Callamard, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, davada yargılanan sanıklardan 5'ine 20'şer, birine 10, 2 kişiye de 7'şer yıl hapis cezası verilmesine sert tepki gösterdi.
Suudi savcılık makamının tutumunu "adalet parodisi" şeklinde niteleyen Callamard, kararın hiçbir yasal ve ahlaki meşruiyeti olmadığı gibi, adil, insaflı ve şeffaf olmadığını vurguladı.
Callamard, cinayetin 5 tetikçisinin 20 yıl hapse mahkum edilmesine rağmen cinayeti organize eden ve sahiplenen Suudi yetkililerin soruşturma ve yargılamadan neredeyse hiç etkilenmeden serbest kaldığına dikkati çekti.
"Devletin tepesindeki kişi olan Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın bireysel sorumluluğuna gelince, ülkesinde her türlü anlamlı incelemeye karşı iyi korundu." ifadesini kullanan Callamard, çıkan kararlarla, Kaşıkçı cinayetinin aklamasına müsade edilmemesi çağrısında bulundu.
Callamard, başta "Riyad'daki davaları sessizce izleyen" BM Güvenlik Konseyi'nin 5 daimi üyesi olmak üzere, bugün alınan kararın gerçek suçluların gün ışığına çıkarılması için hükümetler üzerindeki baskıyı hafifletmemesi gerektiğinin altını çizdi.
ABD'ye "cinayete ilişkin elindeki bilgileri" açıkla çağrısı
ABD istihbaratının Kaşıkçı cinayetinde Selman'ın rolüne ilişkin elindeki bilgileri paylaşması çağrısı yapan Callamard, Suudi Arabistan'da adaletin sağlanmadığı bir ortamda gerçeklerin açıklanmasının önemli olduğuna işaret etti.
Callamard, davada idam cezası çıkmamasını olumlu karşıladığı mesajını vererek, idamın keyfi cinayet ve infazın kilit tanıklarının kalıcı olarak susturulması anlamına geleceğini savundu.
Washington Post yazarı Suudi gazeteci Kaşıkçı cinayetini BM adına soruşturan Özel Raportör, 11 Temmuz'da AA'ya verdiği röportajda, Kaşıkçı'nın katledilmesinde "baş şüphelinin" Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman olduğunu söylemişti.
Callamard, "CIA'nın elinde Veliaht Prensi Selman'ın Kaşıkçı cinayetindeki rolüne ilişkin bilgiler olabileceğine inanıyorum." ifadesini kullanmıştı.