25 Kasım 2024
weather
2°
Twitter
Facebook
Instagram
Türkgün Dünya BAE’den skandal Türkiye’ye hamlesi

BAE’den skandal Türkiye’ye hamlesi

Türkiye ile Libya arasında "Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırasının" imzalanmasının ardından bazı ülkelere dümen çeviren darbeci Hafter'e skandal destek geldi. BAE, askeri destek için Abu Dabi'den Libya'ya hava köprüsü kurdu.  

5 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
BAE’den skandal Türkiye’ye hamlesi

Libya'daki çatışmaların durması için yapılan tüm uluslararası çağrılar ve harcanan çabalara rağmen Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), ülkenin doğusundaki gayrimeşru silahlı güçlerin lideri Halife Hafter'e verdiği askeri desteği son dönemde Abu Dabi'den Libya'ya kurduğu hava köprüsüyle daha da artırdı.

BAE, Libya'nın BM nezdindeki meşru temsilcisi olan Ulusal Mutabakat Hükümeti'ne (UMH) karşı saldırı başlatan ve bu çerçevede sivil hedefleri vurmaktan da çekinmeyen Hafter'in ihtiyaç duyduğu askeri desteği sağlamak için Abu Dabi Askeri Havaalanı ile Libya'nın doğusu arasında günlük 1 ila 3 uçuşun yapıldığı bir hava köprüsü kurdu.

Uluslararası hava trafiği gözlemcilerine göre, 6-8 Şubat tarihlerinde Abu Dabi Askeri Havaalanı'ndan BAE'ye ait 3 adet İlyuşin İl-76 tipi askeri nakliye uçağı havalandı. Uçaklar, Ürdün'ün El-Akabe Havalimanı'nda mola verdikten sonra Mısır hava sahasını kullanarak Libya'nın doğusuna uçuş gerçekleştirdi.

Aynı kaynaklar, 12-26 Ocak tarihlerinde de BAE'ye ait 27 kargo uçağının Libya'nın doğusundaki El-Merc şehri yakınlarındaki El-Hadim Askeri Üssü dahil olmak üzere Hafter'in kontrolündeki bölgelere uçtuğunu belirtti.

Fransız Intelligence Online dergisinin haberine göre, Abu Dabi yönetimi bu dönemde Libya'ya 3 bin ton askeri malzeme sevkiyatı gerçekleştirdi. Bu sevkiyatın 2019 yılı boyunca verilen desteğe eşdeğer olduğu kaydedildi.

Bu bilgiler ayrıca ABD merkezli Wall Street Journal'ın 7 Şubat'ta yayınladığı "Son üç hafta içinde BAE'den Libya'ya onlarca uçak geldi" şeklindeki haberiyle de örtüşüyor.

Eski bir Amerikalı istihbarat yetkilisinin görüşlerine yer verilen haberde, bunlardan birinin dünyanın en büyük ikinci kargo uçağı olan "Antonov An-124" olduğu ve tek seferde 100 tondan fazla yük taşıyabildiği kaydedildi.

Başka haber kaynaklarında da BAE'nin Hafter'e verdiği silahlar arasında, insansız hava araçları (İHA), tank savar ve uçak savar füzeler, havadan karaya füzeler, gece görüş dürbünleri ve BAE'de üretilen "Kaplan" isimli zırhlı araçlar gibi birçok gelişmiş silah sisteminin bulunduğu aktarıldı.

Belgelendi
BAE'ye yönelik iddialar sadece basın organları, emniyet teşkilatları ve hava trafiği gözlemcilerinin açıklamalarıyla sınırlı kalmadı. BM'nin hazırladığı raporlarda da BAE'nin uluslararası silah ambargosunu deldiği belgelendi.

Haziran 2017'de hazırlanan bir BM raporunda, BAE'nin Hafter güçlerine savaş helikopterleri ve uçakları verdiği ve böylelikle Hafter'in hava gücünü büyük oranda artırdığı belirtildi.

BM'li uzmanlar, Nisan 2015'te Hafter'e Mi-24B tipi savaş helikopterlerinin teslim edildiği yönündeki bilgileri teyit etmeye çalıştı ancak BAE'li yetkililer, uzmanların bu konudaki sorularına yanıt vermedi. Belarus ise 2014 yılında BAE'ye 4 helikopter sattığını doğruladı.

Uzmanlar, BAE merkezli şirketlerin ürettiği zırhlı araçların Nisan 2016'da Hafter güçlerine teslim edildiğine işaret etti.

Hafter'in darbe girişiminin ardından gelen destek
Şu durumda, Hafter'in ilk desteği, BAE ile onun Mısır ve Suudi Arabistanlı müttefiklerinden aldığı söylenebilir. Zira Hafter'in Şubat 2014'te darbe girişimini ilan ederek ortaya çıkışı da Suudi Arabistan'ın Dubai merkezli Al Arabiya televizyonu aracılığıyla gerçekleşti.

Abu Dabi'nin askeri müdahalesi ise Hafter yanlısı silahlı gruplara yönelik ablukayı kırmak için Ağustos 2014'te BAE'ye ait olduğu düşünülen F-16 tipi uçakların Uluslararası Trablus Havalimanı'nı vurmasıyla başladı.

O dönemde Libyalı askeri uzmanlar, havalimanını vuran füzelerin BAE'nin sahip olduğu F-16 uçaklarına monte edilmiş olduğunu doğrularken, Mısır ise söz konusu saldırıyla ilgisi olduğunu yalanladı.

Söz konusu saldırıda, Hafter karşıtı Fecr-i Libya birliklerinden en az 40 kişi yaşamını yitirdi. Bu durum, Hafter müttefiklerinin "zafer" kazanmalarını ve başkent ile buradaki havalimanını ele geçirmelerini sağlayacağı yerde Misrata Tugayları'nı da savaşa dahil ederek Hafter güçlerinin başkentten çıkarılmasıyla sonuçlandı. Bu olay BAE'nin Libya'daki ilk stratejik kaybı oldu ve o gün bugündür Hafter güçleri başkenti ele geçiremedi.

Libya'nin BM nezdindeki meşru temsilcisi UMH de BAE'yi F-16 uçağıyla Trablus'un doğusundaki Tacura bölgesine hava saldırısı düzenlemekle suçladı. Bu saldırıda 50'yi aşkın düzensiz göçmenin yaşamını yitirmesi dünyada tepkilere neden oldu.

Mâli ve paralı asker desteği
BAE, UMH'ye bağlı orduya havadan saldırmakla kalmadı, Doğu Avrupa ülkelerindeki şirketlerle ya da Mısır ve Fransa gibi müttefik ülkelerle Hafter adına silah anlaşmaları yaparak da ona mâli destek verdi.

BAE ayrıca, Libya'ya getirdiği Çadlı silahlı isyancı gruplar ya da Sudan'ın karanlık sicile sahip Cancavid milislerini paralı asker olarak kullandı. BAE merkezli Black Shield Güvenlik Şirketi de Sudanlı gençleri güvenlik görevlisi olarak çalışacakları vaadiyle kandırıp, Libya'daki Ras Lanuf Limanı'na gönderdi. Bu kişilerden onlarcası ancak ailelerinin Sudan'ın başkenti Hartum'daki BAE Büyükelçiliği önünde gösteri yapması üzerine ülkelerine dönebildi.

Abu Dabi yönetimi ayrıca Mısır'la birlikte, Libya'nın doğusu ve merkezindeki tüm petrol limanlarına ve çoğu petrol sahasına hakim olan Hafter'le iş birliği yaparak Libya petrolünü satma işini de üstlendi.

Ulusal Petrol Kurumu Başkanı Mustafa Sanallah, İngiliz gazetesi The Times'a verdiği demeçte, Hafter'in desteklediği Abdullah es-Seni başkanlığındaki sözde hükümetin, Libya petrolünü varili 55 dolar üzerinden satmak için BAE ve Mısır'lı şirketlerle anlaşmalar yaptığını, Petrol Kurumu'nun ise varili 62 dolardan sattığını söyledi.

Son olarak BAE, Berlin Konferansı'nda alınan ve BMGK'de oylanan kararları kabul etmiş olsa da Hafter güçlerini silahlandırmaya devam ediyor. Bu da, Hafter'i ateşkesi ihlal etmeye teşvik ediyor.

Libya’ya asker gönderme kararı
 

Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki deniz yetki alanları sınırlandırması konusunda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nden (KKTC) sonra ikinci anlaşmasını Libya ile imzalaması Doğu Akdeniz’de izlediği politikalar bakımından önemli bir kazanım olarak öne çıkıyor.

Türkiye ile Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti arasında 27 Kasım'da "Güvenlik ve Askeri İşbirliği Mutabakat Muhtırası" ile iki ülkenin uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarının muhafazasını hedefleyen "Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırasının" imzalandığı bildirilmişti.
Türkiye'nin Libya'ya asker göndermesinin yolunu açan Cumhurbaşkanlığı tezkeresi "olağanüstü" toplanan TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilmişti. 3 Ocak'ta da Resmi Gazete'de yayımlanmıştı. Bu adım karşısında panikleyen Darbeci Hafter’e destekler devam ediyor.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Instagram’da şaşırtıcı sır açığa çıktı

Instagram’da şaşırtıcı sır açığa çıktı