Bu memleketin aydın din görevlileri sustukça…

AKP bu istismara arka çıktıkça…

Zenginle fakir arasındaki uçurum arttıkça, bunalımdaki toplumu sapkınlıklar tuzağına düşürmeğe devam edecekler…

Bu gidişle ülkede Müslüman bırakmamaya kararlılar…

Bıktık usandık bu yobazlıktan!

*

Diyanet’ten maaşlı müftü efendi “merhaba” sözü üzerinden halkı zehirlemeye devam ediyor, görevden alan yok…

Asansördeki kadın-erkeği halvet ettiren, 6 yaşındaki çocukla evlendiren, erkekle mesajlaşan kadının Kur’an’ı ezberlemesinin faydasız olduğunu söyleyen…

Başka bir deli yıllardır kin kusuyor, ne hikmeti varsa dokunan yok…

Günün cemaatleri, zengin şeyhlerin ayağını öpecek halde, tahkikat açan yok…

“İslâm”ı sarık ve cüppe sanan örümcek kafaya inkılâp kanunlarını uygulayan yok…

Çocuğunu cumhuriyet mektebine göndermeyen meczuplara ses çıkaran yok…

Güya muhafazakâr sarı sendika, milletin çocuklarına torpil ayrımı yapıyor, başka cemaatler kadrolaşıyor, dur diyen yok…

*

Bıktık usandık bu yobazlıktan…

Akıl, izan, mantık, adalet, liyakat ve basiret hak getire…

Vatanın çevresi cadı kazanı, içeride binbir şeytan…

Halk ekonomik cenderede, bunalımda…

Memleket 72 milletin cirit attığı toprak olmuş…

Adamların tek derdi din simsarlığı…

Sosyal ve ekonomik buhranlar, bu yobaz ve gerici din istismarcılarının arayıp bulamadığı dönemler…

Fakir fukaranın sahipsiz kalmış çocuklarını tuzaklarında mankurta çeviren Fethullah da böyle palazlanmıştı…

Paraya, medyaya, siyasi ve sosyal güce kavuşmuş ve sonunda 15 Temmuz alçaklığına cüret edebilmişlerdi…

*

Türk milletinin şereflendiği İslâmiyet bu değildi…

Hz. Peygamber’in dini de bu değil…

Şehirlerimizin sokak ve caddeleri tuhaf insan manzaraları arz ediyor…

Dilencisi, hapçısı, fahişesi, mini eteklisi, kara çarşaflısı, sarık ve cüppelisi…

Göbekleri açık, pantolonları yırtık pırtık kızlarımız ve sakalı bıyığı birbirine karışmış delikanlılarımızın hâli endişe verici…

Aynı apartmanda oturup birbirini tanımayan ve selam vermeyen aileler…

Kendine ilim öğreten öğretmene el kaldıran öğrenciler, hastalığına derman olmaya çalışan doktoru darp eden hasta yakınları, sokak ortasında karısını bıçaklayan kocalar bir cinnet halinde…

Bize neler oluyor, üstelik her yanımız camiyken, 90 bine yakın maaşlı din görevlimiz varken ve kontrolsüz cemaat ve tarikatlar istediği gibi at oynatırken?

Üstelik 16 yıldır muhafazakâr/dindar bir parti iktidardayken?

*

İslâm “Cennet-Cehennem” dini değil…

Tanrı, varlıkları insanın mutluğu için yaratmış…

İyiliği, güzelliği, yardımlaşmayı, merhameti, sevgiyi, adaleti, zengin ve fakirin dayanışmasını, güzel giyinip güzel yiyip içmeyi buyuruyor…

Arap’ın sapkın, Emevi’nin yoldan çıkmış ve Suud’un kâfir uşağı olmuş geleneği ile Türk’ün bayraktarlığını yaptığı Kur’an buyruğunun alâkası yok…

Bizi bizlikten çıkardılar…

Tesettür dediğin kadına mahpusane olma yolunda… Hem de eğreti bir moda hastalığına tutulmuş durumda…

Dinci gazeteler, hasmane ve öteleyici ve onun bunun tarikatının sesi…

Şans oyunlarının patlama yaptığı devir…

Ana babalarımıza bakamıyor, huzur evlerine yolluyoruz…

Cüzdanımızın kıstasları önemli değil, özenti bir hayatın kumpasında…

Ahlâk, edep, merhamet ve şefkat terk etti buraları…

Millet sevgisini yüreğimizden söküp almanın derdine düşmüş hepsi de…

Bıktık usandık bu yobazlıktan…

Ekonomik sıkıntıları mutlaka aşarız ama ruhumuz daralıyor, hastalık kapıda, bir an önce tedavi edemezsek yanarız!

İşte “cehennem” o zaman!