Türkgün Beslenme ve Diyet Bayat Balık Tüketmek Sağlığa Zararlı Mı?

Bayat Balık Tüketmek Sağlığa Zararlı Mı?

Balık, besleyici ve sağlıklı bir gıda olmasına rağmen tazeliği konusunda dikkatli olunması gerekir. Bayat balık, bakteri üremesi ve toksin üretimi gibi ciddi sağlık riskleri oluşturabilir. Peki, bayat balık yemek gerçekten zararlı mı? Sağlık üzerindeki etkileri neler?

MUHABİR: Eylül Şahin

Deniz ürünleri, sağlıklı bir beslenme düzeninin önemli bir parçasıdır. Ancak, balığın tazeliği sağlığımız açısından büyük bir rol oynamaktadır. Özellikle balığın bayat olup olmadığı, birçok kişinin merak ettiği ve tartıştığı bir konudur. Peki, bayat balık yemek gerçekten zararlı mı? Bayat balığın sağlık üzerindeki etkileri nelerdir? Son zamanlarda bu konuda farkındalık artsa da, kesin bilgilere sahip olmak hala önemli. İşte, bayat balık yemenin sağlık riskleri hakkında bilmeniz gerekenler.

Bayat Balık Yenir Mi?

Taze balık, besleyici ve lezzetli bir besin kaynağıdır, fakat bayatladığında ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Bayat balık, bakteri üremesi için uygun bir ortam sunar, bu da gıda zehirlenmelerine neden olabilir. Eğer balığın taze olup olmadığı konusunda şüpheleriniz varsa, tüketmek yerine daha güvenli alternatiflere yönelmek en sağlıklı seçenek olacaktır.

Bayat Balık Sağlığa Zararlı Mıdır?

Evet, bayat balık yemek sağlık açısından riskli olabilir. Bayatlayan balıklarda, zamanla bakteriler ve mikroorganizmalar çoğalır. Özellikle Salmonella, Listeria ve E. Coli gibi bakteriler bozulmuş balıklarda sıkça bulunur ve bunların tüketilmesi gıda zehirlenmesine yol açabilir. Bayat balık yediğinizde yaşanabilecek sağlık sorunları şunlardır:

  • Mide bulantısı ve kusma
  • İshal ve karın ağrıları
  • Ateş ve titreme
  • Histamin zehirlenmesi (Scombroid zehirlenmesi)
  • Baş dönmesi ve halsizlik gibi belirtiler

Bayat Balık Nasıl Anlaşılır?

Balığın tazeliğini anlamak için dikkat edilmesi gereken bazı önemli noktalar vardır:

  1. Koku: Taze balık hafif bir deniz kokusuna sahiptir. Bayat balık ise keskin, ekşi veya çürük yumurtaya benzer bir koku yayar. Eğer balık kötü kokuyorsa, kesinlikle tüketilmemelidir.
  2. Gözler: Taze balığın gözleri parlak ve şeffaftır. Bayat balıkların gözleri matlaşmış ve içeri çökmüş olabilir.
  3. Solungaçlar: Taze balığın solungaçları kırmızı veya pembe olurken, bayat balıkların solungaçları kahverengi, gri veya koyu renkte olabilir.
  4. Derisi: Taze balığın derisi parlak ve gergindir. Bayat balıkların derisi matlaşabilir ve üzerinde mukus birikintisi olabilir.
  5. Esneklik: Taze balığa bastırıldığında hemen eski şeklini alırken, bayat balık esnekliğini kaybetmiş olup, bastırılan yer çökük kalabilir.
  6. İç Organlar: Balığın karnı açıldığında iç organlarının bozulmuş ve kötü kokmuş olması, balığın bayat olduğunu gösterir.

Bayat Balık Yedikten Sonra Ne Yapılmalıdır?

Eğer bayat balık yediğinizi fark ettiyseniz ve sonrasında rahatsızlık hissetmeye başladıysanız, hemen bir sağlık uzmanına başvurmalısınız. Gıda zehirlenmesinin belirtileri görüldüğünde vakit kaybetmeden tıbbi yardım almak önemlidir. Ayrıca, aşırı sıvı kaybı yaşandığında (kusma ve ishal nedeniyle), elektrolit dengesini sağlamak için sıvı takviyesi yapılması önerilir.

Dikkat edilmesi gerekenler:

  • Mideyi yormamak için hafif yiyecekler tercih edin (örneğin yoğurt, haşlanmış patates, pirinç lapası).
  • Eğer şiddetli belirtiler (ateş, baş dönmesi, karın ağrısı) yaşanıyorsa derhal bir doktora başvurulmalıdır.
  • Histamin zehirlenmesi durumunda, doktor önerisiyle antihistamin ilaçlar kullanılabilir.
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Türkgün Başyazı Saldırının perdesi aralanmalı

Saldırının perdesi aralanmalı

Kaynak: Yıldıray Çiçek

Özgür Özel, sicili oldukça bozuk bir kişi tarafından saldırıya uğrayarak büyük bir tehlike atlattı. Kendi öz evlatlarını öldürmüş ve daha pek çok suça karışmış birinin böyle bir eylemi gerçekleştirmesi, olayın ciddiyetini daha da artırmaktadır. Bu nedenle, saldırının hangi saiklerle yapıldığı ve arkasında başka kişi ya da grupların olup olmadığı en ince ayrıntısına kadar aydınlatılmalıdır. Saldırgan, ilk ifadesinde, “Daha önce yemek kartı için Cumhuriyet Halk Partisi’ne başvurdum, ancak partili olmadığım için bana yardım edilmedi. Bu nedenle uzun zamandır öfkeliydim,” şeklinde bir açıklama yaptı. Ancak, İstanbul’da geceliği 1500 TL olan bir otelde dört aydır konakladığı ortaya çıktı.

Saldırı anından hemen sonra, CHP’li Sezgin Tanrıkulu’nun saldırgana “Sen kimsin oğlum?” diye sorduğu, saldırganın ise “Osmanlı çocuğuyum,” yanıtını verdiği basına yansıdı. Ancak, saldırganın öz abisi ve Zafer Partili olan Davut Tengioğlu, Halk TV’ye yaptığı açıklamada, “Kardeşim koyu bir Atatürkçüdür ve Osmanlı düşüncesine yakın değildir,” diyerek bu iddiayı yalanladı.

Bu kadar kirli bir sicile sahip bir kişiyi bile “Osmanlı çocuğu” ya da “Atatürkçü” etiketleriyle pazarlayarak halkı kamplaştırmaya çalışıyorlar ve bunda hızla başarılı oldular. Saldırganın “Osmanlı çocuğuyum” dediğini duyan bazı kesimler, sosyal medyada hemen kin ve nefret kusmaya başladı. Ardından, saldırganın abisinin “Kardeşim koyu bir Atatürkçüdür” açıklamasından sonra bu öfke diğer tarafa yöneldi. Oysa iki öz evladını öldürmüş bir katilin “Osmanlı çocuğu” ya da “Atatürkçü” olup olmaması bir yana, böyle bir suçlunun toplum tarafından nasıl kabul görebileceği sorgulanmalıdır. Böylesine ağır suçlar işleyen birinin öldüğünde toprak tarafından bile kabul edilmeyeceği düşünülmelidir.

Sırrı Süreyya Önder’in cenaze programında gerçekleşen bu saldırı, ilk anda, saldırganın görünümünden yola çıkarak, CHP içindeki kongre sonrası parti içi hesaplaşmaların bir sonucu olabileceği izlenimi uyandırdı. Zira kongreyi kaybeden bazı CHP’liler, olaya “sırtımızdan hançerlendik” gözüyle bakıyor. 

 

Şu an için saldırının hangi gerekçeyle gerçekleştiğine dair somut bir bilgi ortaya çıkmadığından, herkes sebep-sonuç ilişkisine dair spekülasyonlar üretiyor. CHP’nin temel bir sıkıntısı var. O da toplumsal dinamikleri anlayamaması ve gelişen olayları kavrayamamasıdır. Ekrem İmamoğlu’nun emanetçisi görüntüsünden bir türlü çıkamayan CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in kalabalıkları görüp, onları kavgaya, yakmaya, yıkmaya davet edercesine konuşmalar yapması, aynı zamanda kendine yönelecek provokasyonlara da zemin hazırlamaktadır. Özgür Özel’in Saraçhane önünde topladığı kalabalıkların İBB binasına saldırması ve oraya toplanan kalabalık içindekilerle Özgür Özel’in ağız dalaşına girmesi buna bir örnektir. Polislerimize asitli, baltalı saldırılar ise olayın en vahim halidir. Ne demişler : Kontrol edemediğin güç güç değildir.

Özgür Özel’de ne kalabalıkları kontrol edecek bir tecrübe ne de onlara yön verecek ideolojik bir vizyon bulunuyor. Böyle birinin mikrofon tutkusuna kapılarak “asmalı-kesmeli” konuşmalar yapması, yalnızca provokatörleri harekete geçirmektedir. Yarattığı bu atmosfer, görüldüğü gibi dönüp kendisini vurmaktadır.
Kemal Kılıçdaroğlu da benzer bir hataya düşmüştü. “YPG terör örgütü değil, vatanını koruyan bir oluşum” dedikten sonra,  terör örgütü YPG’nin şehit ettiği askerimizin cenaze törenine katılması, doğal olarak her türlü provokasyona davetiye çıkarmıştı. Ya ilkini ya sonuncusunu yapmayacaksın. CHP Genel Başkanlarının öğrenemediği maalesef budur. Siyasi menfaat ve gizli ajandalar için ülkede provokasyonlara davetiye çıkarmamak lazımdır. Birileri gündem değiştirmek için bu tür tezgâhlar mı deniyor? Kuklalar, figüranlar üzerinden oynanan oyunlara dikkat etmek lazımdır. Ne de olsa CHP’nin hali kendi mahallesinden sanatçının dediği gibi değil mi: Ne yapsın işte böyle
Oyna demiş birileri
Bir ileri iki geri
Birilerinin elinde ipleri 

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *