YILDIRAY ÇİÇEK / TÜRKGÜN
Bugün Türkgün gazetemizin 5. Yıldönümü… Allah nice yıllarda okuyucularımızla buluşmayı bizlere nasip etsin. İlk yayın hayatına “Merhaba” dediğimiz günden bu yana hep Türk milletinin gönlüne tercüman olduk. Türk milletinin birliğini, beraberliğini, varlığını, geleceğini ilgilendiren ve toplumsal açıdan insanımızın meselesi olan her konuda, dava çizgisinde doğru bildiklerimiz neyse onları savunduk. Manşetlerimiz, haber içeriklerimiz, başyazılarımız, kıymetli köşe yazarlarımızın yazıları, röportajlarımız bunun delili, ispatı olmuştur.
Bir Türk evladı, güne Türkgün ile başlarsa kendini savunan, kendinin sevincini ve üzüntüsünü paylaşan kısacası kendi hissiyatını anlayan, kavrayan bir gazeteyle güne başlamış olacaktır. Türkgün’ün davası ve misyonu budur. Türk milliyetçiliği çizgisinde yayın politikası olan Türkgün’ün, zaten başka bir misyonu olabilir mi?
Biliyorsunuz gazetemiz Türkgün’ün isim babası Türk milliyetçiliğinin lideri Sayın Devlet Bahçeli’dir. Onun varlığı ve gölgesinin olduğu her yerde öncelik Türkiye ve Türk dünyasıdır. Türkgün gazetesi de o milli çizgiyi takip etmektedir.
Geçen 5 yıl içindeki yayın hayatımızda bu misyonumuzu yaşattık, bu çizgiden yürüdük. Türk/İslam düşmanlarıyla, Türk milletinin milli ve manevi değerlerine savaş açmışlarla, Türk milletini bölüp/parçalamaya çalışanlarla, milli kültürümüzü, tarihimizi, sanatımızı baltalamaya çalışanlarla, mazlumu ezenlere, garibanı hor görenlere karşı mücadele dolu bir (5 yıl) geçirdik. Bundan sonra da yine sizlerin desteğiyle bu mücadelemiz kesintisiz ve tavizsiz sürecektir.
Türkgün gazetesi tasarımı, güncelliği, gündemde tartışma yaratan haber ve köşe yazılarıyla, maneviyatımızı güçlendiren din sayfasıyla ve spor camiasındaki gelişmeleri takip eden etkili sunumumuzla, bulmaca kültürünü yaşatmasıyla, milli günlerde hazırladığı ekleriyle Türk milliyetçilerinin yüz akı olmuş durumdadır.
Hacı Bektaş Veli'nin "Oturduğun yeri pak et, kazandığın lokmayı hak et" sözündeki titizlik Türkgün gazetesinin yayın felsefesidir.
Bu felsefenin etki alanını genişletmek her Türk milliyetçisi ve Ülkücünün katkı vereceği bir görev olmalıdır. “Bir Elin Nesi Var İki Elin Sesi Var” anlayışıyla Türkgün’e daha çok sahip çıkılırsa bu felsefedeki yayın politikası Türkiye’de güçlü hale gelecektir. Elele verirsek, medya alanında daha güçlü bir Türkgün’ün varlığını da sağlamış oluruz.
Türk milletinin sesi olmakta daha gür haykırırız, yayınlarımızda vurduğumuz yerden daha çok ses getiririz. O yüzden bu davada sıfat taşıyan hiçbir Ülkücü ve Türk milliyetçisi Türkgün’e sahip çıkma konusunda sorumluluktan kaçmamalıdır.
Türkgün’e sahip çıkma konusunda eksiğimiz var mı?
Maalesef haddinden fazla var…
Bu dava içinde oy veren gönüldaşlarımızı geçtik, sırf bu hareket içinde sıfat taşıyan Ülküdaşlarımız abone olma, bayiden satın alma, reklam verme, sosyal medya üzerinden Türkgün’e sahip çıksa konusunda üzerine düşeni yapsa, inanın Türkgün’ün etki ve güç alanı kat kat artacaktır. Dava içinde sıfat taşımakla, dava içinde şuurlu olmayı birleştirememek bu konuda eksiğimizi maalesef çok net açığa çıkarıyor. Bu davanın en yüksek makamlarında yer tutanların bile, bayiden almayı, abone olmayı, maddi ve manevi katkısını geçtik, sosyal medya üzerinden iki saniye vaktini ayırıp Türkgün’e sahip çıkmadığını görüyoruz.
Her zorluğa rağmen, samimi dava adamlarının desteğiyle, Türk milleti için her güne Türkgün olarak doğacağız. Adımızı verenin çizgisinde, onun yolunda… Sağlıcakla ve ülküyle kalın…