Birleşmiş Milletler küresel sorunların çözümü için 1945'te kuruldu.
İkinci Dünya Savaşından sonra kurulan teşkilatın en kritik ve eleştirilen organı Güvenlik Konseyi.
Konseyin 5'i daimi 15 üyesi var. Daimi üyelerin ayrıcalıklı statüsünü İkinci Dünya Savaşını kazanan ülkeler belirledi.
Amerika Birleşik Devletleri, Sovyetler Birliği ve İngiltere, savaş sonrası politik düzeni şekillendirdi.
Asya'dan Çin, Avrupa'dan Fransa dahil edilerek uluslararası güvenlik hedeflendi. Ancak zamanla tartışılan bir organ haline geldi.
TÜRKİYE'NİN ÇAĞRISINA DESTEK ARTIYOR
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünya 5'ten büyüktür diyerek BMGK'nın 5 ülkenin tekelinden çıkarılması ve üye sayısının artırılması çağrısında bulundu.
Türkiye'nin çağrısına ABD dahil pek çok ülkeden destek geldi.
ABD Başkanı Biden, 2022 yılındaki Genel Kurul konuşmasında Güvenlik Konseyi'nin üye sayısının Afrika ve Latin Amerika ülkeleri eklenerek artırılmasını desteklediğini söyledi.
Almanya, Hindistan, Brezilya, Japonya, Polonya, Katar dahil bazı ülkeler de Türkiye'nin reform çağrısını destekledi.
Rusya ve Çin ise Güvenlik Konseyi'nde reforma karşı çıkıyor.
RUSYA VE ÇİN'İN VETOLARI
Ukrayna Savaşı ile Güvenlik Konseyi'nin küresel sorunların çözümünde ne kadar aciz olduğu bir kez daha gözler önüne serildi.
Savaşın durdurulması için sunulan tasarılar, "beklendiği üzere" Rusya tarafından veto edildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Konsey'in durumunu özetlerken teşkilatın ana sorumluluğunu hatırlattı.
Türkiye'nin barış hatırlatması, Güvenlik Konseyi salonunun girişinde de asılı duruyor.
Suriye'de 12 yıllık iç savaşta Esed zulmünün kınandığı bütün tasarıları Rusya ve Çin veto ediyor.
Filistin'e yönelik baskıcı politikaları sebebiyle İsrail'in kınandığı tasarılar Amerika Birleşik Devletleri'nin vetosuna takılıyor.
Güvenlik Konseyi üyeleri veto haklarını çıkarları için kullanıyor.
Türkiye, kararları bağlayıcı olan Konseyin 5 ülkeden ibaret modası geçmiş yapısının değiştirilmesini istiyor.
Türkiye 193 ülkenin temsil edildiği Genel Kurul'un işlevinin artırılarak Birleşmiş Milletler'de kapsamlı reform yapılmasını talep ediyor.
Aksi taktirde küresel sorunların çözümü olanaksız görülüyor.