5510 Sayılı Kanun’un yürürlük tarihinden önce sigortalı olanların yaşlılık aylığını hak kazanma koşulları mülga 506,149,2925 ve 2926 sayılı kanun hükümlerine göre belirlenmekte olup, 506 sayılı kanun ’a tabi malullük ,yaşlılık ve ölüm sigortasına prim ödeyenlerin aylığa hak kazanmaları için belli bir yaşa ulaşmaları, belli bir süre prim ödemeleri ve belli bir süre sigortalı olmaları gerekmekte.

Yaş düzeltmeleri Uzun vadeli sigorta kolları dediğimiz sigortalılara emekli aylığı bağlayan sisteme dahil olduğu tarihten sonra yapılan yaş düzeltmeleri Sosyal Güvenlik sistemi tarafından dikkate alınmamaktadır.

Ancak Burada belirtilmesi gereken önemli bir husus yaş düzeltmelerinde “Maddi Hata” olgusu.

Nüfus kütüğünün yenilenmesi sırasında ,Nakil işlemleri yapılırken veya hatalı işlenmiş kayıtların düzeltilmesi Emeklilik için gerekli olan yaş şartlarında ,yapılan bu düzeltmenin yaş Tahsisi olarak değerlendirilmediğinin bilinmesi gerekir.

Kadın Sigortalıların doğum borçlanmalarında İlk defa sigortalı olduğu tarihten önce gerçekleşen doğumlar için yapılacak olan yaş tahsisi sigortalı olduğu tarihinin önüne geçmemesi kaydı ile yapılan tahsis kabul görürken , Kadın sigortalının sigortalı olarak çalışmaya başladığı tarihten sonra gerçekleşen doğum için yapılan yaş tahsisini kabul etmediğini görüyoruz.

Sonuç olarak bakıldığında Sosyal Güvenlik kurumu Maddi hatalar dışında yapılan yaş tahsislerini emeklilik işlemlerinde dikkate almamaktadır.

YERALTI ZENGİNLİKLERİMİZ OCAK SÖNDÜREN OLMAMALI

Emek yorgunuydu yüreğiniz,

Yüzünüzse kömür karası.

Encam yundunuz:Yüz karasını bize bırakıp apak yüzünüzle göçüp gittiniz ..(M.T)

Başın sağolsun Zonguldak.

Başın Sağolsun Soma,

Başın Sağolsun Balıkesir.

Sıralayıp giderbiliriz.

Ülkemiz kömür endüstrisinin yakın tarihinde meydana gelen kazalardan bazılarını unutabilmek mümkün değildir:

Ağustos 2003’de Erzurum-Aşkale’deki kömür ocağında 8, Kasım 2003’de Karaman-Ermenek’deki kömür ocağında 10, Eylül 2004’de Kastamonu-Küre’deki bakır ocağında 19, Nisan 2005’de Kütahya-Gediz’deki kömür ocağında 18, Haziran 2006’da Balıkesir-Dursunbey’deki kömür ocağında 17, Aralık 2009’da Bursa-Mustafakemalpaşa’daki kömür ocağında 19, Şubat 2010’da Balıkesir-Dursunbey’deki kömür ocağında 13, Mayıs 2010’da Zonguldak-Karadon’daki kömür ocağında 30, Şubat 2011’de Afşin-Elbistan’daki kömür açık ocağında 11 çalışan yaşamını yitirdi. Ve şimdi de bir kez daha Zonguldak.

Böylesi facialar, bırakınız gelişmiş ülkeleri, dünyada hiçbir ülke için kabul edilebilir değildir ve olmamalıdır da.

Siyaset kurumlarımız, kamu kurumlarımız, özel sektörümüz, üniversitelerimiz, sendikalarımız, meslek kuruluşlarımız. Ortaya çıkan bu tablolardan ders çıkararak, bu tablonun değişmesi, için nerede hata yaptığımızı düşünmeye ve doğru yönde adım atmaya başlamalarıyla mümkün olacaktır.