TÜRKEVİ

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, New York’ta düzenlenecek Birleşmiş Milletler Genel Kurulu toplantılarına katılmak üzere ABD’ye gitti. Bu ziyaretin diğer ziyaretlerden çok farklı bir yönü var. O da hepimizi gururlandıracak bir açılışı yapacak olmasıdır. Cumhurbaşkanı Erdoğan bugün New York’ta Birleşmiş Milletler’in tam karşısında 36 katlı Türkevi’nin açılışını yapacak…

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, New York’ta düzenlenecek Birleşmiş Milletler Genel Kurulu toplantılarına katılmak üzere ABD’ye gitti. Bu ziyaretin diğer ziyaretlerden çok farklı bir yönü var. O da hepimizi gururlandıracak bir açılışı yapacak olmasıdır. Cumhurbaşkanı Erdoğan bugün New York’ta Birleşmiş Milletler’in tam karşısında 36 katlı Türkevi’nin açılışını yapacak…

Yıldıray Çiçek / TÜRKGÜN

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, New York’ta düzenlenecek Birleşmiş Milletler Genel Kurulu toplantılarına katılmak üzere ABD’ye gitti. Bu ziyaretin diğer ziyaretlerden çok farklı bir yönü var. O da hepimizi gururlandıracak bir açılışı yapacak olmasıdır. Cumhurbaşkanı Erdoğan bugün New York’ta Birleşmiş Milletler’in tam karşısında 36 katlı Türkevi’nin açılışını yapacak…

New York’ta açılacak 36 katlı Türkevi’nin, Selçuklu ve Osmanlı mimarisinden esintiler taşıması ve Türk kültürünün yansımalarını bünyesinde barındıracak olması her Türk vatandaşı için eminim gurur vesilesi olacaktır. Bu eser, Türkiye’nin temsil merkezi olması açısından gerçekten çok büyük öneme sahip olacaktır.

Aslında binanın tarihçesi 1977 yılına dayanıyor. Bir şirket binası olarak 1958’de inşa edilen 12 katlı ve 45 m yüksekliğinde hizmet verirken, 1977 yılında dönemin Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil’in girişimiyle 3 milyon dolar karşılığında Türkiye Cumhuriyeti tarafından satın alınmıştı. Türkiye’yi temsil noktasında bu bina kullanılıyordu. 2006 yılında yıkılıp yenisi yapılması için protokol yapıldı, 2017 yılında yıkılarak yerine 36 katlı muaazam bir bina yapıldı.

Türkevi sadece Türk vatandaşları için hizmet vermeyecek KKTC ve Azerbaycan başta olmak üzere bütün Türk dünyasının kullanımına da açık olacak.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açılıştan sonra İngiltere Başbakanı Boris Johnson’ı, Polonya Cumhurbaşkanı Andrej Duda’yı, Hırvatistan Cumhurbaşkanı Zoran Milanoviç’i, Slovenya Cumhurbaşkanı Borut Pahor’u ve Türk, Soydaş ve Müslüman toplulukların temsilcilerini Türkevi’nde ağırlayacak olması, Türkiye Cumhuriyeti’nin devlet vizyonuna ve özgüvenine büyük bir katkı sağlayacaktır.

Bu Türkiye adına anlamlı bir gururdur. Gelecek nesillerimize başka bir ülke toprakları üzerinde bırakılacak güzel bir mirastır. Türkiye’deki “Bu hükümet, dünyanın en iyi işini de yapsa bizim bu hükümeti alkışlayacak halimiz yok...” şeklinde hastalıklı psikoloji taşıyan CHP merkezli muhalefet, Türkevi’ni karalamak içinde bir yol, yöntem elbet bulacaktır. Kemal Kılıçdaroğlu ve ittifak avanesi, ABD’ye gittiğinde Türkiye’yi temsil eden bu binaya da “saray” muamelesi yaparak girmeyecektir.

Ama Türkiye’nin geleceğini ve varlığını düşünen herkes bunlar ne diyorsa, olayları tersinden değerlendirerek ülke adına doğruyu, iyiyi, güzeli bulacaktır.

Türkevi artık her coğrafyada eli ve yüreği olan Türkiye’nin iletişim ve diyalog noktasında vizyon eseri olmuştur.

Türk milleti adına hayırlı olsun...

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Türkgün Bilim Teknoloji Türkiye 8. kıta Ay'da hedef büyüttü

Türkiye 8. kıta Ay'da hedef büyüttü

Türkiye, Ay Programı kapsamında uzaya yönelik atacağı bilimsel adımlara odaklanırken üreteceği yüksek teknolojili ürünleriyle de bu alana yönelik oluşan ekonomiden daha fazla pay almayı hedefliyor.

Türkiye, Ay Programı kapsamında uzaya yönelik atacağı bilimsel adımlara odaklanırken üreteceği yüksek teknolojili ürünleriyle de bu alana yönelik oluşan ekonomiden daha fazla pay almayı hedefliyor.

KAYNAK: AA

Gün geçtikçe daha ulaşılabilir olmasıyla "8. kıta" olarak nitelendirilen Ay'a yönelik ilgi giderek artıyor. Gelecek 10 yılda planlanan 60'tan fazla görevle Ay'da halihazırda varlık gösteren aktörlere yenilerinin eklenmesi bekleniyor.

Tüm bu aktörlerin oluşturacağı ve hedeflediği Dünya-Ay ekonomik bölgesinin 2040'a kadar kümülatif 150 milyar dolarlık hacme ulaşacağı tahmin ediliyor. Bunun için de Ay'da kalıcı varlık göstermek ve ekonomik güç elde etmek amacıyla ARTEMIS, Lunar Gateway, ILRS gibi programlarla planlı ve sürdürülebilir ortaklıklar oluşturuluyor.

Uzaydaki kaynaklardan yararlanılarak Ay'ın özellikle yakıt ikmali konusunda bir üs olarak kullanılması ve böylece Dünya-Ay-derin uzay lojistiğinin mümkün kılınması hedefleniyor.

Ay teknolojileri geliştiriliyor
Bu kapsamda Türkiye'de de uzaya bağımsız erişim alanında çalışmalar devam ediyor. Türkiye, Milli Uzay Programı kapsamındaki hedefleri doğrultusunda 2028'e kadar Ay'a ilk görevin gerçekleştirilmesi için hazırlık yaparken, gelecek dönemde derin uzaya erişme tecrübesini kazanmayı amaçlıyor.

Ayrıca Türkiye, Ay araştırmaları konusunda kendisini sayılı ülkeler arasına dahil edecek ve bilimsel kapasitesini güçlendirecek çalıştaylara da ev sahipliği yapıyor.

Türkiye, gelecek dönemde milli imkanlarla geliştirdiği itki sistemine sahip, kendi mühendislerinin ve bilim insanlarının tasarlayıp ürettiği uzay aracıyla Ay'a erişmeyi planlıyor.

Ay Programı kapsamında "Ay teleskobu"ndan "Ay dar alan radyometresi cihazı"na, "radyasyon dozimetresi"nden "radyasyon kalorimetresi"ne hatta Ay yüzeyini detaylı incelemeye imkan tanıyacak "yüksek çözünürlüklü video kameralara" kadar çok sayıda teknoloji üzerinde çalışmalara devam ediliyor.

Türkiye'nin Ay görevinin bilimsel hedefleri önem taşıyor. Ay'daki suyun kökenini anlamak, buradaki yerel manyetosferlerin ayrıntılı yapısını araştırmak, Ay yüzeyinde sıcaklık dağılımını incelemek ve Ay ile Dünya yörüngesindeki radyasyon ortamının karakterize edilmesi hedefleniyor. Elde edilecek bilimsel bulgular ve bilgiler, sonraki Ay görevlerinin planlanmasında stratejik önemde görülüyor.

Sektörlerden katkı bekleniyor
Öte yandan genişleyen ve büyüyen uzay ekonomisinden pay almanın yolu, Ay yörüngesinde ve yüzeyinde faal olmaktan geçiyor. Ay yörüngesine ve yüzeyine kurulacak altyapılarla bir Ay ekonomisinin temellerinin atılması da önem taşıyor. Ay ekonomisinin oluşmasında "Ay'a ulaştırma", "Ay'a özel veri" ve "Ay kaynakları" olarak üç temel unsur öne çıkıyor.

Milli Uzay Programı'nda yer alan hedeflerden biri olan Ay Programı ile Türkiye hem uzay hem de uzay dışındaki sanayi alanlarının katılımıyla geliştireceği kabiliyetler ve ekosistemle Ay ekonomisinin bu 3 temel unsuruna katkı sağlayabilecek ve oluşan pazardan pay alabilecek potansiyele sahip bulunuyor.

Bu tür bileşenlerin hayata geçirilmesi sadece uzay endüstrisinin kabiliyetleri ya da kapasitesiyle mümkün görünmüyor. Bu sebeple otomotiv, inşaat, robotik, haberleşme, enerji, madencilik, sağlık ve ulaştırma gibi birçok endüstri kolunun da Ay ekonomisinin oluşmasına katkı vermesi gerekiyor.

Ay ekonomisi giderek büyüyor
Sistem geliştirme, fırlatma, yörüngeye ulaştırma, yüzeye iniş, operasyon destek ve veri işleme gibi "Ay'a ulaştırma" basamaklarında 2040'taki pazar hacminin 79 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Söz konusu basamaklar, uydu, iniş, yüzey keşif araçları, yüzey iniş ve seyrüsefer, uzay aracı işletme, haberleşme, veri indirme, görev verisi işleme ve bilgi üretme gibi unsurlar içeriyor.

Üretim, ulaştırma, uzaktan ve yerinde keşif, ön işleme ve depolama, veri iletimi, işleme ve analiz konularını kapsayan "Ay'a özel veri üretme" pazar büyüklüğünün de 2040'ta 8,3 milyar dolar olması öngörülüyor. Burada, görev yükleri ve destek platformları geliştirme, fırlatma ve Ay yörüngesine yerleştirme, yörüngeden ve yüzeyden veri toplama, ham veri işleme ve Ay araçları üzerinde veri depolama, görev yükü verisi indirme ve katma değerli bilgi üretimi yer alıyor.

Keşif, çıkarma, ulaştırma, rafine etme, üretim ve arz konularındaki çalışmaları kapsayan "Ay kaynakları" pazarının da 2040'ta 64 milyar dolara ulaşacağı tahmin ediliyor. Bu kapsamda, kullanılabilir kaynakların uzaktan ve yerinde keşfedilmesi, ham kaynakların çıkarılması, bunların işleme bölgesine ulaştırılması, artık ayrıştırma, malzeme saflığının iyileştirilmesi, kullanılabilir kaynak üretimi ve son ürün depolaması ile müşteriye arz edilmesi planlanıyor.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *