Türk siyasetinde sıkça rastlanır; her partide, herkesten daha sadık görünmeye çalışan ama aslında elinde hançerle “Genel başkana bir şey olsa da yerine geçsem” düşüncesini taşıyan isimler vardır. Mizah dergilerinde kendine soğuk gelmesin diye anne ve babasını kapı eşiğine yatıran “Hain Evlat Ökkeş” tiplemesine benzer bu figürler, siyasetin değişmez karakterleri arasındadır.
Özgür Özel de işte böyle bir modeldir. Kemal Kılıçdaroğlu, bu durumu “Sırtımdan hançerlendim. Yol arkadaşınızın size ihanet etmemesi gerekir.” sözleriyle tarif etmişti. Hatırlayın… Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı adayı olduktan sonra partisinin grup toplantısına son kez başkanlık etmiş ve orada bir veda konuşması yapmıştı. O anlarda Özgür Özel, timsah gözyaşlarıyla kameralara en çok poz veren isim olmuştu. Arkasından en çok üzülen, en çok ağlayan, “Sen yoksan ben de yokum” pozları veren de yine oydu.
Ancak Cumhurbaşkanlığı seçimleri kaybedilip Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanı olarak devam etme ihtimali belirdiğinde, Özgür Özel’in sadakat gösterisi ve yağcılığı şöyle devam ediyordu:
“Sosyal medyada ‘Kılıçdaroğlu istifa etsin’ diyenlerin altını kazıyın, ya AK Partili ya Cumhur İttifakı trolü çıkar.”
CHP ne zaman olağanüstü kongre kararı aldı, siyasetin İblisi Ekrem İmamoğlu da Özgür Özel’in içindeki şeytanı dürttü. İşte o an, Özgür Özel’in timsah gözyaşları, sadakat masalları birer birer yerle bir oldu ve nihayet Kılıçdaroğlu’nun karşısına Genel Başkan adayı olarak çıktı.
Yani, Kılıçdaroğlu “Sırtımdan hançerlendim. Yol arkadaşınızın size ihanet etmemesi gerekir.” sözünü boşuna söylemiyor. Üstelik bu hançerleme; demokrasi ve hukukun gerçekten işlediği bir süreçle değil, şaibelerle dolu bir kurultay operasyonuyla gerçekleşti. Kılıçdaroğlu’nu devirmek için İBB bütçesiyle paralar, telefonlar dağıtıldığı ve çeşitli vaatlerde bulunulduğu iddiaları savcılık soruşturmasının ifadelerine kadar girmiş durumda. Üstelik CHP kurultayının şaibeli olduğunu söyleyen ve savcılığa ifade verenler de yine CHP’li yöneticiler ve delegeler oldu. Ortada kurultaydaki şaibenin ses kayıtları dolaşıyor.
CHP, bu toz-duman içinde 6 Nisan’da olağanüstü kurultaya gidiyor. Eski Hatay Belediye Başkanı Lütfü Savaş ve iki delege, kurultayın iptali için mahkemeye başvurmuş olsa da mahkeme bu talebi reddetti ve olağanüstü kurultayın önünü açtı.
Geçtiğimiz günlerde Özgür Özel’e “Kemal Kılıçdaroğlu, kurultayda aday olacak mı?” sorusu yöneltildi. Ancak Özel, bu soruya “Daha ciddi soru varsa yanıtlayayım. Magazinle meşgul olacak ruh halinde değilim.” şeklinde küçümseyici bir yanıt verdi. Özgür Özel işte böyle bir vefasız ve nankördür.
Şimdi önümüzde 6 Nisan’daki olağanüstü kurultay var.
Bu kurultayda Kemal Kılıçdaroğlu, elbette sırtından hançerlenmenin hesabını sormaya çalışacaktır. Ancak asıl mesele, CHP içindeki çok yüzlü güç odaklarının nasıl bir tavır alacağıdır.
Silivri’de yatan Ekrem İmamoğlu, kimi destekleyecek? İmamoğlu’nun, “Kılıçdaroğlu’nu satan Özgür beni de satar” korkusu onu farklı alternatiflere yönlendirebilir.
Saraçhane’den poz veren CHP’liler, hangi adayın arkasında duracak? Özgür Özel’i onlar destekleyecek mi? Zıp zıp Ali Mahir, bu sefer Özgür Özel’i de satabilir. Kendisini ne zaman hangi tarafa atacağını kestirmek zor.
Yoldaş Mansur Yavaş’a yakın Söğütözü güruhu, bu süreçte nasıl bir hamle yapacak?
Yavaş’ın hareket alanı daralırken, bu grup hangi adayı destekleyecek?
CHP’nin olağanüstü kurultayında bu yapıya baktığımızda, en az üç-dört adayın olması bekleniyor. CHP kulisleri şu an oldukça hareketli, bürolarda buluşmalar, telefon trafikleri en yüksek düzeye çıkmış durumda.
Silivri, Saraçhane, Söğütözü, Kılıçdaroğlu ses verin. Adayınız kim?