İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, İBB’de tespit edilen yolsuzluk ve rüşvet iddiaları kapsamında “suç örgütü lideri” şüphesiyle, ayrıca terör soruşturması çerçevesinde yürütülen iki ayrı soruşturma sonucunda kendisine yakın birçok kişiyle birlikte gözaltına alındı.
Ekrem İmamoğlu ve ekibi hakkında öyle büyük boyutta bir rüşvet ve yolsuzluk iddiaları var ki İBB’nin neden hiçbir şey ortaya koyamadığı gözler önüne seriliyor… İBB bünyesinde toplamda 560 milyar liralık bir yolsuzluk yapıldığı öne sürülüyor.
Geçtiğimiz yıllarda İBB merkezli "para kuleleri" görüntüleriyle başlayan tartışmalar, CHP kurultayında delegelerin İBB bütçesi kullanılarak (yani satın alınarak) yönlendirildiği iddialarıyla daha da büyüdü ve süreç, 560 milyar liralık bir vurgun iddiasına kadar uzandı.
Öte yandan, gözaltı kararından önce yurt dışına kaçanların olduğu, gözaltına alınan bazı kişilerin ise itirafçı olmak istediğine dair iddialar gündeme geldi.
İBB’de yıllardır bir vurgun düzeni kurulduğu konuşuluyordu. Gelinen noktada bu iddialar somut bir hâl almaya başladı. Cumhurbaşkanlığı sevdası uğruna İBB’nin tüm imkânlarını kendi lehine seferber eden Ekrem İmamoğlu, belediyeyi başıboş bırakınca, “Sen beni görme, ben seni görmeyeyim” anlayışı etrafında şekillenen bir kadro İBB’de kendiliğinden oluştu.
İstanbul, bu anlamda Ekrem İmamoğlu ve ekibi için adeta bir hazineye dönüşmüştür. 560 milyar liralık bir vurgunun konuşulduğu bir yerde, başka ne denilebilir ki? İstanbul halkına hizmet için harcanmış bir bütçe yok ama 560 milyar liralık bir vurgun konuşuluyor. Sokaklara dökülen, polislerimize saldıran ve ikinci bir Gezi olayları yaratma hayali kuranlar bu vurgunun üzerini mi kapatmaya çalışıyorlar?
Para kuleleriyle başlayan süreç, 560 milyar liralık bir vurgun iddiasına kadar uzandı. Ekrem İmamoğlu ve ekibine yöneltilen suçlamalar ile haklarında öne sürülen iddialar göz önüne alındığında, sağduyu sahibi herkesin itidalli davranması gerekiyor.
Ekrem İmamoğlu ve ekibinin aşırı zenginleşmesine dair belirtiler de güncelliğini korumalıdır. Yapılan operasyonun ardından herkes şu soruları soruyor: “Ekrem İmamoğlu’na bu operasyon, Cumhurbaşkanlığı adaylığına hazırlandığı için mi yapıldı?” yoksa “İmamoğlu, kendisine yönelik operasyonları önlemek için mi Cumhurbaşkanlığı adaylığı sürecini hızlandırdı?”
Elbette aklı başında herkes biliyor ki, ikinci gerekçe Ekrem İmamoğlu’nu harekete geçirmiştir. Ortada bir seçim yokken büyük bir telaşla CHP içinde Cumhurbaşkanlığı adaylığı için ön seçim tarihi belirlemek, İstanbul’u dertleriyle baş başa bırakıp Türkiye turuna çıkmak Ekrem İmamoğlu’nun kendini bildiği için kokuyu alarak mağduriyet yaratmak için harekete geçmesidir. Ekrem İmamoğlu ve kadrosu yüz kızartıcı bir suçtan gözaltına alınıyor ama yandaşlarına bakarsanız ona “vatan kahramanı” muamelesi gösteriyor.
Beylikdüzü Belediye Başkanı olduğu dönemde sadece kendi çıkarlarına çalıştı, iki dönemdir İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapıyor ve yine sadece kendi çıkarlarını gözetiyor. İstanbul’a hizmet etmek gibi bir derdi hiç olmamış. İstanbul seller altında kaldığında Bodrum’da tatil pozları verip, tepkiler çoğalınca “Tatilde bana yakışıyor” şeklinde pervasızca bir cevap veren birinden hizmet beklemek sadece bekleyenin ayıbıdır.
Bu adama “vatan kahramanı” muamelesi yapmak, ülkeye düşmanlıktan başka bir şey değildir. Buyursunlar, bir tane olumlu özelliğini söylesinler, biz de kabul edelim.
Üniversite diplomasını bile tezgâhla almış, bu kadar şaibeye, suça batmış birinden sonunda Türkiye kurtuldu. İnanın, bu durum Türkiye’nin ve İstanbul halkının bayramı olmalıdır.