Türkgün Dünya Eski Pentagon yetkilisinden ABD'ye Türkiye çağrısı

Eski Pentagon yetkilisinden ABD'ye Türkiye çağrısı

ABD Savunma Bakanlığı eski Müsteşar Yardımcısı Dana Stroul, Senato'da yapılan bir oturumda Türkiye'nin Suriye'deki PKK/YPG konusundaki endişelerinin dikkate alınması gerektiğini vurguladı. Stroul, Türkiye'nin bu konudaki kaygılarının meşru olduğunu ve bu mesele üzerinde ciddi şekilde durulması gerektiğini ifade etti.

KAYNAK: AA

ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi'nde düzenlenen oturuma katılan Stroul, ABD'nin Ankara ile irtibatının güçlü olması gerektiğini söyledi.

Suriye'de SDG adını kullanan PKK/YPG'nin bu ülkede birçok sorun yarattığını kaydeden Stroul, "SDG'nin, Türkiye sınırında bir devlet ya da özerk bir bölge kurmaya çalışan ve Türkiye'yi tehdit eden PKK gibi Suriyeli olmayan Kürt grupları bünyesine katmasından endişe ediyorlar. Bunun meşru bir endişe olduğunu düşünüyorum. Bu meşru endişeler ele alınmalı." dedi.

Stroul, "Nihayetinde SDG'nin geleceği, ancak birleşik bir Suriye'dedir." değerlendirmesini yaptı ve "SDG ile olan ilişkimiz, sahip olduğumuz etki ve angajman dolayısıyla kilit bir kolaylaştırıcı ve arabulucu rolü oynayabilecek konumdayız." şeklinde konuştu.

Senato Dış İlişkiler Komitesi'nin kıdemli üyesi Jeanne Shaheen'in "Türkiye'nin Suriye'nin kuzeydoğusundaki rolüne ilişkin" sorusuna da yanıt veren Stroul, "Suriye istikrarlı olursa ve dışarıdan müdahale olmaksızın kendi topraklarından yükselen tehditlerle başa çıkabilirse ABD daha güvende olur." dedi.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Türkgün Başyazı Türkiye’nin Suriye hassasiyeti

Türkiye’nin Suriye hassasiyeti

Kaynak: Yıldıray Çiçek

MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli, bölgesel ve küresel gelişmeleri büyük bir titizlikle izlediği gibi, Suriye’deki olayları da anbean yakından takip etmektedir. Suriye’nin yeni yönetimine ilham vermek amacıyla bir anayasa taslağı hazırlatması, Türkmen, Arap, Kürt ve diğer tüm kesimleri “Barış ve Refah İçin Yeni Bir Başlangıç” sloganıyla kucaklamayı hedefleyen Yeni Hayat Partisi’ni kurdurması, bu partinin ismini, logosunu ve programını bizzat şekillendirmesi, ayrıca Suriye’de terörle mücadele eden komutanlarla makamında bir araya gelmesi, Suriye’ye verdiği önemin ve hassasiyetinin açık göstergeleridir.

“Terörsüz Türkiye” hedefini merkeze alan kapsamlı proje, yalnızca ülkemizi değil, bölgemizi ve komşu ülkeleri de terörden arındırmayı amaçlamaktadır. Bu doğrultuda, Sayın Bahçeli’nin son açıklamasında Suriye özelinde yaptığı değerlendirme şu şekildedir: “27 Şubat’taki İmralı çağrısıyla kabuğunu kıran süreç, 10 Mart’ta PYD/YPG’nin silahlarını Suriye Arap Cumhuriyeti’ne teslim etmeyi ve yeni yönetimin kurumlarına entegre olmayı bir mutabakat zaptıyla kabul etmesiyle devam etmiş, 12 Mayıs’ta ise PKK’nın silah bırakma ve fesih işlemlerini teyit eden zincirleme gelişmeler, Türkiye ve bölge ülkeleri adına hayırlı adımlardır. Ok yaydan çıkmıştır; geri dönüş yoktur.”

Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’da Budapeşte dönüşü gazetecilere "PKK’nın silah bırakma ve fesih süreci örgütün Suriye kolunu da kapsamaktadır.” Açıklamasını yapmıştır.

Suriye, bu bağlamda hareketli bir dönemden geçmekte ve yeni yönetimle birlikte taşların yerine oturduğu bir sürece tanıklık etmektedir. Beşar Esad’ın devrildiği bu süreçte, terör örgütü PKK/YPG’nin işgal ettiği birçok bölge kurtarılmış, örgüt köşeye sıkışmış ve yeni yönetime silahlarını teslim ederek düzene entegre olmayı kabul etmiştir. Bu konuda sonuç alınma bekleniyor.

Ne var ki ABD ve İsrail, YPG’yi Suriye’de taşeron olarak kullanmayı sürdürmek için boş durmamaktadır. İsrail’in çeşitli bahanelerle Suriye’yi bombalaması ve ABD Başkanı Trump’ın bir yandan Türkiye eksenli gelişmeleri överken, diğer yandan ABD Dışişleri Bakanı’nın “Suriye’de yeni bir otorite var, ancak geçmişi tartışmalı isimlerden oluşuyor. Bu otorite çöküşün eşiğinde; eğer çökerse, iç savaş yeniden başlayacak ve ülke IŞİD ile diğer cihatçı gruplar için bir oyun alanına dönüşecek. Ayrıca, İran’ın bölgedeki etkisi artacak” şeklinde aba altından sopa gösteren açıklamaları, IŞİD bahanesini kullanarak YPG kartını ellerinde tutma çabasını yansıtmaktadır.

Trump, bir hafta önce Orta Doğu ziyaretinde Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara’yı “Çok iyi, genç, yakışıklı, sert ve güçlü bir adam; tam bir savaşçı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile konuştum, kendisiyle iyi bir dostuz. O da Şara’nın iyi işler çıkaracağını düşünüyor” diyerek överken, bir hafta sonra ABD Dışişleri Bakanı’nın yaptığı “Bu otorite çöküşün eşiğinde” açıklaması, klasik bir “iyi polis/kötü polis” taktiğini ortaya koymaktadır. ABD’nin dış politikasında doğru ya da yanlış gibi kavramlar yoktur; yalnızca menfaatler vardır. Her olay, anlık, günlük, aylık ya da yıllık olarak bu menfaatler doğrultusunda şekillenir.

Bu nedenle, ABD’nin ne bugün söylediklerine ne de yarın söyleyeceklerine aldanmadan, adımlarımızı sağlam atmamız gerekmektedir. ABD, menfaat gördüğü anda dost dediklerini kolaylıkla gözden çıkarabilir. Suriye’de taşların yerine oturduğu bu kritik süreçte, her gelişme büyük bir dikkatle takip edilmelidir. Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan ve MHP Lideri Sayın Bahçeli, Suriye konusunda çok sağduyulu adımları atmaktadır. Suriye’nin istikrarı, iç cephesinin güçlendirilmesi ve terörden arındırılması hem Türkiye hem de bölge ülkeleri için büyük bir kazanç olacaktır. Ancak, ABD ve İsrail’in oyunlarına karşı her zaman uyanık olmak elzemdir.

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *