Türkgün Beslenme ve Diyet Su Diyeti Nedir, Nasıl Yapılır? Su Orucu ile Kilo Vermek Mümkün mü?

Su Diyeti Nedir, Nasıl Yapılır? Su Orucu ile Kilo Vermek Mümkün mü?

Su diyeti ile 1 haftada 7 kiloya kadar zayıflamak mümkün! Ancak sadece su içerek yapılan bu yöntem, yanlış uygulanırsa ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Kilo vermeden önce mutlaka bilmeniz gerekenler var…

MUHABİR: Eylül Şahin

Hızlı ve etkili kilo verme yöntemleri arasında son dönemlerde adını sıkça duyuran su diyeti, sadece su tüketilerek uygulanan alternatif bir yöntem olarak öne çıkıyor. Kimi kısa süreli detoks amaçlı tercih ederken, kimileri de ciddi kilo kaybı hedefiyle bu diyete yöneliyor. Peki su diyeti nedir, nasıl uygulanır ve gerçekten işe yarar mı? Su orucu kaç kilo verdirir, sağlık açısından riskleri nelerdir? İşte merak edilen tüm detaylar…

Su Diyeti Nedir?

Su diyeti; isminden de anlaşılacağı gibi, belirli bir süre boyunca yalnızca su tüketilerek uygulanan bir diyet çeşididir. Bu süreçte katı gıda alımı tamamen bırakılır, vücut yalnızca sıvıyla beslenir. Diyet genellikle 3 ila 7 gün arasında uygulanır ve bazı versiyonlarında limon, tarçın, elma sirkesi gibi doğal malzemeler suya eklenerek tüketim desteklenir.

Temel hedef sadece kilo vermek değil; aynı zamanda vücudu toksinlerden arındırmak, sindirim sistemini dinlendirmek ve hücresel yenilenmeyi tetikleyen otofaji sürecini desteklemektir.

Su Diyeti Nasıl Uygulanır?

Su orucu yapmadan önce mutlaka doktor ya da diyetisyen görüşü almak gerekir. Diyetin içeriği ve süresi kişinin yaşına, sağlık durumuna ve yaşam tarzına göre şekillenmelidir.

Genel uygulama adımları şöyle sıralanabilir:

Su diyeti 3-7 gün arası sürer.

Günlük en az 2,5-3 litre su tüketilmelidir.

Kafein, şeker gibi uyarıcılardan uzak durulmalıdır.

Diyet boyunca hiçbir katı gıda tüketilmez.

Limonlu, tarçınlı veya sirkeli su seçenekleriyle desteklenebilir.

Enerji düşüklüğü yaşanacağı için ağır egzersizlerden kaçınılmalı, hafif tempolu yürüyüşler tercih edilmelidir.

Diyet sonrasında mideyi zorlamayacak şekilde yumuşak ve hafif gıdalarla normale dönüş sağlanmalıdır.

Su Diyeti Kaç Kilo Verdirir?

Su diyetiyle bir haftada ortalama 3 ila 7 kilo arasında kayıp mümkündür. Ancak bu kilonun büyük kısmı ilk günlerde vücuttan atılan sudan kaynaklanır. Gerçek yağ kaybı genellikle 3. günden sonra başlar. Dolayısıyla bu diyetin uzun vadede etkili olabilmesi için sonrasında sağlıklı beslenme alışkanlıklarına geçmek şarttır.

Limonlu ve Tarçınlı Su ile Diyet

Su diyetini daha kolay hale getirmek adına bazı doğal takviyeler de tercih edilebilir. Örneğin:

Tarçınlı Su:

Kan şekerini dengelemeye yardımcı olur.

İştah kontrolü sağlar.

Sindirimi destekler.

Limonlu Su:

C vitamini desteği sağlar.

Vücudu alkalize eder.

Karaciğerin temizlenmesine yardımcı olur.

Bu tür katkılar su diyetine tat ve fayda katsa da, uzun süreli besinsiz kalmanın etkilerini telafi etmez.

Su Diyetinin Riskleri ve Dikkat Edilmesi Gerekenler

Su diyeti, hızlı kilo vermek isteyenler için cazip görünse de, bilinçsiz uygulandığında sağlık açısından ciddi riskler barındırır:

Halsizlik, baş dönmesi

Kas kaybı

Elektrolit dengesizliği

Tansiyon düşüklüğü

Metabolizma yavaşlaması

Konsantrasyon eksikliği

Özellikle kronik hastalığı olan bireyler, hamileler, emziren anneler ve çocuklar bu diyetten uzak durmalıdır. Diyet sırasında vücut sinyallerine dikkat edilmeli; baygınlık, mide bulantısı gibi belirtiler görüldüğünde uygulama derhal bırakılmalıdır.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Türkgün Gündem Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum: "Türkiye güçlü bir demokrasiye sahiptir"

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum: "Türkiye güçlü bir demokrasiye sahiptir"

Mehmet Uçum, Türkiye'nin hem meclis hem de hükümet açısından güçlü bir demokratik meşruiyete sahip olduğunu vurguladı. Uçum, halkın iki oy gücünü asla kaybetmeyeceğini belirterek, parlamenter sisteme dönüşün olağan koşullarda mümkün olmadığına dikkat çekti. Bu bağlamda, bazı siyasi aktörlerin gündeme getirdiği geriye dönüş önerilerini ise siyasi bir aldatma olarak nitelendirdi.

MUHABİR: Beybin Usanmaz

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, sosyal medya hesabından pazar günleri “Demokrasi hukuku notları” notuyla paylaştığı görüşlerinde bugün, “Demokrasi Hukukunun İlkeleri!” üzerinde durdu.

Mehmet Uçum, “Türkiye hem meclisi hem hükümeti halkın doğrudan seçmesi sebebiyle demokratik meşruiyet açısından güçlü bir demokrasiye sahiptir. Halk demokratik rutin içinde iki oy gücünden asla vazgeçmeyeceği için olağan koşullarda parlementer sisteme dönüş imkanı da kalmamıştır. Bu nedenle bazı siyasi aktörlerin kişisel ajandaları için zaman zaman gündeme getirdiği geriye dönüş konusu siyasi aldatmadan başka bir şey değildir.” dedi.

Mehmet Uçum’un X hesabından paylaştığı mesajı şöyle:

✔️PAZAR YAZISI

DEMOKRASİ HUKUKU NOTLARI (5)

Demokrasi Hukukunun İlkeleri!

Tüm annelerimizin günü kutlu olsun.

Demokrasi hukukunun temel ilkelerine giriş yaparak tartışmayı sürdürüyoruz.

1-) Genel ve eşit oy hakkı demokrasi hukukunun hem temeli hem de taban ilkesidir. Günümüzde meşru bir demokrasi için ilk kriter genel ve eşit oy hakkının varlığıdır. Buna karşın özellikle batıda genel ve eşit oy hakkının tartışmaya açıldığı gözleniyor. Bazan ülkemizde de kimi kişilerin eşit oy hakkına itiraz ettiği görülüyor. Oy hakkına kökten karşı çıkamayanlar oy hakkının genel ve eşit olması üzerinden tartışma açıyor. Bazı konularda sadece belli kesimlerin söz sahibi olması anlamına gelen özel oy isteniyor. Herkes oy hakkına sahip olsa bile bazı kesimlerin oyunun daha üstün tutulması manasına gelen eşit olmayan oy, hiyerarşik oy gibi demokrasi karşıtı tezler açık açık gündeme getiriliyor. İşin aslı demokrasiyi tasfiye çabasıdır. Buna karşı yaklaşık iki yüz yıllık bir mücadele geçmişi olan genel ve eşit oy hakkının demokrasi hukukunun ilk ilkesi olarak sahiplenilmesi bugün geçmişe göre çok daha önemli hale gelmiştir.

2-) Seçenek çokluğu ve seçim özgürlüğü (serbest seçimler) demokrasi hukuku açısından genel ve eşit oyu anlamlı kılan ilkedir. Oy hakkı seçmenin karşısına çok aday ve tercihle çıkma imkanıyla birlikte gerçek bir güç olur. Seçim özgürlüğü ise oy hakkını demokrasinin temeli yapar. Elbette mutlak bir seçenek çokluğu (koşulsuz adaylık veya tercih çeşitliliği) söz konusu değildir. Yaş, vatandaşlık, eğitim, engel sabıka olmaması, kamu görevinden çekilme gibi hukuken düzenlenmiş sınırlamalar olur. Önemli olan demokrasiyi ihlal edecek sınırlama olmamasıdır.

3-) Tek dereceli seçim halk iradesinin doğrudan etkili ve işlevli olması için zorunludur. Meclisin ve yürütmenin İki dereceli seçimle belirlenmesi demokratik meşruiyeti dolaylı hale getirir. Dolaylı meşruiyet hallerinde halk iradesi her durumda tam gerçekleşmiyor. Örneğin ABD’de başkanın doğrudan halk tarafından seçilememesi çeşitli sorunlara sebep oluyor ve meşruiyet tartışması çıkıyor. Yine parlementer sistemde hükümetin meclis içinden çıkmasının neredeyse bu modele sahip her ülkede bir çok sorun ürettiği görülüyor.

Bu nedenle güçlü demokrasiler doğrudan demokratik meşruiyete dayanır. Bunun yolu da yasama ve yürütmenin tek dereceli seçimle belirlenmesi yani halkın doğrudan seçim yapmasıdır.

Türkiye hem meclisi hem hükümeti halkın doğrudan seçmesi sebebiyle demokratik meşruiyet açısından güçlü bir demokrasiye sahiptir. Halk demokratik rutin içinde iki oy gücünden asla vazgeçmeyeceği için olağan koşullarda parlementer sisteme dönüş imkanı da kalmamıştır. Bu nedenle bazı siyasi aktörlerin kişisel ajandaları için zaman zaman gündeme getirdiği geriye dönüş konusu siyasi aldatmadan başka bir şey değildir.

4-) Gizli oy ve açık sayım ilkesi hem seçmenin özgürce oy kullanması hem de seçim sonuçlarının nesnel tespiti için temel güvencedir. Halkın seçmen iradesinin eksiksiz, doğru ve  şüpheden uzak ortaya çıkmasının temel şartı gizli oy, açık sayım ve dökümdür.

5-) Yargı yönetimi ve denetimi seçim hukukunun eksiksiz uygulanmasının güvencesidir. Yargı güvencesinin iki boyutu vardır. Birincisi hazırlık dahil seçim sürecinin baştan sona seçim yargısı tarafından yönetilmesidir. İkincisi seçim hukuku ihlallerinde veya ortaya çıkan çekişmelerde seçim yargısının denetimidir. Yargı güvencesi seçim sonuçlarının meşruiyeti açısından belirleyici unsurdur.

6-) Seçmen iradesine üstünlük tüm seçim süreçlerinde ve seçim hukukunun yorum gerektiren konularında seçmen iradesine öncelik verilmesidir.

Demokratik seçimlerde esas olan seçmenin oyunu özgür şekilde kullanmasını temin etmek, açık seçik ortaya çıkmış oy tercihlerini geçerli saymak, oyun net olduğu durumlarda tali sebeplerle geçersizliğe gidilmesine karşı güvence sağlamaktır. O nedenle seçim hukukunu düzenlerken, uygularken ve gereken hallerde yorum yaparken her aşamada seçmen iradesi üstün tutulmalıdır.

İlkelere devam edeceğiz.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *