İlk seçildiği dönemini İstanbul sel altında iken tatil tartışmalarıyla, İstanbul kar altında kalmışken büyükelçilerle gerçekleştirdiği rakı-balık oturmalarıyla, meselelere çözüm üretemeyen becerisizlikleriyle, kendini sürekli gündemde tutmak için yarattığı suni polemiklerle, Cumhurbaşkanı adayı olabilmek ve CHP’yi ele geçirebilmek için tükenmek bilmeyen oyunlarıyla ve İstanbul halkına yapmadığı hizmetlerle tamamlayan Ekrem İmamoğlu ikinci dönemini de tüm bu çapsızlıkların üstüne ekleme yaparak tamamlıyor gibi. Diyeceksiniz ki, tüm bunlara rağmen tekrar niye seçildi? İstanbul’u kaderine terk eden Ekrem İmamoğlu’nun tekrar kazamayacağını CHP’liler bile söylüyordu. Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik girdap, seçmen nazarında iktidara kızgınlık olarak yansıdığı için Ekrem İmamoğlu yine aradan sıyrılmıştı. İkinci dönemini de Kent Lokantaları gündemiyle ve kreş tartışmalarıyla perdeleyerek yine Cumhurbaşkanı adaylığı hayaliyle günlerini tüketiyor. Başkada yaptığı bir şey yok… İBB’nin milyarlarca bütçesi olmasına rağmen yapmadıkları hizmeti örtmek için Kent Lokantası makyajı kullanıyorlar. Halk TV bile açılışlarını canlı veriyor düşünün yani… Elbette niyetimiz yapılan bir hizmeti eleştirmek değil, birçok hizmet yapması gerekirken mesele Ekrem İmamoğlu’nun sadece bununla yapmadıklarını perdelemesi… Türkiye’deki birçok belediye, sosyal hizmet kurumları ve Kızılay, “Kent lokantaları” projesinden önce yıllardır ücretsiz aşevi hizmetini zaten veriyordu.
CHP’yi Kemal Kılıçdaroğlu’nun elinden alan ve emanet olarak Özgür Özel’e teslim eden Ekrem İmamoğlu’nun tek hedefi Cumhurbaşkanı adaylığı olduğu için ara sıra CHP’lileri de "Ben bir adım geri durayım, üç adım geriden izleyeyim, Ekrem tökezlesin de belki onun yerine ben geçerim diyenlere 'Pışık' derim. Öyle bir şey yok. Ne partili Ekrem'i yedirir ne millet Ekrem'i yedirir. O kadar net." şeklinde terbiye etmeye çalışıyor. Bu sözleri gündem olup tartışılınca CHP terbiyesinden yine geri adım atmadı ve "Niyeti kötü olup da 'pışık'dan kim alındıysa alındı umurumda değil" şeklinde ikinci açıklamasını yaptı.
Bir de Ekrem İmamoğlu’nda Esad devrildikten sonra bir de Suriye aşkı oluştu. “Suriye’ye gideceğim” diyor başka bir şey demiyor. Hele "Memleket için çalışıyorum. Böyle giderse Suriye'deki sorunu da biz çözeceğiz." şeklinde cümlesi var ki, tam evlere şenlik… Pışık Ekrem İstanbul’da nereyi düzelttin de Suriye’de düzeltmeye kalkıyorsun?
Oysa CHP, Suriye’deki yeni oluşan manzaraya karşı oldukça alerjili… ABD, İran, Rusya, İsrail; Türkiye’nin Suriye’deki etkili yapılanmasını kabul ederken Türkiye’nin politikalarına karşı CHP’nin günlük atmadığı çamur yok. CHP’nin Suriye’deki tek gönül bağı bugüne kadar sürekli sahip çıktığı YPG/PYD’dir. CHP; Suriye’de terör örgütünü temizleyip güvenli bölge oluşturma çabalarına karşı çıkmış bir zihniyet olarak Suriye’de neyin ucunu tutmak istiyor? Türk devleti 2019 yılında Suriye’de terörle mücadele operasyonları düzenlerken “Bir yurttaş olarak kafam rahat değil, bu yüzden endişeliyim. Bir karmaşanın içine mi çekiliyoruz? Belirsizlikler var. Toplumumuz tam olarak aydınlanmış değil. Konunun uzmanı değilim, çok bilgi sahibi değilim ama kaygılıyım.” değerlendirmeleri yaparak Türk milletinin yüreğinde, beyninde şüpheler oluşturmaya çalışmış olan Ekrem İmamoğlu, bugün “Suriye’ye gideceğim” diye tutturuyorsa bunun tek sebebi popüler Suriye gündemine tutunmak ve adını “Vay be adam bölgesel düşünüyor” dedirterek güncel tutmaktır. Pışık Ekrem sen İstanbul’a hizmet yapmayı dene. O bile yeter…
