YILDIRAY ÇİÇEK / TÜRKGÜN
İstanbul Pendik ilçesi Uluçınar Cami İmamı Halil Konakçı’nın, Hatay hakkında yapmış olduğu "Hatay'ın çoğunluğu Arap'tır. Kürt ve Arap kardeşlerimiz var orada. Hala da öyle. Fransızlar, ezanı Hatay'daki Müslüman köylerinde, camilerinde yasaklamadılar. Yine Fransız işgalindeki Hatay merkezinde, köylerinde ezan 'Allahü ekber' diye okundu 1938'e kadar. 1938'de Hatay Türkiye topraklarına katıldığında ilk yapılan iş ezanın yasaklanması oldu. Yani Fransız'ın yapmadığı zulmü bu topraklarda yaptılar" şeklindeki sözler yankısını bulmuş şekilde hala gündemde devam etmektedir.
Hezeyanlara bak!
Türk toprağı Hatay’da, Türkleri yok sayma var!
Fransız güzellemesi var!
Millî mücadelenin kahraman yöneticilerini suçlama var!
Hatay’da Kürtler ve Araplar var da Türkler yok mu?
Kardeşçe yaşamaktan mutluyuz da Türk vurgusunda bulunmak niçin zor geliyor?
Çoğunluğu Müslüman dini İslam ülkesi olan Türkiye, İslam’a saygısız da Hristiyan Fransa mı çok saygılı? Fransa’nın İslam’a saygısı çoktu da niçin gelip Hatay’ı işgal etmişti?
Atatürk, hasta döşeğindeyken son nefesine kadar Hatay’ın Türk toprağı olarak kalması için mücadele verdi. Atatürk, ömrünün son yıllarında Hatay konusuna öyle yoğunlaşmıştı ki, bunu da “Son günlerde Hatay meselesi beni çok işgal etti, yordu, üzdü. Aynı arkadaşlar, aynı sofra, ancak Hatay işi dil işini geri bıraktı. Kafam yalnız onunla meşgul.” sözleriyle çok açık bir şekilde dile getirmişti.
Atatürk hayata gözlerini yummadan bir yıl önce de “Büyük Meclis'in kürsüsünden milletime söz verdim: Hatay'ı alacağım...Milletim benim dediğime inanır. Sözümü yerine getirmezsem onun huzuruna çıkamam, yerimde kalamam. Ben şimdiye kadar yenilmedim, yenilemem; yenilirsem bir dakika yaşayamam.” inanmışlığıyla ifade etmişti.
Atatürk’ün Hatay için verdiği mücadele “Hatay dediğimiz topraklar bütün kapsamlı manasıyla Türk topraklarıdır. Bu hakikati biz 1921'den itibaren tespit ettirmiş bulunuyoruz. Bu Türk topraklarındaki halkın Türk olduğunu ise münakaşa mevzusu dahi kabul etmiş değiliz.” (31 Aralık 1936) sözleriyle de sabittir. Halil Konakçı gibilere cevabı aslında o günlerde vermişti. Hatay gibi Türk toprağı üzerinden başka etnik köken vurgusu yaparak çoğunluğu onlara vermek ve o dönem vatan için mücadele veren insanları töhmet altında bırakmak neyin psikolojisidir?
Hatay’da bugün itibariyle 1.092 cami vardır. Hatay Fransız işgalinde kalsa Halil Konakçı gibiler kaç cami sayabilecekti?
Halil Konakçı Fransız güzellemesi yaparken hiç mi Sütçü İmam olayını aklına getirmemiştir? Fransız ordusuna mensup bir Ermeni askerinin "Burası artık Türk memleketi değildir. Fransız müstemlekesinde peçe ile gezilmez!" diyerek Müslüman kadınlara sataşması üzerine ilk ateşi açarak milli direnişin sembolü olmadı mı?
Kahramanmaraş Fransız işgalinde kalsaydı namus mu, din mi, vatan mı kalacaktı? Keza Hatay içinde bu geçerli değil mi?
Birisi “Kurtuluş Savaşı'nda keşke Yunan galip gelseydi” der, diğeri Hatay’da Fransız güzellemesi yapar. Bu nasıl bir zihniyet ki akıl alacak gibi değil! Tüm bunları Türk bayrağımızın nazlı nazlı dalgalandığı, beş vakit ezan sesinin yankılandığı bağımsız bir vatanı bize miras bırakan Atatürk’e düşmanlıklarından yapıyorlar. Bunu yapanların Atatürk’ün bizzat kurduğu Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde çalışan olması da çok acı bir olaydır.
Milli birliğe, milli şuura en çok ihtiyacımız olan zamanlarda, bu milli mücadele yıllarına dair düşmanlık olsa olsa düşmana hizmettir. Bunun ötesi var mı?