YILDIRAY ÇİÇEK / TÜRKGÜN
Kayseri merkezli başlayan ve Türkiye’nin çeşitli illerine de yayılan “Suriyeli sığınmacılara” yönelik saldırılar, “Bahane bekleyen” organize bir eli işaret etmektedir. Bu olaylara ek olarak, eş zamanlı Suriye üzerinde Türk devletinin kontrol altında tuttuğu bölgelerde Türk bayrağını, binaları, araçları ve yetkilileri hedef alan saldırılar da bu düşünceyi güçlendirmektedir. Türkiye’de bir iç çatışma çıkarma çabası ve Türk devletinin Suriye/Irak üzerinde gerçekleştireceği büyük terör operasyonlarını engelleme, bunun içinde Türkiye’yi meşgul etme düşüncesi yabana atılacak bir düşünce değildir. Suriye’de birçok ülkenin istihbarat örgütü cirit atarken; beslediğimiz, koruduğumuz Suriyelilerin Türkiye’yi hedef alan saldırıları sıradan bir gelişme değildir ve bölgedeki oyunun ne kadar büyük olduğunu göstermektedir.
Afrin biliyorsunuz Türk Ordusu’nun PKK’nın işgalinden kurtardığı bölgedir. Eğer buradaki Suriyeli Araplar bölgedeki PKK’dan ziyade Türkiye’yi hedef alıyorsa satın alınmış bir yönlendirme ve kullanmak için bir kinlendirme söz konusudur. ABD adına birçok ilçeyi işgal eden ve işgali büyütmek isteyen terör örgütü YPG’ye dokunmayıp, bölgeye huzur/güven getirmiş olan Türkiye hedef alınıyorsa buradaki arka plandaki el ABD’dir.
Suriye’deki hiçbir fert nankör olmamalıdır. Kaç yıldır onların milyonlarca akrabası Türkiye’de misafir edilip, beslenmektedir. Suriye üzerinde de vatan evlatlarımız yıllardır bedel ödeyerek terör örgütüne karşı mücadele etmektedir. Bunun karşılığı orada Türk bayrağını yırtıp, Türkiye’yi hedef almak mıdır? Keza Türkiye’deki hiçbir Suriyeli de nankör olmamalı, edebiyle- adabıyla misafirliğini yaşamalıdır. Edep-adap bilmeyen Suriyelilerin davranışları gergin topluluğu tahrik etmekte, bunu fırsat bilenler ise çeşitli provokasyonları hayata geçirmek istemektedir. Böyle bir atmosferde yabancı istihbarat elleri de içimize girince kimin haklı, kimin provokatör olduğunu çözmekte zor olmaktadır.
Türkiye-Suriye ilişkileri bir dönem yaşanan sıcak dostluğa muhakkak dönüşmelidir. Gerek Suriye’deki bölünme odaklı gerekse Türkiye’deki çatışma odaklı gelişmeler ortadan kaldırılmalıdır. Suriye devleti keşke bir an önce tüm sınır topraklarına hakim olup, hukuk, demokrasi içinde ülkeyi yönetebilse… Suriye, Türkiye ile iş birliği yaparak, ABD’nin maşası olan terör örgütlerini topraklarından söküp atarak bölgeye huzurun, güvenin gelmesini sağlayabilir. Türkiye bu makul noktadan bakmaya başlamış ve bunu güçlendirmek için adımlar atmakta. Bu durum karşılıklı sağlanırsa Türkiye’ye birçok manada yük olan Suriyelilerin vatan topraklarına dönüşü rahatlıkla sağlanabilir.
Elbette bunun gerçekleşmesini engelleyecek ABD gibi güçler olacaktır. Bunu engellemek için de Türkiye’yi iç çatışma ortamına sokmaya, kontrol ettiğimiz bölgelerde Suriyelileri bize karşı kışkırtarak amacını başarmak isteyecektir.
Bu süreci yaşıyoruz. Bundan sonra da daha çok yaşatmaya çalışacaklardır. Türkiye’nin Irak ve Suriye’de oyunları bozan operasyonlarını engellemek için onlar adına bu şarttır.
O yüzden Türkiye’deki her vatandaşımız sağduyuyu elden bırakmamalı, bu gelişmelerin farkında olmalıdır. Sığınmacı yükünü herkes artık ağır bir mesele olarak gördüğü gerçektir. Bunun çözüm yolu ise yakarak-yıkarak değil, makul kararlar etrafında toplanarak sağlanmalıdır. Aksi halde iş daha çok sarpa sararsa daha kötü günler yaşarız.