YILDIRAY ÇİÇEK / TÜRKGÜN
Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçim kampanyası sürecinde seccadeye ayakkabısıyla basması, elinde soğanla poz vermesi, Kandil’in ve HDP’nin desteği ve miting sahnelerinde yanında gezdirdiği tiyatro ekibiyle eliyle kalp işareti yapma ve birbirine öğretme çalışmaları dışında hafızasında başka bir şey kalan oldu mu? Ha bir de Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın güncel-siyasi konularda saçma sapan konuşmaları var. Bunlar asla atlanmaz. Şu an Kemal Kılıçdaroğlu’nun mitinglerini bu ikili renklendiriyor. Ankara ve İstanbul’da hayata geçirdikleri projeleri olmadığı için her ikisi de kendini cumhurbaşkanı yardımcılığına atmaya çalışıyor. Bunların bir korkusu da seçimi kaybettiklerinde artık nefes alamayacak hâle geleceklerini ve yerel seçimlerde bir daha kazanamayacaklarını çok iyi bilmeleridir. Ama keşke Mansur Yavaş hiç konuşmasaydı ve sadece işaret diliyle konuşsaydı. Onu bir şey sananları çok erken hayal kırıklığına uğrattı.
İzmir mitinginde Meral Akşener ise ortama tam bir gökkuşağı tadında eğlence kattı.
Meral Akşener 6’lı masadan kalktığında en çok hakareti, küfürü, iftirayı duyduğu CHP’lilerden “Özellikle CHP seçmenine saygım sonsuz ama burada her siyasi görüşten insanlar var; her aileden 1 oy istiyorum. Bana, ‘Kocasını aldattı’ bile dediler, bu benim için ölümdü. Her aileden bir oy istiyorum; moralim için, iradem için, ailem için, torunum için, tüm kadınlar için istiyorum. Çünkü bu kavgayı, mücadeleyi verebilmek için size ihtiyacım var” diye oy dilendi.
Oysa eski yardımcısı Yavuz Ağıralioğlu masadan kalkma günlerini “25 yılda yemediğimiz küfürleri 3 günde yedik. Bizden bir özür dileyen oldu mu, hayır. Yaşananları telafi eden oldu mu, hayır“ diye değerlendirmişti. Zaten tüm bunları Türkiye de görmüştü.
Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibinin hafızalarda bıraktığı sadece bunlardan oluşan bir manzaradır.
Böyle bir siyasi ekibin Türkiye’ye kaos, kriz, istikrarsızlık, kavga dışında verebileceği bir şey olabilir mi?
Bu karakter, bu çap Türkiye’ye hizmet sunabilir mi?
Bir Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sırf son bir ayda hayata geçirdiği projelere bakın, bir de şunların miting meydanlarındaki, televizyon ekranlarındaki ve mutfak köşelerindeki manzaralarına bakın.
Hükümetin milli savunma teknolojisindeki yerli ve milli üretimleri olan uçaklar gökyüzünde dumanla kalp çiziyor. Kemal ve avaneleri hâlâ eliyle kalp yapmayı öğrenecekler. Vay ki vay, Türkiye’nin muhalefeti işte bu çapsızlıktadır.
Seçimin sonucunu Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu manzarası ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiye’nin varlığını ve geleceğini sigorta altına alan projeleri şimdiden belirlemiştir. Çocuklarının geleceğini düşünen, Kemal Kılıçdaroğlu’na bu ülkeyi teslim edebilir mi? Zaten vatansever CHP’liler bile bu sorunun cevabını “teslim edilmez” olarak vermektedir. Seçim kazanmak uğruna kendini Kandil ve unsurlarına teslim eden Kemal Kılıçdaroğlu’nun psikolojisi günden güne bozulmaktadır. Seçimden sonra Ramazan Bayramı’nın geleceğini söylemesi, geçmişte Maliye Bakanlığı yaptığını iddia etmesi, hayata geçmiş projeleri vadetmesi, “yurt dışından para buldum” hikâyesini önce bir yıl sonra, daha sonra beş yıl sonraya yayması, gündüz mitingde “vatan, millet, bayrak” nutukları atması, akşam ise katıldığı televizyon programlarında PKK-FETÖ mensubu kişilere özgürlük vaatleri. Neler neler… Türkiye’yi teslim etmeyi bırak, bir an önce CHP’yi bundan kurtarmak gerekiyor. Karikatürist Erhan Yalvaç’ın çizimi sizce özetlememiş mi durumu?