Bu söz,Türk milletine özgürlüğü,bağımsızlığı ve küllerinden yeniden doğmayı öğretmek için söylenmiş bir sözdür. Bu söz tam 95 yıl önce alınmış bir kararın manifestosu ve en büyük kararlılık timsalidir. Bu söz 19 Mayıs 1919’da Türk milletine verilmiş bir sözdür.Bu söz,95 yılın özsözü ve bu söz bir ulusun kaderini baştan aşağı değiştiren bir sözdür.

“Efendiler,yarın Cumhuriyet’i ilan edeceğiz!”

Takvim 28 Ekim 1923’ü gösteriyor, mekân ise Çankaya Köşkü… Gelin, Nutuk’tan,direkt Ata’nın ağzından dinleyelim o akşamı.

" ...Gece olmuştu Çankaya'ya gitmek üzere Meclis binasından ayrılırken, koridorlarda beni beklemekte olan Kemâlettin Sami ve Hâlit Paşa'lara rastladım. Ali Fuat Paşa Ankara'dan hareket ederken bunların Ankara'ya geldiklerini o günkü gazetede "Bir uğurlama ve bir karşılama" başlığı altında okumuştum. Daha kendileriyle görüşmemiştim. Benimle konuşmak üzere geç vakte kadar orada beklediklerini anlayınca, akşam yemeğine gelmelerini, Millî Savunma Bakanı Kâzım Paşa vasıtasıyla kendilerine bildirdim. İsmet Paşa ile Kâzım Paşa'ya ve Fethi Bey'e de Çankaya'ya benimle birlikte gelmelerini söyledim. Çankaya'ya gittiğim zaman, orada, beni görmek üzere gelmiş bulunan Rize Milletvekili Fuat, Afyonkarahisar Milletvekili Ruşen Eşref Bey'lerle karşılaştım. Onları da yemeğe alıkoydum. Yemek sırasında : "Yarın Cumhuriyet ilân edeceğiz" dedim. Orada bulunan arkadaşlar, derhal düşünceme katıldılar. Yemeği bıraktık. O dakikadan itibaren, nasıl hareket edileceği konusunda kısa bir program yaparak arkadaşları görevlendirdim.

Efendiler, görüyorsunuz ki, Cumhuriyet ilânına karar vermek için Ankara'da bulunan bütün arkadaşlarımı davet ederek onlarla görüşüp tartışmaya asla lüzum ve ihtiyaç görmedim. Çünkü onların da aslında ve tabiî olarak benim gibi düşündüklerinden şüphe etmiyordum. Halbuki, o sırada Ankara'da bulunmayan bazı kişiler, yetkileri olmadığı halde, kendilerine haber verilmeden, düşünce ve rızaları alınmadan Cumhuriyetin ilân edilmiş olmasını bize gücenme ve bizden ayrılma sebebi saydılar."

Bir akşam yemeğinde söylenen ve tarihin akışını değiştiren bu esaslı sözle, Türk milleti ve devleti için yepyeni bir sayfa açılmış oldu. Cumhuriyet’i kurmak,öyle sanıldığı ve anlatıldığı gibi bir akşam masada otururken aniden alınmış bir karar değildi,kararlılıktı.Gerek cephede göğüs göğse yapılan gerekse de masa başında diplomatik olarak yürütülen bir mücadelenin son aşamasıydı. Altı yüz yıl boyunca monarşi ile idare edilen Türk milletinin yeni bir sisteme,yeni bir yönetim şekline geçişiydi,cumhuriyet…

Bu yönetim şeklini en iyi tanımlayan da hiç şüphesiz ki Türk milletinin gözbebeği olan devlete“Türkiye Cumhuriyeti” adını koyan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten başkası olamazdı.

“Bugünkü hükûmetimiz, devlet teşkilâtımız doğrudan doğruya milletin kendi kendine, kendiliğinden yaptığı bir devlet teşkilâtı ve hükûmettir ki, onun ismi Cumhuriyettir. Artık hükûmet ile millet arasında mazideki ayrılık kalmamıştır. Hükümet millettir ve millet hükûmettir. Artık hükûmet ve hükûmet mensupları kendilerinin milletten ayrı olmadıklarını ve milletin efendi olduğunu tamamen anlamışlardır.”

Ayrıca Cumhuriyet,bizi aydınlatan, aydınlık yollarda yürümemizi mümkün kılan, kendimizi özgürce ifade edebilmemizi ve huzurlu olmanızı sağlayandır.

1923 yılı, 29 Ekim sabahı Türk milletine güneş olan Türkiye Cumhuriyeti, bin bir mağduriyete ve meşakkate maruz bırakıldığı kahredici işgal yıllarından kurtuluşunun 95 yıllık mükâfatıdır. Başarılarla, yenilgilerle, acılarla, sevinçlerle, çatışmalarla ve uzlaşmalarla geçen 95 yıl…

Kutlu olsun!