Tatar, Pamukkale Üniversitesinde "KKTC'nin Türk Dünyasındaki Stratejik Önemi" konulu konferans vererek adanın geçmişini, Türk milletinin mücadelesini ve KKTC'nin kuruluş tarihini anlattı.
Kıbrıs Türk halkının mücahitliği ve mukavemetçi ruhu sayesinde Rum tarafının yaptığı kıyım karşısında yıkılmadığını, örgütlenebildiğini, Türkiye'yle istişare içerisinde zor günleri aştığını ifade eden Tatar, "Bugün Filistin'de, Gazze'de yaşananları, bu acıları çok iyi bildiğimiz için oralarda da ne olduğunu gayet iyi takip etmekteyiz. Nerede Birleşmiş Milletler? Nerede Amerika? Nerede diğerleri? Orada çoluk çocuk, kadın, yaşlı demeden bu katliamlar nasıl olabiliyor? İşte dünya böylesine acımasız olabiliyor. 1960'lı yıllarda aynı süreçlerden geçtik. Kimse bize selam vermedi." dedi.
Tatar, 1974'te Türk Silahlı Kuvvetleri'nin müdahalesi ile KKTC tarihinde önemli bir dönüm noktası yaşandığını, Kıbrıs Barış Harekatı'nın 50. yıl dönümünü kutlamaya hazırlandıklarını kaydetti.
Kıbrıs'ın Anadolu'nun, Türkiye'nin bir parçası olduğunu, kritik önemdeki jeopolitik konumuyla Türk milletine büyük bir yaşam alanı kazandırdığını anlatan Tatar, şöyle konuştu:
"Türk dünyasının Akdeniz'e açılan bir penceresi olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti her geçen gün daha da kurumsallaşarak ve kökleşerek yerini almaktadır. Eğer bu mücadele verilmeseydi, eğer Kıbrıs'ta fedakarlıklar yapılmasaydı, 74 Barış Harekatı olmasaydı, o bedeller, o fedakarlıklar yapılmasaydı bugün Kıbrıs açık ve net bir Yunan adası olacaktı. Türkiye'nin kuşatılması, Türkiye'nin güvenliğinin fevkalade olarak zarar görmesi ve Kıbrıs Türk halkının da imhası... Adada hiçbir Kıbrıs Türkünün kalacağını düşünmüyorum. Dolayısıyla bizim mücadelemiz, milli bir mücadele olarak tarihimizde yerini almaya devam ediyor."
Rum kesiminin tek taraflı olarak AB'ye alındığını ve bir geçiş dönemi öngörüldüğünü dile getiren Tatar, "Birleşen Kıbrıs, federal çatı altında AB'de olacak. Müzakere tutanaklarına baktığınızda hepsinin altında sıfır asker, sıfır garanti. Kuzey ve Güney federal bir sistemde AB'ye girecek, Türkiye de Avrupa Birliği'nin üyesi olmadığı için garantörlüğü sona erecek. Askerini de oradan çekecek. Bize dayatmaya çalıştıkları budur. Biz tabii bunu asla kabul etmeyeceğiz." dedi.
Tatar, KKTC'nin zorlu bir mücadele sürdürdüğünü ifade ederek, ancak egemen eşitlik ve eşit uluslararası haklar temelinde müzakere masasına oturabileceklerini vurguladı.
Rum tarafının adanın zenginliklerini, geleceğini paylaşmaya niyetinin bulunmadığını, aksine Kıbrıs'ı Yunanistan'a bağlamayı hedeflediğini ifade eden Tatar, şöyle devam etti:
"1974'ten sonra barış, huzur ve güvenlik içerisinde yolumuza devam ettiysek de gerçekten ekonomik bakımdan da Kıbrıs'ın çehresi değişmesine rağmen, Kıbrıs'ın çok daha iyi günlere kavuşmasına rağmen uluslararası toplum baskısı her zaman Kıbrıs Türkü için bir sıkıntı olmuştur Ama benim şu anda halkıma söylediğim şudur; geçmiş geçmiştir, biz geleceğe bakmak durumundayız. Hamdolsun anavatan Türkiye Cumhuriyeti eskiye göre çok daha güçlüdür. Milli savunma sanayisiyle, yaptıklarıyla, başarılarıyla, ordusuyla, Türk Silahlı Kuvvetleri ile ve Türkiye'nin kendisinin ekonomik potansiyeli ile. Elbette artık küresel dengeler fevkalade değişti. Ukrayna Savaşı'nda yaşananlar, Filistin'de yaşananlar, Suriye'de yaşananlar, Irak'ta yaşananlar, bütün çevreye baktığımızda neyi görüyoruz? Türkiye Cumhuriyeti asla Kıbrıs'tan vazgeçmez, vazgeçmeyecektir."
Tatar, KKTC'nin adadaki bekasının, varlığının ve geleceğinin ancak Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte olabileceğini, Türkiye'nin desteğini çok kıymetli ve değerli bulduklarını ifade etti.
Konuşmasının ardından Pamukkale Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kutluhan, Tatar'a Yatağan palası hediye etti.
Heyet daha sonra üniversite bahçesine zeytin ağacı dikti.
Program, Şehitlik Anıtı'ndaki bayrak töreniyle son buldu.
Kaynak: AA