Yıldıray Çiçek / TÜRKGÜN
Bu ülkede 6’lı masa ve uzantılarının yaydığı en büyük veba, vatan hainlerini kahraman, terör örgütlerini masum oluşumlar, bölücü medya organlarını özgürlük ve demokrasinin sesi olarak görmeleri ve gösterme gayretleri olmaktadır. Geçmişte de buna benzer hataları, yanlışları olanlar terk etti ama bu 6’lı masa ve uzantıları bu işi hem genişletti hem de sistemli bir hâle getirdi.
Teröristler bunlarla itibar görüyor.
Terör örgütleri bunlarla masumlaştırılıyor.
Her türlü hainlik, özgürlük ve demokrasi maskesi altında savunuluyor.
İdam yasası olan ülkelerde yaşıyor olsaydı yüzde yüz idam edilecek olan terörist Demirtaş bunlara göre bir “Kahraman”, bunlara göre “Barış elçisi”, bunlara göre “Kardeşliğin sesi” olarak görülmekte ve böyle görülmesi için de cezaevine girdiği günden bu yana propaganda yapılmaktadır.
Oysa Hendek-Çukur-Kobani olaylarında yüzlerce askerimizin, polisimizin şehit edilmesinde, sivillerin hayatını kaybetmesinde azmettirici katil olan birinin böyle görülmesi ve gösterilmesi alçaklıktan başka bir şey değildir.
Terörist Demirtaş’a sürekli cila çalıyorlar ama kanlı sicili yüzünden bu cila bir türlü tutmuyor.
Geçtiğimiz günlerde de böyle bir cila ile kanlı yüzünü parlatmak istediler.
Terörist Demirtaş’ın “Dışarıda olsam Kandil’e gider, ‘ya beni burada öldürün ya da silah bırakın’ derdim” dediğine dair propagandayı servis ettiler.
Maksat terörist Demirtaş’ı “Bakın nasıl barış için çabalıyor, bakın nasıl silahların susması için gayret gösteriyor” algısıyla cilalamaktı. Bu propagandayı yapanlar “Yahu, bu PKK’lı terörist önce Kandil’deki kardeşi teröristbaşı Nurettin Demirtaş’a silah bıraktırsın” şeklindeki sorgulamalara cevap veremeyecek kadar da ahmaklık içinde debeleniyorlar.
Terörist Demirtaş’ın “Dışarıda olsam Kandil’e gider, ‘ya beni burada öldürün ya da silah bırakın’ derdim” demesi mümkün değildi. Zaten bu cümleyi duyar duymaz sosyal medya hesabımdan bunun yalan olduğunu, terörist Demirtaş’ın PKK’lı sicilinin böyle bir cümle kurmasına müsait olmadığını ifade ettim. Zaten kısa bir süre sonra da terörist Demirtaş’ın avukatları aracılığıyla “Yazıdaki cümlenin kendisine ait olmadığı” ifade edildi.
“PKK’lıların cenazesine gitmeyen HDP’li milletvekillerine soruşturma açtırırım”, “PKK’lı gençlerin ölüsüne de, dirisine de sahip çıkacağız”, “Biz PKK’yı terör örgütü olarak değil, silahlı halk hareketi olarak görüyoruz” diyen terörist Demirtaş’ın böyle bir cümle kuracağını düşünmek bile inanın insanın akli dengesinin bozuk olduğunun delilidir.
Terörist Demirtaş böyle bir cümle kursa bile Kandil onun tasmasını sıktıkça sıkar ve onu boğma noktasına getirir. Böyle hayal ürünü senaryolarla eli kanlı bir katil aklanmaz. Olsa olsa aklamaya çalışanların şerefi ve akli dengesi tartışılır.
Hadi 6’lı masanın Demirtaş âşıkları ona “PKK terör örgütüdür” dedirtsin… Hadi ona “Kardeşim Nurettin silahını bırak Kandil’den gel Türk devletine teslim ol” dedirtsin.
Hadi “ABD’den tonlarca silah yardımı alarak ABD köpekliği yapan terör örgütü YPG’yi vurmak Türkiye’nin meşru hakkıdır” dedirtsin.
Terörist Demirtaş’a bunları dedirtmeden kuracağınız her senaryo, ona yapmaya çalışacağınız her cila sizin alçaklığınız olacaktır.
Hadi 6’lı masanın ihanet kokan figüranları dedirttin bunları. Bekliyoruz.