TRT Haber, Milli Suriye Ordusu’nun terör örgütü PKK’dan temizlediği Münbiç’ten son gelişmeleri aktarırken yaşlı bir teyzemiz kameraya “Türkmenim ben, Türküm. Vallahi sevinçten uçacağım. Kaç senedir bekliyorduk. Keşke ilkinden geleydiniz, bizi kurtaraydınız.” diyordu. Tam o sırada yoldan arabayla, bisikletle, motosikletle geçen Türkmenler Bozkurt işareti yaparak kameraları selamlıyordu. Yüreğimizi ısıtan, hepimizi duygulandıran bir manzaraydı bunlar. Irak, Lübnan, Libya gibi Suriye’nin birçok şehri Türkmen mühürlü ve Türkmen ruhludur. Soy bağımız var, kan bağımız var, tarih bağımız var…
MHP Lideri Devlet Bahçeli 2015 yılında “Destek ve dualarımız şartsız Türkmen kardeşlerimizledir. Bizim için Türkmen Dağı’nın Erciyes’ten, Toroslar’dan hiçbir farkı da yoktur.” derken Suriye’deki Türkmen varlığını işaret ediyordu.
Sırtımızı dönmemiz, onların içinde bulunduğu duruma kayıtsız kalmamız vefasızlık olur. Bugün Suriye’de terör örgütü PKK’ya karşı ön cephede savaşanlar Türkmenlerdir. Türkiye’nin ön cephesi olmuş durumdadırlar. “Suriye’deki Türkmenlerden bize ne?” diyenler, emin olun “bizden” değildir.
Halep’te, Tel Rıfat’ta, Münbiç’te Türkmen ruhu harekete geçmiştir. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin bu ruhu harekete geçirmede emeği büyüktür. Türkiye, 15 Temmuz hain darbe girişiminden ve TSK’daki hücreleri temizledikten sonra sırasıyla Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı, Bahar Kalkanı yaptı. Türkiye bu operasyonları yapmamış olsaydı, sınırımızda çoktan bir ABD-İsrail uydusu olacak sözde Kürdistan’ın parçacığı kurulacaktı. Hatırlayın Türkiye’nin tüm muhalefeti Zeytin Dalı (Afrin) Operasyonu’na şiddetle karşıydı. O günlerde, bir Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin vizyon sahibi açıklamalarına, bir de Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Meral Akşener’in, Ümit Özdağ’ın, HDP’nin hepsinin boşluğa düşmüş açıklamalarına bakın. Eğer o gün bu kötürüm muhalefetin sözleri dinlenmiş olsaydı, bugün sınırımızda felaket farklı boyutta Türkiye’yi tehdit ediyor olacaktı…
Muhalefetin bazı figüranları değişti ama kötürüm zihniyetleri hiç değişmedi. Suriye’deki yeni gelişmeler karşısında yine aynılar. Ne Esad’ın varlığını ne de çöküşünü anlayabildiler. Ne ABD ve İsrail’in bölgedeki hedeflerini ne de terör örgütü YPG’nin taşeronluğunu anlıyorlar. Gerçi “PYD(YPG) devlet kursun” diyen CHP’nin gelişmeleri anlamadığını söylemek eksik yorum olur.
CHP başta olmak üzere muhalefet sürekli Suriye’deki her gelişmede Türkiye’yi suçlayacak malzeme arıyorlar, Türkiye’nin her adımında bir kusur bulmaya çalışıyorlar.
Türk Ordusu ve Suriye Milli Ordusu’nun terörle mücadelesini, sınırlarımızı terörden temizleme azmini desteklemek yerine sürekli Türkiye’nin gündemine ayak bağı olma hedefindeler.
Gerek Cumhurbaşkanı Erdoğan gerek MHP Lideri Devlet Bahçeli, son bir yıl içinde defalarca İsrail’in bölgedeki hedeflerini ve Türkiye üzerindeki planlarını, düşmanlıklarını anlatırken “İsrail bize mi saldıracak? İsrail Türkiye’nin dostu Filistin için aramızı açmaya değmez” diyen kişilerin tamamı şimdi, “İsrail Suriye’ye saldırıyor, İsrail 25 km Suriye’ye girdi. İsrail Kürdistan’ı kurmak için harekete geçti. Türkiye bunları izliyor” şeklinde derin(!) stratejik yorumlar yapmaya başladılar!
Bu yorumları yaparken bile, Suriye’de Türkmen, Arap, Kürt halktan oluşturulan Milli Suriye Ordusu ile omuz omuza vererek terörle mücadele eden Türkiye’yi suçluyorlar. Yani anlayacağınız her konuda denize atsan balık olan model bunlar. ABD ve İsrail’in bölgedeki yayılmacı, işgalci hedefleri elbette durmayacak. İşte Türkiye de buna karşı mücadele ediyor.
O yüzden Suriye’deki Türkmen ruhunu diri tutarak, mazlum Arap ve Kürtleri de bu emperyalizm çarkından korumalıyız. Cumhurbaşkanı Erdoğan bu gelişmeler hakkında ne de güzel söylemiş: "Çakal ne hile bilirse kurt da o kadar yol bilir. Türkiye, sınırlarının ötesinde yeni terör çıban başlarının ortaya çıkmasına göz yummayacaktır."
YILDIRAY ÇİÇEK / TÜRKGÜN