Ekrem İmamoğlu gerçekten ilginç bir karakter.
Yaşamı baştan sona ilginçliklerle dolu bir profil sunuyor.
2019 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkan Adayı olduğu açıkladığında ve ekranlarda kaşının ayrı gözünün ayrı oynadığını fark ettiğimde, onun hakkında yazdığım ilk değerlendirme yazısında “sinsi ve yapmacık” tanımını kullanmıştım. 2019’dan 2025’e kadar geçen sürede de beni ve benim gibi düşünenleri hiç yanıltmadı.
Soyadına “Ekrem İmamoğlu” dediler fakat gerçek soyadının “Ekrem Müdafa” olduğu ortaya çıktı.
Onu “Trabzon’un has evladı” diye tanıttılar ama siyasi menfaatleri uğruna çadır kurduğu İstanbul’da Trabzonlu oluşunu küçümseyen şu açıklamayı yaptı:
“Ben Trabzon’dan daha fazla Beylikdüzülüyüm. Bana ‘Trabzonlu olduğunu söylesene’ diye uyaranlar oluyor, ama ben Trabzonlu olduğumu unutuyorum. Emin olun, bu soruyu sormasaydınız, Trabzon sadece doğum yerim olarak anılırdı.”
Neredeyse onu Fatih Sultan Mehmet’in Trabzonlu torunu gibi pazarlamaya çalıştılar. Ancak seçimi kazandığında Yunan (Bizans) medyası bambaşka bir tablo çizdi ve şu manşetleri attı:
“İstanbul’u fetheden Yunanlı”
“Pontus kökenli bir Rum”
“Ayasofya’nın intikamı”
“İstanbul’un yeni başkanı bir Pontus”
Ona “İkinci Atatürk” sıfatını yakıştıran sanatçı maskeli soytarılar bile türedi. Oysa o, Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmak isteyen bölücü unsurlarla ittifak kurdu ve onların terör örgütü PKK ile ilişkilerinden zerre rahatsızlık duymadı. Her iki seçimde de Kandil’deki elebaşlarının desteğini aldı. Dahası dağdan gelen PKK’lı teröristler, onun yönetimindeki İBB’de gözaltına alındı.
Ona “Büyük devrimci”, “Sol’un gerçek lideri” ve “çağımızın Che Guevera’sı” dediler. Ama geçmişinde Anavatan Partili bir müteahhit ve köfteci olduğu ortaya çıktı. Seçilmeden önce “İstanbul’u İstanbul yapacak, hizmete boğacak” diye vaatlerde bulundular. Ancak İstanbul’un sorunlarına köklü tek bir çözüm üretmedi. Ne depreme yönelik bir önlem aldı ne de ulaşım çilesine çare buldu. İBB otobüsleri onun göreve geldiği günden beri yanıyor, metrolar sürekli arızalanıyor. Onu övmek ve pohpohlamak için söylenen her şeyin tam tersi çıktı.
Son olarak, Ekrem İmamoğlu hakkında devam eden “evrakta sahtecilik” soruşturmasında çarpıcı bir gelişme yaşandı. Aylardır konuşulan diplomasının sahte olduğu kesinleşti. İstanbul Üniversitesi Yönetim Kurulu, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile birlikte 27 kişinin daha diplomasını iptal etti. Elbette İmamoğlu, taraftarlarını ve yandaşlarını bu konu etrafında birleştirip mağduriyet maskesi takmaya çalışacaktır.
Fakat Ekrem İmamoğlu’nun meselesi yalnızca sahte diploma ile sınırlı değil. Onun hayatının her köşesinde bir soru işareti var.
Olmayan özellikleriyle neden bu kadar şişiriliyor?
Ekrem İmamoğlu’nu Türkiye’ye Cumhurbaşkanı yapma hayali kime ait?
İstanbul’u yönetemediği gizlenmeye çalışılırken, neden ısrarla Türkiye’yi yönetmesi gerektiğine dair algılar üretiliyor?
CHP içinde ahlaklı, çalışkan, dürüst, geçmişi temiz, geleceği güven veren, vizyon sahibi, diploması gerçek, Atatürkçü ve milliyetçi bir aday çıkaracak tek bir Allah’ın kulu yok mu?
İstanbul’a ve Ankara’ya çivi çakamayan, bırakın Türkiye’yi bir köyü bile yönetemeyecek adamlar için neden bu tahterevalli oyununu kuruyorsunuz?