YILDIRAY ÇİÇEK / TÜRKGÜN
Türk dünyası ve dünyadaki diğer tüm dostlarımız, A Milli Takımımızın başarısı etrafında kenetlenmiş ve daha büyük başarıyı yakalaması için tek yürek olmuştu. Yarı final yolunda gerçekten büyük umutlarımız vardı. Coşkumuz ise gün geçtikte artıyordu.
Hollanda karşısındaki 2-1’lik mağlubiyetimizden sonra maalesef hayallerimiz başka bahara kaldı.
Avrupa’nın, UEFA’nın ve içimizdeki hainlerin A Milli Takımımıza yönelik düşmanlıkları ile uyguladıkları çifte standartlar, A milli takımına Türk milletinin daha çok sahip çıkan bir atmosfer yaratmasına yardımcı oldu.
Milli futbolcumuz Merih Demiral’ın sevincini Türk milletinin tarihi bağımsızlık sembolü olan Bozkurt işaretiyle göstermesi ile başlayan UEFA’nın verdiği 2 maçlık men cezası; herkesi birlik içinde olmaya tetiklediği gibi dünyadaki Türkiye düşmanı lobinin de hiçbir fırsatı kaçırmadığını herkese göstermiştir.
Geçmişte futbolcuların sahalarda yaptığı hiçbir el-kol hareketini görmeyen UEFA’nın Türk dünyasının her yerinde kullanılan, sakıncası olmayan ve yasal, meşru olan Bozkurt işaretini yaptı diye Merih Demiral’a verdiği cezadan sonra hayatında Bozkurt işareti yapmayanlar bile bu işareti yapar hale geldi. Türkiye’de hiç beklemediğimiz birçok siyasetçinin, yazarın, yorumcunun sanatçının, sosyal medya fenomeninin UEFA’ya tepki göstermek için Bozkurt işareti yapması ve sahip çıkması bu sürecin kazanımı olmuştur. Mesele gerçekten siyasi görülemeyecek kadar Türklük davasıdır. Elbette, MHP ve Ülkü Ocakları milli tarihine, kültürüne sahip çıktığı için Bozkurt amblemini, işaretini kendiyle özdeş hale getirmiştir. MHP ve Ülkü Ocaklarına mensup olmadan, milli tarihe ve kültürüne sahip çıkmak isteyen herkesin de Türklüğün bağımsızlık sembolü Bozkurt işaretini yapması doğal hakkıdır. Yıllardır sahip çıkan MHP ve Ülkü Ocaklarına hakkını vermekte vefanın bir ölçüsü olabilir.
Merih Demiral’ın Bozkurt yapmasıyla başlayan süreçte Ergenekon’dan günümüze tarihi aydınlanmanın yaşanması, Mustafa Kemal Atatürk’ün Türklüğün bağımsızlık sembolü Bozkurt’a sahip çıkmasının örnekleriyle anlatılması da Türk tarihine ve kültürüne gerçekten anlamlı katkı olmuştur. Bazen binlerce kitap yazsan anlatamayacağın gerçekler, yaşanan bir olayla ve tartışmayla daha çok anlaşılır hale geliyor. İnternet arama motorunda en çok aranan kelime tam bu günlerde Bozkurt sembolü olmuştur.
Zeytin Dalı Operasyonunda da Bozkurt, Türk askerinin bölgeye giderken en çok kullandığı işaret olması sebebiyle de popüler hale gelmişti. Fakat başta Almanya olmak üzere terör örgütü PKK’yı bağrında barındıran ve besleyen Avrupa ülkelerinin, UEFA’nın bu düşmanlığı Bozkurt işaretini dünyada bilinir hale getirdi.
Başta PKK olmak üzere birçok terör örgütüne alan açan Avrupa ülkelerinin Bozkurt işaretini “ırkçı, faşist” olarak nitelemesi ikiyüzlü karakterlerini bir kez daha tescillemiştir. Türkiye’deki terör örgütü işbirlikçilerinin de Avrupa ülkeleriyle eş zamanlı Bozkurt düşmanlığı yapması da Türk milleti için koruyucu zırhın Bozkurtlar yani Ülkücüler olduğunu göstermiştir. Bozkurtların, Türk milleti için her türlü fedakârlığı yapacak güç olduğunu bilen hainler, gündem yaratan Bozkurt işaretine olan düşmanlığı göstermekten asla çekinmediler. Ne diyordu değerli sanatçımız Ali Kınık:
“Her hesabın bir tersi, her zulmün süresi var
Bir tilki hükmü varsa, bir de kurt töresi var
Bir Bozkurt Töresi Var”