Yazıyor mezar taşında…

İlk fidanımız, ilk canımız, ülkücü hareketin ilk şehidi; Ruhi Kılıçkıran.

1946 yılında Osmaniye’de Rızaiye Mahallesi'nde doğdu. Ankara İlahiyat Fakültesi'nde eğitim görüyordu. Çok küçük yaşlarda babasını kaybeden Kılıçkıran, ağabeyi Hüseyin'le beraber hayat mücadelesi veriyordu. Henüz ilkokulda iken tatillerde simit satarak ailesine katkıda bulunmaya çalışıyordu.

Şehadeti 4 Ocak 1968 günü, iftardan sonra Site Yurdu kantinine gelerek kasıtlı bir tartışma çıkaran hain eller tarafından kurşunlanarak şehit edildi. Türk-İslâm davası için verilen ilk ülkücü şehit olan Ruhi Kılıçkıran 'ın naaşı Osmaniye'ye getirildi ve anlamlı bir törenle toprağa verildi.

Hayatı kısaca bu şekilde anlatılıyor, kayıtlarda böyle geçiyordu. Ancak zulme yiğitçe meydan okuyan, şanlı mücadelesi ile destanlaşıp, bayraklaşan, bir hilal uğruna hayatını feda eden şehidimiz, birkaç satıra, toprağa ve mezara sığdırılamazdı. İftar sofrasında Ruhi ağabeyimizi öldüren hain ellerin yaptıkları da insanlığa sığmazdı. Ancak o gün de sessiz kalarak, olaylar örtbas edilerek bunu da insanlığa sığdırmayı başarmışlardı(!)

Ruhi Kılıçkıran ile başlayan alperenler ordusu, şehadet şerbetini içme yarışında bayraklaşarak, davamızın ruhunu, maneviyatını ve ilham kaynağını oluşturmuştur.

Bayrağı bizlere kadar ulaştıran o neslin nasıl bir ateş çemberinden geçtiğini, bu mücadeleyi basit hayallerle gerçekleştirmediklerini biliyoruz.

Bu yüzdendir ki Türk milliyetçisi ülkücüler geçmişini unutmayacak her dem onlarla beraber olacaktır.

Cennet mekan Başbuğumuz, Alparslan Türkeş’in şehitlerimiz için söylediği “Çoğu zaman rüyalarıma girerler. Sanki geçit resmi yapar gibi. Gözlerimin önünden geçerler. Oruç Reis ile kol kola yürür. Yusuf İmamoğlu, Durdun Önkuzu, Süleyman Özmen, Erdem Arabacı gibiler. Uykularım kaçar, kalkar Cenab-ı Hakk’a sığınır dualar okurum. Ercüment’im gelir aklıma. Mezar bile dar gelmişti yavruma. Mezara sığmamıştı”cümleleriyle bizlere, dönemin tüm zorluklarına rağmen sıkıntılara bedrin aslanları gibi direnen, yiğit kahramanlarımızı asla hatırlarımızdan çıkarmamamız gerektiğini, onlar için Allah’a dualar, niyazlar etmemiz gerektiğini ifade etmektedir. Bu vesile ile davamızın devamlılığı, Türk milletinin varlığı için Hakk’a ulaşan tüm şehitlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyor, aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum.

“Kılıçlar bilendi ak düşüncelere asırlar boyu

Mânânın düşmanı hâlâ çaresiz

Bir cemresin şehidim, toprağıma düştün.

Gözleri dolu bulutların, bulutlar boşalacak

Yağmurlarda, berekette ellerin.”

Dedi Dilaver Cebeci ve Ruhi ağabeyi anlattı, onu hatırlattı.

Şehitler kervanının öncüsü, kutup yıldızımız, sıksan şüheda fışkıracak topraklarımıza “dava” adına düşmüş ilk cemremiz, binlerce şehidi, milyonlarca ülkücü yiğidi peşinden sürükleyen ağabeyimiz ve ülkücü hareket destanının ilk cümlesi: Ruhi Kılıçkıran.

Unutmak ihanettir ve unutmak tükenmek…

Hatırlardasın.