Türkgün Dünya Mısır'dan Avrupa'ya ateşkese ilişkin çağrı: İsrail'e baskı yapmalı

Mısır'dan Avrupa'ya ateşkese ilişkin çağrı: İsrail'e baskı yapmalı

Mısır Dışişleri Bakanı Bedir Abdulati, İsrail ile Hamas arasında Gazze'de varılan ateşkes ve esir takası anlaşmasının ikinci aşamasının derhal başlaması gerektiğini vurguladı. Avrupa Birliği'ni (AB) İsrail'e baskı yapmaya çağıran Abdulati, Gazze'nin yeniden imarı için Mısır'ın planının hazır olduğunu belirtti.

KAYNAK: AA

Mısır'ın Al Qahera News televizyonuna göre, Bakan Abdulati ile Mısır'a resmi bir ziyaret gerçekleştiren Avrupa Birliği (AB) Komisyonunun Akdeniz'den Sorumlu Üyesi Dubravka Suica ile ortak basın toplantısı düzenledi.

Abdulati, "Gazze'de ateşkes anlaşmasının ikinci aşaması derhal başlamalıdır. Ateşkes anlaşmasının tüm aşamalarında uygulanması için İsrail tarafına baskı yapmak amacıyla Avrupa'nın rolünden faydalanmayı amaçlıyoruz." ifadelerini kullandı.

Bölgede istikrarın sağlanması için Filistin devletinin kurulmasını sağlayacak bir siyasi sürecin gerekliliğine dikkati çeken Abdulati, Mısır'ın Gazze'nin yeniden imarı için planının hazır olduğunu ve 4 Mart'ta gerçekleşecek olan Arap Birliği zirvesinde sunulacağını kaydetti.

AB Komisyonunun Akdeniz'den Sorumlu Üyesi Suica ise "Mısır, AB'nin kilit ortağıdır. Bölgenin güvenliği ve istikrarında temel ve vazgeçilmez bir role sahiptir." ifadelerini kullandı.

HAMAS İLE İSRAİL ARASINDAKİ ATEŞKES VE ESİR TAKASI ANLAŞMASI

Hamas ile İsrail arasında varılan ateşkes ve esir takası anlaşması 19 Ocak Pazar günü TSİ 12.15'te yürürlüğe girmişti.

Anlaşma kapsamında 27 Ocak Pazartesi günü, Netzarim Koridoru Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilerin güneyden kuzeye geçişine açılmış, İsrail ordusu 9 Şubat'ta Netzarim Koridoru'ndan çekilmişti.

Gazze Şeridi ile Mısır arasındaki Refah Sınır Kapısı, İsrail ordusunun 8 ay süren işgalinin ardından 1 Şubat'ta hasta ve yaralıların tahliyesi için açılmıştı.

Anlaşmanın birinci aşamadaki esir takaslarında, İsrail hapishanelerindeki 1700'ün üzerinde Filistinli esir serbest bırakılırken Gazze'deki 25'i sağ 8'i ölü olmak üzere 33 İsrailli esir teslim edildi. Ayrıca Gazze'deki 5 Taylandlı esir de serbest kaldı.

Gazze'de ateşkes ve esir takası anlaşmasının 42 günlük birinci aşaması 1 Mart'ta sona erdi.

Anlaşmanın ikinci aşama müzakerelerinin, 3 Şubat'ta başlaması gerekiyordu. İsrail basınına göre, Başbakan Binyamin Netanyahu ikinci aşama müzakerelerinin başlamasını engelledi.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Türkgün Sağlık Günlük yaşamı etkileyen unutkanlıklar ciddiye alınmalı

Günlük yaşamı etkileyen unutkanlıklar ciddiye alınmalı

Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Alparslan Şahin, "Herkes ufak tefek şeyler unutuyor. Bu günlük yaşamımızı olumsuz etkilemiyor. Ama etkilemeye başladığı zaman veya yakın çevremiz de bizim unutkanlığımızdan haberdarsa onlar da bunu gözlüyorsa muhakkak ertelenmeden hekime gidilmeli." dedi.

KAYNAK: AA

Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Alparslan Şahin, uzun yıllar demans, Alzheimer ve Parkinson hastalıkları konusunda çalışmalar yaptığını söyledi.

Belli bir yaş üstünde unutkanlığın normalleşmesinin doğru olmadığını belirten Şahin, "Yaşlı insanın bunamasının normal olduğu sanılıyor. Bu neredeyse tüm toplumlarda var olan bir durum. Son yıllarda Alzheimer derneklerinin de girişimiyle bu anlayış biraz azaldı. Ama hala varlığını koruyor." diye konuştu.

"Tanı konulan hastaların yüzde 30-40'ı ilacı sonuna kadar kullanıyor"

Unutkanlık konusunda sorunları olan insanların kliniklere başvuruyu ihmal ettiğini, tanı konulan hastalarda ise ilaç uyumsuzlukları görüldüğünü anlatan Şahin, şunları kaydetti:

"Sıklıkla ilaç kullanmıyorlar ya da kullansalar bile bırakıyorlar. Oysa bu ilaçlar ömür boyu kullanılması gereken ilaçlar. Bu da aşağı yukarı tüm toplumlarda böyle. Tanı konulan hastaların yüzde 30-40'ı ilacı sonuna kadar kullanıyor. Bir yerde de ilacı bırakıyor. Bu uygun bir şey değil. Korunma meselesine gelince yüzde 100 koruyucu bir faktör yok. Sosyal olmak, yiyeceğimize içeceğimize dikkat etmek, okuyup yazmak, hobilerinizin olması gibi şeyler koruyucu faktörler. Başka hastalıklar varsa hipertansiyon gibi diyabet gibi onların iyi yönetilmesi, ilaçların düzgün kullanılması bunlar hastalıktan koruyabilir ya da semptomların daha hafif geçirmesini sağlayabilir."

Şahin, Alzheimer hastalığının tedavisi konusunda 2000'li yılların başından bu yana bazı ilaçlar kullanıldığını ancak bu ilaçların etkilerinin sınırlı olduğunu söyledi.

Amerika Birleşik Devletleri'nde son olarak iki ilacın onaylandığını belirten Şahin, şöyle devam etti:

"Hastalığın doğrudan fizyopatolojisine yönelik olarak hastalığı durdurma potansiyeli ilaçlardı bunlar. Ama özellikle bu ilaçlar hayvan çalışmalarında çok iyi sonuçlar verdi ama insana uyguladığımızda o kadar iyi sonuç vermedi. FDA (Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi) bu ilaçları onayladı. Etki oranları yüzde 30 gibi. Biraz pahalıca ilaçlar. Ama ilk olunca pahalı oluyor. Zaman geçtikçe başka ilaçlar da çıktıkça bu fiyatların düşeceği öngörülebilir. Bu konuda çok çalışma var yürütülen. Bizim de merkez olarak katıldığımız FAZ 2, FAZ 3 çalışmaları var. Bu çalışmaların ortasındayız. Yüzde 30 başarı oranı olan ilaç Amerika'da çıktı. Türkiye'de bir firma başvurdu Bakanlığa bildiğim kadarıyla. Onların sonucunu bekliyoruz. Tabii fiyat çok yüksek, etki de yüzde 30 civarında. Onaylanır mı bilmiyorum."

Aktif yaşam beyne de kalbe de iyi geliyor

Prof. Dr. Hüseyin Alparslan Şahin, Alzheimer hastalığından korunmak için önerilerde bulunarak, "En kestirmesi kalbimize iyi gelen şey beynimize de iyi geliyor. Kolesterol içeriği düşük yiyeceklerle beslenmek, Akdeniz tipi bir diyet yapmak, spor yapmak, sosyal olarak aktif olmak. Toplantıları katılmak, sportif faaliyetlere katılmak, konserlere gitmek gibi şeyler beyne çok iyi gelir. Bunu da en erken dönemde yaparsanız iyi olur. 60-70'li yıllarda başlarsanız çok fazla bir işe yaramıyor. Çok daha gençken 20'li yaşlarda daha erken hatta başlarsanız koruyuculuğunuz daha fazla oluyor. Omega 3, ginkgo biloba​​​​​​​, ceviz, birtakım baharatlar bunların hiçbir yararı yok. Bunlar çok çalışıldı binlerce insan üzerinde denendi." ifadesini kullandı.

"Ailede olması riski artırıyor"

Her unutkanlığın dikkate alınması gerektiğini vurgulayan Şahin, şunları kaydetti:

"Her unutkanlık bir demans başlangıcı değildir ama her unutkanlık değerlendirmeye tabi tutulmalıdır, demans olabilir. O değerlendirmeden, incelemeden sonra demans diyebilirsiniz ya da diyemezsiniz. Ama her unutkanlık ciddiye alınmalı ve bir hekime gidilmeli muhakkak. Ailede olması riski artırıyor. Genetik geçiş aşağı yukarı yüzde 3-5 ama genlerle geçmese bile ailede bir Alzheimer hastasının bulunması özellikle anne babanızda, birinci derece akrabalarınızdan varsa sizin olasılığınız ailesinde Alzheimer hastası bulunmayanlara göre iki kat artıyor."

Unutkanlığın günlük yaşamı etkilemeye başladığında mutlaka hekime gidilmesi gerektiğinin altını çizen Şahin, "Herkes ufak tefek şeyler unutuyor. Bu günlük yaşamımızı olumsuz etkilemiyor. Ama etkilemeye başladığı zaman veya yakın çevremiz de bizim unutkanlığımızdan haberdarsa onlar da bunu gözlüyorsa muhakkak ertelenmeden hekime gidilmeli." dedi.

Şahin, kronikleşen uykusuzluk, kötü beslenme ve zararlı alışkanlıkların demans yapmadığını ancak riski arttırdığını sözlerine ekledi.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *