Covid-19 salgınıyla tarımsal üretimin ne kadar önemli olduğunu bu süreçte anlamış bulunuyoruz. Tarım ve Orman Bakanı’nın açıklamasına göre pandemi sürecinde gıda arzıyla ilgili bir sıkıntı yaşanmadı. Bu ülkemiz açısından çok önemlidir. Fakat bu yıl tarımsal desteklere ayrılan bütçede bazı kalemlerde değişiklik olsa da geçen seneyle aynı seviyede kaldığı görünmektedir. Pandemi sürecinde, önemlerini bir kez daha anladığımız çiftçilerimize desteğin artırılması yararlı olacaktır.
Hem Tüketicinin Hem Üreticinin Korunması İçin Hal Yasası’nda Düzenlemeler Yapılmalıdır!
Sebze ve meyve fiyatlarındaki dönemsel dalgalanmaların önlenmesi amacıyla başlatılan sera yatırımlarına ağırlık verilmektedir. Ancak, büyük çaplı seralar, ürettikleri ürünleri öncelikli olarak ihraç ettikleri için iç piyasada fiyatların düşmesi için istenilen katkıyı sağlayamamaktadır. Hâl Yasası’nda yapılması gereken değişiklikler hakkında henüz somut adımlar atılamamıştır. Bunun da öncelikler arasına alınması gerekmektedir. Perakendeciliği düzenleyen yasal düzenlemelerin yapılamamasından dolayı market zincirleri, fiyatları istedikleri gibi belirlemekte ve üreticinin ucuza sattığı ürün tüketiciye pahalıya satılmaktadır. Hem tüketicinin hem üreticinin korunması için bir an önce önlem alınması gerektiği kanaatindeyiz.
Tarıma Açılan Hazine Arazilerinde Sıkı Denetim Yapılmalı!
Hazine arazilerinin tarıma açılması, toprağı olmayan köylülere kiralanması kararını olumlu bulmakla birlikte, sıkı bir denetim mekanizmasının oluşturulması gerekmektedir. Ne kadar arazinin tarıma açıldığının ve tarımsal üretime ne kadar katkı yapacağı konusunun kamuoyuyla paylaşılması gerekmektedir.
Türkiye Su Enstitüsü Asıl Amacına Geri Dönmeli!
Türkiye Su Enstitüsü’ne 2021 yılında 4,2 milyon TL bütçe ayrılmıştır. Kuruma tanımlanan görevlerin birçoğu zaten DSİ ve Su Yönetimi Genel Müdürlüğü tarafından yerine getirilmektedir. Bu kurum asli amacına geri döndürülmeli veya kapatılmalıdır. Ayrıca, pasif olduğunu düşündüğümüz bu kurumun bütçesinin çiftçiye ayrılandan daha fazla olması da uygun değildir.
Milli Bir Su Kanunu Biran Önce Çıkarılmalıdır!
Yıllardır söylüyorum. Ülkemizin millî bir su kanununa ihtiyacı vardır ve bir an önce gerekli çalışma yapılıp çıkarılması gerekmektedir. Bu kanun hazırlanırken iklim değişikliği verileri de göz önünde tutularak hazırlanmalıdır.
Sigorta Kapsamında İklim Değişikliğinin Getirdiği Doğal Afetler de Dikkate Alınmalıdır!
Türkiye’de meydana gelen tsunami felaketlerinin de sigorta kapsamına alınması ve bununla ilgili önlemler paketi oluşturulmalıdır. İzmir’de yaşadığımız deprem sonrasında, maalesef bir kez daha gördük ki küresel ısınma ile birlikte ülkemizde daha önce yaşamadığımız doğal afetlerin yaşanma riski vardır. Ayrıca, iklim değişikliği de dikkate alınarak, hortumlar gibi felaketlerin de diğer olası felaketlerin de sigorta kapsamı altında değerlendirilmesi gerekmektedir.
İstilacı Tür ve Patojenlerle Mücadele Eylem Planı Biran Önce Uygulanmalıdır!
Ülkemizde istilacı türler ve farklı tipte patojenler görülmeye başlamıştır. Bir an önce istilacı tür ve patojenlerle mücadele eylem planı uygulamaya konulmalıdır. Yine, iklimsel değişimler çerçevesinde, tarım ürün desen değişimlerinin planlamalarının uygulamaya hızlı bir şekilde alınması gerekmektedir. Akarsularda yapılan ıslah çalışmalarında, dere kenarında yapılan duvarlar yaban hayatının suya erişimini engellemektedir. Bir an önce suya ulaşabilecekleri alanların oluşturulması gerekmektedir. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından desteklenen projelerin, yürütülen AR-GE çalışmalarının titizlikle denetlenmesi gerekmektedir. Bu projelerin ülke tarım politikalarına yön verecek ve Türk tarımını ileri seviyelere taşıyacak durumda olması gerekmektedir.
Yorumlar
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
35 yıllık komşuluğu hiçe saydı! Evde ne varsa çaldı
#Yaşam / 23 Kasım 2024
Yenidoğan çetesi davası ertelendi!
#Gündem / 22 Kasım 2024