Suriyelilerin son on yılda büyük zorluklarla mücadele ettiklerini hatırlatan Nasır Hariri, “Bizler bugün Suriye halkının meşru temsilcileri olarak, Türkiye halkı ve hükûmetinin, siyasilerden entelektüellere ve fikir insanlarına kadar ilkesel bir tavır takındığına inanıyoruz.” diye konuştu.
“HENÜZ YÜZYIL ÖNCESİNE KADAR ARALARINDA SINIR OLMAYAN HALKLARDAN BAHSEDİYORUZ”
Akşam'ın haberine göre, Türkiye’nin ilkesel tavrının “halkların geleceklerinde söz sahibi olmasını merkeze alan bir tavır” olduğunun altını çizen Hariri, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Burada daha çok Türkiye-Suriye ilişkileri üzerinde durmak istiyoruz. Bölge halklarından bahsederken aslında henüz yüzyıl öncesine kadar aralarında sınır olmayan halklardan bahsediyoruz. Bu halklar aynı coğrafyanın halklarıydı ve aralarında uzun bir tarihe dayanan ilişkiler vardı. Büyük bir kültürel birikimi paylaşan, çoğunluğu aynı dine, geleneklere ve medeniyete mensup bu halklar, bütün etnik farklılıklarına rağmen kendilerini bağlayan derin bir bağa sahipti.”
“GÜÇLÜ BİR ORTAKLIK KÜLTÜRÜ İÇİN ÇALIŞIYORUZ”
Tarihin derinliklerine uzanan ortak bir dini, kültürel ve medeniyet bağına dikkat çektiğini kaydeden Nasır Hariri, “İnsani temelli bir siyasi-medeni program çerçevesinde geleceğimizin inşası için güçlü bir ortaklık kültürü için çalışıyoruz. Bu ortaklık, insan temelli medeniyet programıyla at başı giden ve bölge halklarının uzun yürüyüşünü temsil eden bir ortaklıktır.”ifadelerini kullandı.
“TALEBİMİZ, EŞİTLİK VE ADALETE DAYALI DEMOKRATİK BİR DEVLETTİR”
Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu olarak hedeflerinin “bölge halklarının özgürlük ve adalet hakkını desteklemek olduğunun altını çizen Hariri, şunları kaydetti:
“Aklı başında bir yönetim ilkesi ve yolsuzluğa batmış, kaosu destekleyen ve ideolojik terörü yayan kurum ve örgütlerle mücadeleyi savunuyoruz. Talebimiz ve uğruna çalıştığımız şey, vatandaşlara hizmet eden ve haklarını koruyan, kanun üstünlüğü, eşitlik ve adalete dayalı bir demokratik devlettir. Bu, hiç kimsenin inancı ya da etnik mensubiyeti üzerinden yargılanmayacağı bir devlettir.”
“SURİYE HALKI, KENDİSİNE YARDIM EDENLERİ ASLA UNUTMAYACAKTIR”
Devletlerini ve özgürlüklerini geri alma mücadelelerinde Suriye halkının yanında duranlara büyük değer atfettiklerini hatırlatan Nasır Hariri, “Suriye halkı, yaşadığı felaketlerde kendisine yardım edenleri asla unutmayacaktır. Başta kardeş Türkiye halkı olmak üzere, bize destek verenlere güzel bir karşılık vereceğimiz günlerin gelmesini dört gözle bekliyoruz.” dedi.
“TÜRKLERİN SAĞLAM DÜZENİNİ ÖRNEK ALMA ÜZERİNE ÇALIŞIYORUZ”
Suriyelilerin Türkiye’de bu çaptaki varlığının “normal bir durum” olmadığının farkında olduklarını vurgulayan Nasır Hariri, Türkiye’nin mevcut krizi idare etmek ve 4 milyon mülteciyi koruma noktasında kullandığı yöntemin “son derece istisnai” olduğunu söyledi.
Türkiye’nin kullandığı yöntemde istifade edilmesi gereken birçok uzmanlık ve güç noktaları bulunduğunu ifade eden Hariri, “Bizler her zaman Türk kardeşlerimizle ilişkilerimizi güçlendirme ve onların sağlam düzenini örnek almak üzerine çalışıyoruz. Bu noktada Türkiye-Suriye Ortak Mülteci Komitesi başarılı bir örnek oluşturmuştur.” sözlerini kullandı.
“ORTAK DÜŞMANA KARŞI MÜCADELE EDEN SURİYE VE TÜRKİYE HALKININ EVLATLARININ KANLARI BİRBİRİNE KARIŞMIŞTIR”
Türkiye ve Suriye halklarının “öne çıkarılmak istenen farklılıklardan daha fazla ortak noktalara sahip” halklar olduğunu belirten Nasır Hariri, şöyle devam etti:
“Türkiye ve Suriye halkları, öne çıkarılmak istenen farklılıklardan daha fazla ortak noktalara sahip halklardır. Aralarındaki ilişki, kendilerini duvarlarla ayırmak ve iki halk arasındaki ortak tarihi yok etmek isteyenlerden daha güçlüdür. İki halkın ortak çıkarları olduğu gibi ortak düşmanları da vardır. Ayrıca, Çanakkale’deki şehitlikte şahit olabileceğimiz ortak miras ve geleneklere de sahiptir. Bugün, Çanakkale şehitlerinin kahraman torunlarının Suriye’nin kuzey ve kuzeybatısında ortaya koydukları mücadele de bunun canlı örneğidir. Zira bu mücadelede ortak düşmana karşı Suriye ve Türkiye halkının evlatlarının kanları birbirine karışmıştır.”
“TSK İLE SMO ARASINDAKİ İŞ BİRLİĞİ SAYESİNDE SURİYE HALKI İLK KEZ NEFES ALMA İMKÂNI YAKALADI”
Türkiye ve Suriye arasında barış, yardımlaşma, iş birliği ve gelişme noktası olmayı bekleyen 900 kilometrelik bir sınır bulunduğunu hatırlatan Hariri, söz konusu sınırın iki tarafındaki iki demokratik devletin iş birliğinin “her iki halkın kalkınması ve gelişmesi” anlamına geleceğini anlattı.
İdlib’de Türk Silahlı Kuvvetleri ve Suriye Milli Ordusu arasındaki iş birliğinin bütün ihlal girişimlerine rağmen savaşın seyrini açık ve net bir şekilde değiştirdiğini belirten Hariri, “Bu iş birliği sayesinde Suriye halkı ilk kez nefes alma imkânı yakalamıştır.” dedi.
“TERÖR İHRACINDA ISRAR EDEN BÖLGESEL POLİTİKALAR, SAHİPLERİNE YIKIMDAN BAŞKA BİR ŞEY GETİRMEYECEKTİR”
Türkiye ve Suriye halkları arasında yardımlaşma olduğu sürece ne Esed rejiminin ne de başka bir gücün bölgede etkinliğini sürdürebileceğini ifade eden Nasır Hariri, şunları kaydetti:
“Bölgedeki halkların devletleriyle arasını açmanın hiçbir meşru bahanesi olamaz. Diktatörlüğü desteklemek ve terör ihracında ısrar eden bazı bölgesel politikalar, sahiplerine yıkımdan başka bir şey getirmeyecektir. Bizler bugün, Türk kardeşlerimizle daha fazla yardımlaşmayı umuyoruz. Bütün bölgede, halkların özgürleşme ve terör, fanatizm ve diktatörlüğe karşı mücadelesine destek çağrısı yapıyoruz.”
“UZUN VADELİ BİR STRATEJİYE DAYALI ÇALIŞMA YÜRÜTÜLMESİ GEREKİYOR”
Özgürlük ve adalet destekçilerinin uzun vadeli bir stratejiye ve halkların yakınlaşmasına dayalı ortak bir çalışma yürütmesi gerektiğini ifade eden Hariri, “Bu stratejiyle birlikte hükümetler arasındaki ilişki güçlenecek ve insanlığa hizmet, zorlukları aşma temelinde medeni bir rekabet ortamı gelişecektir. Başka ülkelerin iç işlerine müdahale ve terör ihraç etmenin yerine ise vatandaşlık, özgürlük ve kalkınma odaklı devlet aklı egemen olacaktır.” diye konuştu.
“SURİYE HALKI ADINA TÜRKİYE HÜKÛMETİNE TEŞEKKÜR EDİYORUM”
Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu Başkanı Nasır Hariri, sözlerini şöyle tamamladı:
“Bölgemizin ve vatanımızın dünyadaki müstesna konumunu geri almak istiyoruz. İhtilafları güç ve yükselme vesilesi kılmak istiyoruz. Bu yüzden ihtilafların çözümü için çalışıyoruz. Böylelikle kanun üstünlüğü ve insan haklarına dayalı bir devlet inşa etmeyi hedefliyoruz. Hülasa amacımız ülkemiz ve bölgemizin bütün unsurlarına barış ve adaleti getirmektir. Suriye halkı adına Türkiye hükûmetine teşekkür ediyorum. Halkımızın yaşadığı bu felaketten en kısa sürede çıkmasını ve zorlukları aşarak herkes için kalkınma vesilesi olacak barış ortamına ulaşmasını temenni ediyorum.”