"Bu yasa hala neyi bekliyor? Bir an önce çıkartın".

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, AK Parti MYK toplantısında gelecek dönemde ele alınacak yasal düzenlemelerle ilgili bilgi alırken, konu hayvan hakları yasasına geldiğinde söylediği söz.

Gerçekten de hayvanlara eziyetle ilgili işlenen suçların ayyuka çıktığı bu günlerde biz hâla neyi bekliyoruz? Arabasına bağlayıp sürükleyenler, bilerek vurup kaçanlar, patisine koli bandı bağlayıp eğlenenler, tekme tokat gösteri yapanlar ve yüreğimizin dayanmadığı,  aklımızın almadığı daha nicelerini mi? Bursa’da dört ayağı kesilmiş ölü kedi yavrusu bulundu,Kocaeli’de bir müezzin,köpeği tüfekle vurarak öldürdü,Kadıköy’de köpeğe tecavüz suçunu itiraf eden şahsı,mahkeme serbest bıraktı,Sakarya’da bacakları ve kuyruğu kesilip ormana atılan yavru köpek hayatını kaybetti gibi haberlerin gazetelerde,haber bültenlerinde ve sosyal medya da daha da çok artmasını mı bekliyoruz? Unutmamak gerekir ki hayvanlara şiddet uygulayan ve insanlıktan nasibini almamış bu şahıslar,aramızda dolaşan potansiyel katillerdir.

Her ne kadar hayvan haklarının düzenlenip yasalaşması ,Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözleri ile gündeme gelse de ilk yasa teklifi aylar önce Milliyetçi Hareket Partisi tarafından sunulmuştu.MHP’nin teklifi ile TCK’ya, “Sahipli veya sahipsiz hayvanı kasten öldüren kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” ile “Hayvanları Koruma Kanunu ve Kara Avcılığı Kanununda tanımlandığı şekliyle hayvanların kesimi ve avlanmasına dışında kasten sahipli veya sahipsiz hayvanların vücuduna acı veren, sağlığının veya algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” hükümlerinin getirilmesi öngörülmüştür.

Evet,hayvan hakları hakkında yapılacak düzenlemenin bir an önce yasalaşması ve hayvanlara işkence edenlere, öldürenlere verilen cezaların da arttırılmasını gerekmektedir. Hayvan hakları konusunda yapılacak düzenlemeler için çok uzaklara gitmemize ,Avrupa ülkelerini örnek almamıza da gerek yoktur.Çünkü biz Türkler,hayvanlara değer veren ve hayvanlar hakkında epeyce icraatta bulunmuş bir ecdada sahibiz. Öyle ki “At,Türk’ün kanadıdır.”deyip atlara hayatımızda özel bir yer vermişiz, atın sahibi savaşta öldüyse atı hiçbir zaman feda edilmemiş, sadece kuyruğundan bir kısım keserek kesilen kuyruğu mezara koyulmuştur,atın kendisi öldüğünde ise mezarlara gömülmüştür.İslamiyet’le birlikte hem vakıflar yoluyla hem de kişisel olarak hayvanlara gösterilen ilgi ile çok medeni yol izlenmiştir. Osmanlı Dönemi’nde hayvanlarla olan irtibat ve anlayış kurumsallaşmış ve kedi hastanesinden, leyleklerin kırılan ayaklarının tedavisinin yapıldığı kliniklere, kuşlarla ilgili yapılanlara ve diğer hayvanlara olan yaklaşımlar yüksek bir medeniyetten ve anlayıştan bahsedebiliriz. III.Murat ve Kanuni Sultan Süleyman gibi padişahlalar hayvanları taşıyacakları yükler ile alakalı fermanlar çıkarmışlardır. Öyle ki Osmanlı Dönemi’nde yapılan birçok mimari de camilerde,külliyelerde zarif kuş evleri yapılmıştır.Bunlar ve daha niceleri tarihimiz boyunca hayvanlara verilen değeri ve önemi gösteren en güzel icraatlar olarak karşımıza çıkmaktadır.

Sözün özü,meclisten hangi karar çıkarsa çıksın,hangi hüküm verilirse verilsin.Bu konu vicdan meselesi,vicdan mertebesidir. İçimizde olan hatta olması gereken zaman zaman kendimizi yargılamamızı sağlayan bir mekanizmanın adıdır,vicdan.Çok güzel bir temenni biliyorum,“Keşke herkesin vicdanı kadar ömrü olsa.” Ve temiz vicdanlar diliyorum.

Son olarak ise;hayvanlar,bize Allah tarafından emanet edilmiş dilsiz dostlarımızdır.Sadece bu pencereden bakmak,onları koruyup kollamak, bizlere duydukları karşılıksız ve koşulsuz sevgiye karşılık onlara sahip çıkmak ve merhamet ile yaklaşmak,hiçbir yasaya,hiçbir hükme ve hiçbir ceza yaptırımına gerek kalmayacağını gösterecektir .

Özellikle havaların soğuduğu bu günlerde onlardan bir kap yemeği,bir kap suyu ve bir kalp sevgiyi esirgemeyelim.