İsrail'in abluka altındaki Gazze Şeridi'ne 2014'te başlattığı savaşın siviller üzerindeki etkilerini konu alan 2019 yapımı Gaza: Still Alive (Gazze: Hala Hayatta) belgeselinin yönetmeni, gazeteci Harry Fear, AA muhabirine, ana akım Batı medyasının İsrail-Filistin çatışmasını aktarırken kullandığı dili değerlendirdi.
Fear, 2012 ve 2014'teki şiddetli çatışmalarda Gazze'de gazetecilik yaptığını aktararak, "Şu anda gördüğümüz şey bir kan gölü. İsrail halkı adına Gazze halkından intikam almak için tasarlanmış toplu kıyım." ifadesini kullandı.
Açık hava hapishanesine dönüştürülen Gazze'de işgalin son perdesinin sergilendiğini ifade eden Fear, şu görüşlerini paylaştı:
"İsrail tarafından yapılan kara harekatının aylarca sürebileceği konuşuluyor ki bu durumda Gazze'deki statükonun yeniden belirlenmesi ve İsrail askerleri tarafından tamamen işgal edilmesi söz konusu. Bunun amacı, Hamas'ın yönetim kapasitesini ortadan kaldırmak ve Gazze Şeridi'ndeki yönetim olmaktan çıkarmak. Gazze'deki bu şiddet nöbetlerinde daha önce de olduğu gibi savaş yasaları ve kuralları çoktan aşıldı."
"SÖZDE TARAFSIZ HABERCİLİKTE SOMUT BİR 'DELİLİK' ÖRNEĞİ"
Fear, İngiliz yayın kuruluşu BBC'nin bölgedeki çatışmaları haberleştirirken, Gazze'de öldürülenler için "öldü", İsrail'dekiler içinse "öldürüldü" ifadesi kullandığını anımsatarak, "BBC gibi kötü şöhretli kuruluşlar, İsrail-Filistin çatışmasında tarafsızlık ilkesine rağmen olağanüstü dil ifadeleri sergiledi. Bu, sözde tarafsız habercilikte açık bir 'delilik' örneği." diye konuştu.
Batı'daki ana akım medya kuruluşlarının, Filistinli sivillerle empati geliştirmediklerini ifade eden Fear, şunları kaydetti:
"Filistinliler, İsrailli yetkililerin deyimiyle fiilen insan olmayan 'insansı hayvanlar' olarak kategorize edildi ve ana akım medya hikayeyi bu şekilde ele alıyor. İsrail-Gazze çatışmasına ilişkin baskın anlatı İsrail'in bakış açısına dayanıyor. Bu da basitçe, İsraillilerin hayatlarının çok fazla yüceltildiği, Filistinlilerin hayatlarına ise hiçbir önem atfedilmediği anlamına geliyor."
Fear, son çatışmaların Gazze'deki Hamas'a bağlı silahlı gruplar tarafından başlatıldığının göz ardı edilemeyeceğini kaydederek, "Batı medyasında çatışmanın sadece bu son yaşananlarla çerçevelenmesi 16 yıllık baskı ve kuşatmayı yok sayıyor. Gazze'ye yönelik devam eden savaş, Filistinlilerin insan haklarının, medeni haklarının, siyasi ve ekonomik haklarının, gerçekten de insan olma haysiyetinin tamamen reddedilmesi, büyük ölçüde ırksal üstünlük ve tahakküm ideolojisine dayanıyor." değerlendirmesinde bulundu.
Tahakküm ideolojisinin Batı dünyasında da kabul gördüğüne dikkati çeken Fear, "Hamas'ın son şiddet olaylarını başlattığı gerçeği, hikayenin Batı medyasında nasıl anlatıldığının da çıkış noktası. Bu nedenle, Batı'nın anlatısıyla uyumlu söylemlerin medyayı şekillendirmesi, Gazze'deki insanların bakış açısı ve görüşlerine neredeyse hiç sempati oluşturulmaması oldukça doğal." görüşünü aktardı.
"GAZZE'DE ÇOCUKLAR YILLARDIR KATLEDİLİYOR AMA BU BATI HABERCİLİĞİNDE ÇOK AZ YA DA HİÇ YER ALMIYOR"
İngiliz gazeteci, İsrail-Gazze çatışmasıyla ilgili yalan ve manipüle edici haberlerin hızla yayıldığına vurgu yaparak, "Bu, İsrail ve Filistinliler arasında devam eden bir savaş ve bunun bir parçası da enformasyon savaşı. Bu bir propaganda savaşı." ifadesini kullandı.
İsrail televizyon kanalından bir gazetecinin, canlı yayında "Hamas'ın 40 İsrailli bebeğin kafasını kestiği" yönündeki yalan haberi aktarmasına değinen Fear, şunları dile getirdi:
"İsrailli gazetecinin kulaktan kulağa dolaşan ve dedikodudan ibaret olan bu iddiayı duyurmasının ardından haber İngilizce yayın yapan Batı medyasında hızla yayıldı. Hatta büyük Londra gazeteleri gerçek olmamasına rağmen haberi birinci sayfalarına taşıdı. Peki, Hamas'ın 40 çocuğun kafasını kestiği doğru mu? Görünüşe göre bu doğru değil çünkü ortada hiçbir kanıt yok. İsrail polisi de İsrail ordusu da bunu doğrulamadı."
Fear, Batı medyasının, İsrailli sivillerle ilgili doğrulanmamış bilgileri gündeme taşırken, Filistinli sivillerin yaşadıklarına yeterince yer vermemesini "ikiyüzlülük" şeklinde niteleyerek, "Gazze'de çocuklar yıllardır katlediliyor. İsrail'in hava bombardımanlarında 'kafaları kesildi' ancak bu Batı medyasında çok az ya da hiç yer almıyor. Bunun yerine, Hamas'ın ilk katliamlarına ve İsrail'in intikam misyonunun Filistinli sivillere bedel ödetmesine odaklanılıyor." dedi.
İsrail'in medya aracılığıyla Gazze'deki katliamını meşrulaştırmaya çalıştığının altını çizen Fear, şu ifadeleri kullandı:
"Bu haberler, yüzlerce hatta binlerce Filistinlinin öldürüleceği ve Batı kamuoyunda bunun durdurulması gerektiğine ilişkin bir algının olmadığı anlamına geliyor. Oysa Hamas İsrail'de bir katliam yaptığında, izleyicide oluşturulan bir öfke duygusu var. Bunun durdurulması gerektiğine dair bir his var. Ancak Filistin söz konusu olduğunda, bu bir tür 'Tanrı'nın takdiri' oluyor. Dolayısıyla Batı kamuoyunda İsrail'in gücüne ve İsrail devlet terörüne karşı bir duruş oluşmuyor."
Fear, Gazze-İsrail sınırındaki Beyt Hanun-Erez Sınır Kapısı'nın çatışmalar sonucu tahrip olduğuna işaret ederek, "Gazze'nin Mısır sınırındaki Refah Sınır Kapısı da çevresindeki bombardıman nedeniyle kullanılamıyor. Bu da Gazze'nin karadan, denizden ve havadan tamamen kapatıldığı ve yabancı muhabirlerin içeri alınmadığı anlamına geliyor. Gazze'de hala hayatta olan gazetecilerden sadece birkaçıyla iletişim kurulabiliyordu. Bu son çatışmalarda onların da bazıları öldürüldü." diye konuştu.
Batılı ülkelerin İsrail'in sözde meşru müdafaa hakkına tam destek verdiğine vurgu yapan Fear, sözlerini "İsrail'in, ABD'nin ve Avrupalı müttefiklerinin tam desteğini aldığını hatta bölgesel aktörlere mesaj vermek için ABD deniz unsurlarının bölgeye taşındığını gördük. Gazze'ye yönelik bugüne kadarki en korkunç ve en şiddetli saldırı için tüm şartlar hazırlandı." şeklinde tamamladı.