YILDIRAY ÇİÇEK / TÜRKGÜN
Suriye’de iç çatışmanın çıktığı 2011 yılından itibaren oradaki tüm gelişmeleri adım adım takip eden, Türkmen bölgelerindeki diyaloglarını daima sürdüren MHP Lideri Devlet Bahçeli, Suriye’de şehitler verdiğimiz saldırılardan sonra 11 Şubat 2020 tarihinde gerçekleşen MHP grup toplantısında; tıkanan, gaddarlaşan ve halkına diktatörlük uygulayan Beşar Esad’a yönelik “Esad tahtından indirilmeden ne Suriye’ye ne de Türkiye huzur gelecektir.
Türk milleti gerekirse, artık başka bir seçenek de görülmezse Şam’a girmeyi şimdiden planlamalı ve zalimleri yerle yeksan etmelidir.
Diyorum ki, yansın Suriye, yıkılsın İdlib, kahrolsun Esad.
Ocağımıza ateş düşürenlerin ocağı söndürülsün.
Evlatlarımızı toprağa serenlerin hayat pınarları kurutulsun.
Bugünün konusu hukuk mukuk değildir, zalimlerin tepesine Türk milletinin çelik iradesi inmelidir.” çağrısında bulunmuştu ve bu çağrısı 2024 yılında karşılık buldu.
Suriye’de iç savaş çıktığı günden beri tüm iradesini İran ve Rusya’ya veren Beşar Esad, ondan sonra hiçbir uyarıyı da çağrıyı da dikkate almadı. Kendisi Suriye halkına zulüm yaptığı gibi, Suriye’deki terör örgütü DEAŞ ve PKK ile mücadele eden Türk askerine yönelik saldırıları da yine kendi topraklarında organize etmişti. ABD ve İsrail taşeronu terör örgütü YPG’ye yol verdi, Suriye’nin en büyük şehirlerinin onlar tarafından işgal edilmesine göz yumdu. Suriye’nin başında bir yönetici gibi değil de daha çok İran ve Rusya’nın kuklası gibi duruyordu. Son dönemde her şeye rağmen Türkiye’den gelen normalleşme ve sağduyu mesajları karşısında kılını bile kıpırdatmadı. Nihayetinde bugüne kadar biriken ve organize edilen muhalif enerji sonunda harekete geçti ve MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin 4 yıl önce ifade ettiği “Şam’a girmeyi şimdiden planlamalı ve zalimleri yerle yeksan etmelidir.” düşüncesi hayata geçti ve sonucunda da Esad rejimi çöktü.
Suriye’de şimdi bayram havası var. Başkent Şam başta olmak üzere Suriye’nin birçok şehrinde hem Beşar Esad’ın devrilmesine hem de terör örgütü PKK’nın işgalinden kurtulmaya yönelik büyük sevinç yaşanıyor. Suriye’de yeni sayfanın henüz satır başındayız. Suriye’de her şey bitmiş değil, her şey aslında yeni başlıyor. Herkesi kucaklayan bir sistem ve ona uygun yönetim oluşturulmasına ek Suriye acil bir şekilde demokrasi, eğitim, adalet, imar ve ekonomi noktasında atılım içine girmelidir. ABD ve İsrail, Suriye üzerinden elini, ayağını çekerse emin olun Suriye yaralarını daha hızlı saracaktır.
Bu manada Türkiye’nin dirayeti, vizyonu, Suriye halkı üzerinde oluşturduğu sevgi ve Suriye Milli Ordusu ile olan gönül bağı elbette etken olacaktır. Suriye Milli Ordusu; Tel Rıfat, Münbiç ve Deyrizor gibi önemli şehirleri PKK’dan temizlediği gibi, Rakka, Haseki, Aynularab (Kobani) gibi şehirleri de temizleyerek Türkiye-Suriye sınırı güvenli bölge haline getirmelidir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu manada kararlı duruşu sonuç verecek gözüküyor. Türkiye’deki sığınmacılar için vatanlarına dönüş umutlarının yeşermesi ve dönüşlerin başlaması da müspet bir hava oluşturmuştur. Bu süreç hem Türkiye’ye hem de Suriye’ye kazanç sağlayacaktır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin 15 Temmuz sonrası ilmek ilmek dokuduğu bir Suriye süreci yaşadık. Bu yüzden Suriye’nin yeni sayfasında her adımımızda dikkatli olmak zorundayız. Goethe’nin “Dikkat, hiçi her şeye döndürür.” diye bir sözü var. Dikkat kazanımları korur, yeni kazanımlar elde etmemize yardımcı olur. Dikkatli olunmazsa başa dönülür ve Suriye’de kaos isteyenler kazanır.
Madem Esad tahtan indirildi, Türkiye ve Suriye’ye huzur getirmenin temeli artık sağlam oluşturulmalıdır. Komşuluk hukuku bunu gerektirir.