın Cumhurbaşkanı ve AKP sözcüleri Danıştay’ın kararını siyasete müdahale olarak değerlendirmekle kalmadılar, bunun üzerinden bir de tamamen yanlış, hatta tehlikeli bir bakış açısıyla Türkçülük tartışması başlattılar. Andımız'da geçen ifadelere farklı anlamlar yükleyerek, buradan bir ırkçılık sonucu çıkarmak için akla ziyan değerlendirmeler yaptılar. Oysa aynı irade, daha önce Andımız için başka şeyler düşünüyor, başka şeyler söylüyordu. Bunu bir iddia olarak ortaya atmıyoruz, elimizdeki belgelere dayalı bir hatırlatma yapıyoruz.

  DERS GİBİ SAVUNMA

2009 yılında Mehmet Rauf Çiçek isimli birisi, Andımız'a farklı anlamlar yükleyerek, metnin ayrımcılık doğurduğunu ve Anayasaya aykırı olduğunu ileri sürdü. Yürütmenin durdurulması talebi ile Danıştay’a dava açtı. Danıştay Sekizinci Dairesi, Milli Eğitim Bakanlığı’ndan savunma istedi. Nimet Çubukçu’nun başında bulunduğu Bakanlık, bugünkü tartışmalara da cevap olacak, ders gibi bir savunma gönderdi. Her kelimesine katıldığımız savunmada aynen şu görüşlere yer veriliyor:

“Öğrenci Andı bir bütün olarak değerlendirilmelidir. Öğrenci Andında geçen bazı kelimeler ve ifadelerin tek tek alınmasıyla bunların üzerinden çıkarımda bulunmak, anlam çıkarmak öğrenci andının ruhuna uymamaktadır. Zira öğrenci andında geçen kelimelerin ayrımcılıktan, ırkçılıktan, düşünce özgürlüğü vb. yönleri kısıtlamaktan uzak olduğu aşikârdır. Öğrenci andında yer alan ana temaların daha çok çalışkanlık, doğruluk, dürüstlük, erdemlilik, saygı, sevgi gibi insani evrensel değerlere atıfta bulunduğu açıktır. Öğrencilerimize evrensel değerleri benimsetmeyi, Atatürkçülüğe bağlılığı, ülkesini sevmeyi, çalışkan ve dürüst olmayı, küçüklerini koruyucu, büyüklerine saygılı olmayı, her alanda yükselmeyi ve ileri gitmeyi özendiren öğrenci andının geleceğimizin teminatı olan çocuklarımıza okutulmasının ayrımcılık, ırkçılık, eşitsizlikle bir ilgisinin olduğu söylenemez.”

  NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE

Andımız düşmanlığı yapanların tamamı, “Türk'üm” sözüne takılıyorlar. Savunmada bu kelime için ayrıntılı bir değerlendirme yapılıyor ve şöyle deniliyor: “Türk Dil Kurumu’nun yayınladığı Güncel Türkçe Sözlüğe göre; Türk kelimesinin anlamı; Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan halk ve halktan olan kimsedir. Yaygın olarak kullanılan bu tanıma göre Türk kelimesinin anlamı, ırki bir içerik ve ayrıcalık içermemekte; bunun aksine ‘Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşayan halk ve bu halktan olan kimse’ ifadesiyle kelimenin birleştirici, kapsayıcı, bütünleştirici yönünü açığa çıkarmakta ve vurgulanmaktadır. Bu yönüyle öğrencilerin her sabah söyledikleri öğrenci andında yer alan ‘Ne Mutlu Türk’üm diyene’ ifadesi ve buna benzer ifadeler, Türk ırkından başka ırkları yok sayan, bir ırkı yüceltmeye yarayan ırk ayrımcılığına dayalı söylemler değil, tam tersine ülkede yaşayan herkesi eşit oranda kapsayan, ülkede yaşayanların hepsinin mutluluğunu amaçlayan ifadelerdir.”

  VATAN MİLLET SEVGİSİ

Bütün bu değerlendirmelerden sonra, yürütmeyi durdurma talebinin ideolojik olduğu ve kabulünün mümkün olamayacağı anlatılıyor. Andımız'ın okutulmasının isabeti şu çarpıcı ifadelerle ortaya konuluyor: “Öğrenci Andımız'ın ilköğretim okullarımızda söyletilmesi ile öğrencilerimizin Türk Milli Eğitiminin Genel Amaçları arasında yer alan iyi bir yurttaş olarak yetişmelerini sağlamak, dürüstlük ve çalışmanın yüceliğini, karşılıklı sevgi ve saygı ile evrensel değerleri ve insan haklarına saygılı olmayı öğrenmek, vatan ve ulus sevgisini kazandırmak amaçlanmaktadır.”

  DANIŞTAY, KARARININ ARKASINDA DURUYOR

Danıştay Sekizinci Dairesi, Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu savunmasını dikkate alarak, oy birliği ile talebi reddediyor. Aynı daire bugün de kararının arkasında duruyor ve Andımız'ın okullarda okutulmasının yolunu açıyor. Dolayısı ile Danıştay’ı hedef göstermek, siyasete müdahale ettiğini söylemek gerçekçi olamayacağı gibi, tutarlı değildir. Asıl sorgulanması gereken, daha önce Andımız'ın öğrencilere vatan ve millet sevgisi kazandırdığını söyleyenlerin, daha sonra neden bu kadar savrulduklarıdır.

  “TÜRK'ÜM” DEMEK ŞEREFTİR

Unutmayalım ki, Andımız'ın okullardan kaldırılması 2013’ten yani, Oslo vahametinin ortaya çıkması ve buna bağlı olarak çözülme sürecinin başlatılmasından sonradır. Talep bölücü örgütten gelmiştir ve gerekçe bugün karşı çıkanların ortaya koyduklarıyla aynıdır. Dolayısı ile Andımız'a farklı anlamlar yükleyenler, önce kendi hükümetlerinin yaptığı savunmayı iyi okumalıdırlar. Sonra da bunun üzerinden bir ırkçılık tartışması başlatma gayretinden vazgeçmelidirler. Türk'üm demek, bu ülkede yaşayan her vatandaş için onur ve gurur olmalıdır. Bu aynı zamanda bir Anayasal görevdir. Türkçülük, Türk olmanın doğal bir sonucudur. Böyle düşünmeyenler, önce kendilerini gözden geçirmelidirler. Andımız'ın okullara dönmesi vatan ve millet sevgisinin bir gereğidir.