Türkgün Bilim Teknoloji Hava kirliliği beyin sağlığını bozarak yaşlanmayı hızlandırabiliyor

Hava kirliliği beyin sağlığını bozarak yaşlanmayı hızlandırabiliyor

Tayvanlı bilim insanları, hava kirliliğinin solunum yolu aracılığıyla bağışıklık sistemini uyararak iltihaplanmayı tetikleyebileceğini ve bunun sonucunda beyin sağlığını bozarak yaşlanmayı hızlandırabildiğini ortaya çıkardı.

KAYNAK: AA

Tayvan'daki Ulusal Yang Ming chiao Tung Üniversitesinin internet sitesinde paylaşılan çalışmada, araştırmacılar, kırsal ve kentsel bölgelerde yaşayan 60 yaş üzerindeki 412 sağlıklı bireyden alınan verileri inceledi.

Araştırmacılar, hava kirliliğinin, solunum yolu üzerinden bağışıklık sistemini uyararak iltihaplanmayı tetikleyebileceğini, bu iltihaplanmaların da beynin kan damarlarında hasara yol açarak beyin sağlığını etkileyebileceğini ortaya koydu.

Beyin yapısındaki değişiklikleri analiz etmek için bilişsel testler ve MR taramaları yapan araştırmacılar, havadaki ince partikül (PM2.5) kirliliği ve azot dioksit (NO2) yoğunluğu azaldığında kişilerin dikkat ve hafızadan sorumlu beyin bölgelerinde de olumlu yapısal değişiklikler olduğunu vurguladı.

Araştırmacılardan Yi-Fang Chuang, hava kirliliğinin uzun zamandır bilişsel gerileme için önemli bir risk faktörü olarak kabul edildiğini ancak beyin üzerindeki yapısal etkisini inceleyen araştırmaların sınırlı olduğunu belirtti.

Chuang, "Çalışmamız, yaşlılarda dikkat ve içerdiği miyelinli sinir lifleri aracılığıyla farklı beyin bölgelerindeki nöronları birbirine bağlayan beyaz madde bütünlüğü için iyileştirilmiş hava kalitesinin potansiyel faydalarını göstererek bu bilimsel boşluğu dolduruyor." ifadesini kullanarak, daha iyi hava kalitesinin yaşlılarda beyin sağlığını ve bilişsel işlevi geliştirebileceğini kaydetti.

Araştırmanın bulguları "Environment International" dergisinde yayımlandı.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Türkgün Çevre Türkiye'deki 7 gölde mikroplastik kirliliği araştırıldı

Türkiye'deki 7 gölde mikroplastik kirliliği araştırıldı

Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesinden bilim insanlarının, Türkiye'deki 7 gölde yaptıkları araştırma, koruma altında olan tatlı su ekosistemlerinin dahi yoğun mikroplastik kirliliğine maruz kaldığını ortaya koydu.

KAYNAK: AA

Suda çözünmeyen, 5 milimetreden küçük, şekilli ya da şekilsiz polimer bileşikler olarak tanımlanan mikroplastikler, büyük plastiklerin parçalanması sonucu ortaya çıkabilirken temizlik malzemelerinde veya kişisel bakım ve kozmetik ürünlerinde raf ömrünü uzatma, hacim artırma ve aşındırma gibi amaçlar için yapay olarak da üretilebiliyor. Mikroplastikler boyutlarından dolayı atık sulardan arıtılamıyor ve bu nedenle nehir, göl ve deniz sularına kolaylıkla karışabiliyor.

Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesinden bilim insanları, Türkiye'nin farklı bölgelerinde yer alan 7 göldeki, göl suları ve sedimentlerdeki (su altındaki tortu) mikroplastik kirliliğini inceledi.

Çalışma sonucunda Artvin'deki Borçka Baraj Gölü'nde 1 litre suda ortalama 0,69 adet, sedimentte kilogramda ortalama 158 adet; Borçka Karagöl'de 1 litre suda ortalama 0,31 adet, sedimentte kilogramda ortalama 79 adet; Elazığ'daki Hazar Gölü'nde 1 litre suda ortalama 0,23 adet, sedimentte kilogramda ortalama 86 adet; Gümüşhane'deki Kürtün Baraj Gölü'nde 1 litre suda ortalama 0,29 adet, sedimentte kilogramda ortalama 112 adet; Trabzon'daki Sera Gölü'nde 1 litre suda ortalama 0,26 adet, sedimentte kilogramda ortalama 99 adet; Artvin'deki Şavşat Karagöl'de 1 litre suda ortalama 0,14 adet, sedimentte kilogramda ortalama 344 adet; Trabzon'daki Uzungöl'de 1 litre suda ortalama 0,3 adet, sedimentte kilogramda ortalama 85 adet mikroplastik tespit edildi.

Suda bulunan mikroplastiklerin yüzde 82,4'ü fragment yani parça şeklinde, yüzde 17,6'sı fiber yani lif formundayken sedimentteki mikroplastiklerin yüzde 51'inin fiber, yüzde 49'unun fragment formunda olduğu belirlendi.

Sudaki mikroplastiklerin yüzde 19'unun poliamid, yüzde 31'inin polietilen, yüzde 28'inin polyester, yüzde 11'inin polipropilen, yüzde 11'inin polistiren; sedimenttekilerin yüzde 15'inin poliamid, yüzde 20'sinin polietilen, yüzde 30'unun polyester, yüzde 33'ünün polipropilen, yüzde 2'sinin polistiren olduğu tespit edildi.

"Kirliliğin başlıca nedenleri turizm, balıkçılık ve atık su"

Araştırmanın yürütücüsü ve Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Müdürü ve su ürünleri mühendisi Prof. Dr. Kenan Gedik, göllerdeki turizm, balıkçılık ve atık su gibi insan kaynaklı etkilerin, kirliliğin başlıca nedenleri arasında olduğunu bildirdi.

Mikroplastiklerin bünyesinde bulundurduğu kimyasalları su ortamına girdikten sonra yavaşça bu ortama bırakabildiklerini söyleyen Gedik, "Çalışmamız göller gibi iç su ekosistemlerinin mikroplastik kirliliğinden önemli ölçüde etkilendiğini göstermiştir. Bu bulgu, iç suların korunması ve yönetimi açısından mikroplastiklerin ciddi bir çevresel tehdit olarak dikkate alınması gerektiğini ortaya koymaktadır." dedi.

Tespit ettikleri başlıca mikroplastik kaynaklarının plastik ambalaj atıkları, tekstil ürünlerinden kopan lifler ile balıkçılık ve rekreasyon faaliyetlerinden kaynaklanan plastik ekipmanlar olduğunu aktaran Gedik, çöp depolama sahası gibi kullanılan dere yataklarından da mikroplastiklerin sulara sızdığını anlattı.

Su örneklerinde en yüksek miktarın Çoruh Nehri'ndeki Borçka Baraj Gölü'nde tespit edildiğini belirten Gedik, buradaki mikroplastik kirliliğinin temel nedeninin balıkçılık faaliyetleri olduğunu vurguladı.

Göllerdeki mikroplastik miktarlarındaki değişkenliğin pek çok farklı nedeni olduğundan bahseden Gedik, Şavşat'taki Karagöl'ün kapalı bir ekosistem yapısına sahip olması yani dışarıya akışı bulunmayan bir göl olması nedeniyle sedimentte en fazla mikroplastiği burada bulduklarını fakat gölün suyunda su sirkülasyonunun sınırlı olması dolayısıyla su örneklerinde daha düşük miktarda mikroplastiğe rastladıklarını kaydetti.

Gedik, "Bazı göller şu anda koruma altında, mesela Şavşat Karagöl gibi. Fakat koruma altına aldığımız yerler maalesef insanlar için cezbedici yani turizme açık noktalar. Buraların çevresi yoğun olarak piknik ve günlük ziyaretler için kullanılıyor. Bu sebeple maalesef koruma altında olan göllerimiz bile yoğun olarak mikroplastiğe maruz kalabiliyor." diye konuştu.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *