“Dilencinin keyfi işlek caddede gelir” sözü misali Çin’in Doğu Türkistan üzerinde baskılarının artması, tartışılması üzerine Doğu Perinçek’in de gündeme gelme durumu artmaktadır. Kendisi Çin’in Türkiye temsilcisi ve avukatı olduğu için şu günlerde sürekli Çin savunmasıyla gündeme gelmektedir.

“Çin yapmaz, Çin masum, Doğu Türkistan güllük gülistanlık, bunlar ABD-CIA oyunları” cümleleriyle sürekli propaganda yapmaktadır. İnanın Çin bile kendini bu şekilde akıl almaz bir şekilde savunamaz. Ama Doğu Perinçek’te nasıl bir Çin sevdası ve mensubiyeti varsa o yapıyor.

Son olarak “Hükümetin tahrip ettiği ilişkileri düzeltmek üzere Çin'e gidiyoruz” açıklamasını yaptı. Aslında bu duruma, Çin’e Çin’i nasıl savunduğunu göstermek ve bağlılığını bildirmek için rapor vermeye gidiyor diyebiliriz.

Bu işin lamı cimi yok, Çin işgalcidir, zalimdir, insanlık suçu işlemektedir.

Çin, 1949 yılında Doğu Türkistan’ı işgal edip bölgeyi “Sincan” (Kazanılmış Topraklar) olarak adlandırdığı tarihten bu yana, Uygur Türklerine yönelik etnik temizlik ve asimilasyon politikası uygulamaktadır. Çin’in Uygur Türklerine yaptığı zulümler tarihi olarak arşivdedir. Tarihi ve günümüz gerçeklerine rağmen “Çin zulüm yapmıyor” diyebilmek için Çinli olmanın dışında, bir de deli olmak gerekiyor.

ABD “Doğu Türkistan” konusunu Çin’le olan mücadelesinden dolayı istismar ediyor, küresel tezgâhlarına alet ediyor diye soydaşlarımızın durumunu görmeyelim mi?

“ABD madem Doğu Türkistan’ı istismar ediyor, o halde bizde Doğu Türkistanlılara zulüm edelim” şeklinde bir mantık mı olur?

ABD istismar ediyorsa, Çin’de işgal ettiği Doğu Türkistan topraklarında insan olmayı denesin… Kamplarda 1 milyon Doğu Türkistanlı soydaşımız ne geziyor, niçin özgür değiller?

Doğu Türkistan'ın dünyaca ünlü halk ozanı Abdurehim Heyit'in önce öldürüldüğüne dair çıkan haberler, daha son Çin hükümetinin bunu yalanlayan Abdurehim Heyit’i konuşturduğu videosu bile başlı başına sorgulanmalıdır.

Video zamanlama olarak gerçek mi bilmiyoruz. Ama şükürler olsun ki, en azından Abdurehim Heyit'in hayatta olduğuna dair bir belirti var.

Ünlü halk ozanı Abdurehim Heyit'in hapis tutulduğu kampta öldürüldüğüne dair çıkan haberler sonrası gerek Türkiye’den, gerek dünyanın birçok yerinden çığ gibi büyüyen tepkiler sonrası Çin hükümeti "Çin hükümetinin Uygurların ve diğer Müslüman toplulukların etnik, dini ve kültürel kimliklerini tasfiye ettiği iddiaları tamamen asılsızdır." açıklamasını yapmak zorunda kaldı da, o halde bir halk ozanı iki yıldır niçin hapiste tutulur ki?

Abdurrehim Heyit yaşıyor madem,  gelin iki şarkısı nedeniyle 8 yıl hapis cezasına nasıl çarptırıldığı ve 2017 yılından bu yana Çin'de nasıl hapis yattığı, toplama kampında niçin bulunduğunu tartışalım.

Hem de Abdurrehim Heyit Çin Halkları arasında birlik ve dostluğu teşvik eden ve pekiştiren çalışmalara katıldığı için bir kaç kez ödül almış bir sanatçıyken, bir terörist muamelesi yaşaması nasıl izah edilecektir?

Çin’in avukatı Doğu Perinçek bu konuda bir açıklama yapacak mı?

“Kültürel kimliklerini tasfiye ettikleri” yalan ise bu durumun izahını nasıl yapacaklar?

Gerçi Abdurrehim Heyit bir milyon içindeki bir kişi… Ya şu an kamplarda esir tutulan diğer insanların suçu nedir?

Hem işgalcisin, hem bir milyon Uygur Türk’ünü kamplarda esir tutuyorsun, hem zulüm yapıyorsun, hem işkence yapıyorsun, sonrada dünyanın gözünün içine bakarak “tasfiye ettiği iddiaları tamamen asılsızdır” diyerek yalan söylüyorsun.

ABD-Çin arasında herhangi bir anlaşma olduğunda bunu ağzı kulaklarına varırcasına sevinçle karşılayan içimizdeki Çinli Doğu Perinçek gibiler, Doğu Türkistan konusunda en azından insan olmanın duyarlılıklarını göstermelidir.

Her “Doğu Türkistan” hassasiyeti olanı Amerikancı, CIA’cı yaparak Çin avukatlığı olmaz. Elbette Doğu Türkistan hassasiyeti olanlar da Amerika’nın, CIA’nın oyunlarına karşı dikkatli olmak zorundadır. Özellikle Doğu Türkistan bölgesinden gelen ama teyit edilmemiş haberlere karşı çok dikkatli olmalıyız.

Abdurrehim Heyit’in öldüğüne dair haberlerin çıkması, bunu bilinçli körükleyenlerin varlığı ve sonradan yaşadığına dair ortaya çıkan görüntüler (Bir Çin tezgâhı yoksa tabi) bizlere bir ders niteliğindedir.

Doğu Türkistan’da zulüm vardır, işkence vardır. Bunu duyurmanın yolu somut belgelerle dünya kamuoyuna duyurmaktan geçiyor. Yalancı çoban durumuna düşmemek için hepimizin sorumlu davranması gerekiyor.

Abdurrehim Heyit hakkında çıkan haberlerin en büyük hayrı Türkiye’nin duyarlılığının Dışişleri düzeyinde Çin hükümetine yansıtılması olmuştur.

Bu karşılıklı açıklamalardan sonra Türkiye ciddi bir heyet oluşturup Doğu Türkistan bölgesine ve kurulan kamplarda incelemelerde bulunmalıdır. Bölgedeki durumu raporlaştırıp dünya kamuoyuna sunmalıdır. Maksatlı yalanlar varsa önü kesilsin, gerçekler neyse tüm dünya görsün.

Ama muhakkak Doğu Perinçek’ten önce gidin, bu Çin’in avukatı delilleri ortadan kaldırmadan yetişin…