YILDIRAY ÇİÇEK / TÜRKGÜN
Bugün, seçim öncesi son yazılarımı yazıyorum. Bu başyazımda, geçmişte bizimle beraber olup 1 Kasım seçimleri sonrası MHP üzerinde yapılmak istenen operasyonun etkisinde kalarak, aldanarak, kanarak, yanlış anlayarak, kızarak, küserek giden İYİ Parti içindeki büyüklerime, kardeşlerime seslenmek istiyorum.
MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin “İYİ Parti’ye oy veren kardeşlerim, sıcacık kucaklaşmamızla buzları eritip üç hilalin etrafında buluşalım” çağrısı da bu yazıma ilham oldu.
Hiç kendinize “Biz MHP’den niçin ayrıldık, şimdi neredeyiz ve kiminleyiz” diye sordunuz mu?
MHP’den gittiğiniz süreçte MHP’nin vatana bir ihanetini mi görmüştünüz? MHP’nin milli –manevi değerlere bir yabancılaşmasını mı görmüştünüz? MHP’nin bir yolsuzluğunu mu, hırsızlığını mı görmüştünüz? Elbette cevabınız “Hayır görmedik” olacaktır.
MHP’nin 7 Haziran seçimleri sonrası, hayati ilkeler olarak kabul edilecek 4 kırmızıçizgisini ifade ederek AKP ile koalisyon kurabilme şartlarını ifade etmesi ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Gelin CHP, HD(P)KK ve MHP beraber koalisyon kuralım” şeklindeki ahlaksız teklifini elinin tersiyle itmesi dışında o süreçte ne yaşanmıştı? Yaşanan sadece bu duruştan dolayı 7 Haziran’da kazandığımız 80 milletvekili sayısı 1 Kasım’da 40’a düşmüştü. Seçimlerde MHP’den tekrar milletvekili seçilemeyen ve tekrar milletvekili listelerine konulmayanların başlattığı hareketliliğe FETÖ merkezli yönlendirmeler yapılmadı mı?
Beş parti değişmiş bir bayanın ardından gittiniz. Ne gördünüz? Bir ilke mi, bir dava mı, bir vatan kavgası mı? Hiçbirini değil mi? Zaten birçoğunuz kurulan partide hiçbir şeyin İYİ olmadığını ilk yılında anlayıp istifa ettiniz. Kiminiz HDP, kiminiz Demirtaş, kiminiz FETÖ aşkını, sevgisini, ilişkisini sebep gösterip kaçar adım uzaklaştınız. Ya kalanlar, ya duranlar, ya kararsız kalanlar!
Dün, MHP’ye “Gelin CHP, HD(P)KK ve MHP beraber koalisyon kuralım” şeklinde ahlaksız teklifi yapanlar, bugün sizin içinizde bulunduğunuz partiyle HDP’yi yan yana getirmedi mi? Önce referandumda, sonra yerel seçimlerde ve şimdi Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde…
İyi Parti’de bulunan, geçmişte beraber çay yudumladığımız, yemek sofralarını paylaştığımız, MHP ve Ülkücü Hareket düşmanlarına karşı omuz omuza beraber mücadele verdiğimiz büyüklerim, kardeşlerim, dostlarım adeta terör örgütü PKK’nın yönettiği Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçim kampanya dönemi hiç sizin kanınıza dokunmuyor mu?
Bu kadar rezalete nasıl katlanıyorsunuz? Vatana ihanetler, siyasi ve kişisel menfaat odaklı kadrolar, “Ülkücülere diyet ödemekten bıktım” diyecek kadar Ülkücülerden nefret eden ve son zamanlarda yaptığı tuhaf hareket ve konuşmalarla kendini rezil eden o bayanın yanında hiç mi Ülkücü mazinizdeki başı dik gezdiğiniz günleri özlemiyorsunuz?
Sarı torbaların yetişmediği terörle mücadeledeki başarı, her Ülkücünün hayalindeki Karabağ’ın Ermeni işgalinden kurtarılması, Türk dünyasıyla güçlendirilmiş ilişkiler, yeraltı-yer üstü zenginliklerimizin hazineye dönüştürülmesi, milli savunma sanayinde, teknolojide yapılan milli ve yerli üretimlere yüz çevirip, tek projesi HD(P)KK’nın taleplerine boyun eğmek olan Kemal Kılıçdaroğlu’nun peşinden nereye kadar sürükleneceksiniz?
Gelin vatanı ve milletin geleceğini tehlikeye atmayın. Gelin ilk göz ağrınız MHP’de buluşalım. Gelin ihanetlere kızarak İP’ten istifa edenler kervanına siz de katılın ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun HDP’li prangalarından kurtulun. “Milliyetçiyim-Ülkücüyüm” diyenlere böyle bir pranga zillettir.
“Söz konusu vatan ise, gerisi teferruattır” diyen Atatürk’ün sözünde ülkülerimizi ve gönüllerimizi birleştirme zamanıdır. Dün neye kızdın, bugün nerdesin? Sadece onu düşün!