YILDIRAY ÇİÇEK / TÜRKGÜN
“Kafkaslardan aşacağız, Türklüğe şan katacağız,
Türk’ün şanlı bayrağını Turan ele asacağız…
(Azerbaycan bayrağını, Karabağ’da asacağız)”
Çocukluğumuzdan beri MHP ve Ülkü Ocakları konserlerinde, şölenlerinde, kurultaylarında hep bu “Çırpınırdı Karadeniz” marşını gür sesle okur, Karabağ’ın bir gün Ermeni işgalinden kurtulacağı ülkümüze odaklanır ve bu hayalimizin gerçekleşmesi adına sürekli gündemde tutardık.
Ve hayalini kurduğumuz ülkümüz gerçek oldu. Yaklaşık 30 yıl Ermeni işgalindeki Karabağ Türkiye’nin de yardımıyla kurtarıldı ve 10 Kasım 2020'de Dağlık Karabağ Ateşkes Antlaşma imzalandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan seçimler sonrası ilk gezisini Türk Dünya’sının can parçası KKTC’ye, sonra Azerbaycan’a yaptı. Azerbaycan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın onuruna düzenlenen programda Azerbaycanlı sanatçı Azerin’in "Türk'ün şanlı bayrağını Turan ele asacağız. Azerbaycan bayrağını Karabağ'da asacağız" dizelerini, "Azerbaycan bayrağını Karabağ'da asmışız biz. Türk'ün şanlı bayrağını Karabağ'da asmışız biz" olarak seslendirmesi gerçekten muhteşemdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’da bu sahneyi ayakta alkışladı.
Karabağ’ın, Türkiye ve Azerbaycan’ın birlikteliği ile böyle bir dayanışma içinde işgalden kurtarılması, gelecek günler için Türk Dünyasına güven ve umut aşıladığı gibi Turancı yeni ülkülere örnek teşkil edecektir.
Türk Dünyasının gönül bağının güçlenmesi, her alanda iş birliğinin artması, Cumhur ittifakının misyon ve vizyonunu göstermektedir.
Türk dünyasındaki iş birliği, gönül birliği geçmişle kıyasla daha çok ete-kemiğe bürünmüş halde olduğu açıktır. Yürütülen bu politikanın titizlikle sürdürülmesi Türk milletinin dünyadaki varlığını hem güçlü kılacak hem de dünyanın adalet terazisi dengesini bulacaktır. Karabağ’ın 30 yıl sonra işgalden kurtulması, dünya adalet terazisinde Türk’ün kefesine bir abra koymuştur.
Türk dünyasının iş birliği bizleri mutlu ederken elbette bu birlikten rahatsız olanlarda vardır. İşin tuhaf tarafı beklenilenin aksine bu rahatsızlığın öne çıkan unsuru ABD, Rusya değil İran olmasıdır. Yıllardır Ermeni safında yer alan İran’ın, Karabağ’ın işgalden kurtulmasıyla, Ermenistan’a destek olan ve Azerbaycan’ı sürekli taciz eden bir İslam ülkesi olması tarihe geçmiştir. Azerbaycan’ın Karabağ zaferini, Ermenistan’dan daha çok İran’ın gölgelemeye çalışmasıdır. Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan’ın "Zengezur Koridoru, Ermenistan tarafından değil İran tarafından bloke ediliyor" demesi de bunun delilidir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın "Zengezur Koridoru, İran'la ilgili bir sorun. Yani halkının kahir ekseriyeti Müslüman olan iki ülke. Burada İran'ın böyle bir tavır içerisinde olması gerek Azerbaycan'ı gerekse bizi üzüyor. Aslında onları da üzmesi lazım.” değerlendirmesi bu delilin üzerine anlamlı bir sitemdir.
İran bir taraftan terör örgütü PKK’ya, bir taraftan Ermenistan’a, bir taraftan Irak’a, bir taraftan Suriye’ye, Türk düşmanlığı için el uzatan tutumunu terk etmeli ve bölgenin huzurunu ve komşuluk hukukunu korumak adına sağduyulu davranmalıdır. İran bölgede fitneyi ekerse hasatını emperyalizm toplar.
Azerbaycan hakkı olanı aldı ve onu koruyor. İran, peki sana n’oluyor?