Nemalanacak konu bulamayınca…

Fitneçağ’ın fırıldak Orhanı, Bahçeli’nin klasik araba sürüşünü yazadursun…

Diğer bir fırıldak da Perinçek’in “karanlık ceridesi”nde…

Yıldıray Çiçek’in defalarca rezil ettiği, iftira ve hayal ürünü yazılarını mahkemelerde yalattırdığı adam… Sebo diyorlar…

Ne hikmetse…

Edebi, adabı bozulmuş, şirazesi kaymış, hep patronlarının kalemini sallayan zavallı bir âdem!

Aklı fikri Bahçeli’ye hakaret ve saldırıda…

Adamın “kaynakları” hep rahmete kavuşanlar…

Tam bir ölü sevici!

 

Adını anmaya, cevap vermeye bile değmez ama son defa…

TGRT, Türkiye, Star, Posta, Kanal D, Yeniçağ ve Yeni Mesaj’dan sonra Perinçekgillerin Ulusal ve Aydınlık’ına attı kendini…

Bu fırıldakla ilgili kısa bir geçmiş taraması yapalım:

MHP’nin ‘Komando Kampları’nı MİT ile CIA mı planladı?” diye soran o…

Bahçeli’ye “TC’yi tarihten silen adamın hizmetkârı” diye hakaret eden o…

Dedesine “Ermeni” diyen müptezel o…

Seçim öncesi “MHP her gün küçülmeye ve yok olmaya gidiyor” diye sallayan o…

Yine seçim öncesi Evet lamı-cimi yok Bahçeli artık, Türklüğe savaş açan Şeyh Said’çi terör örgütünün bakiyesi olan bir siyasi yapı ile yol arkadaşıdır.” diye üfüren de o…

Türk milliyetçiliğini “sadece istismar argümanı” sayan o…

Yıldıray Beye “Türkgün’ün AKP destekli olduğunu” diye saldırarak alçalan o…

“İdamı kaldıran hükümette MHP ve Bahçeli yok muydu?” diye sahtekârlık yapan o…

“AKP ile MHP arasındaki ilişki, ittifak falan değil, Bahçeli’nin AKP’ye teslim olmasıdır” diyen hazımsız o…

Rahmetli Galip Erdem’e “1980 öncesi MİT’in MHP’deki resmi temsilcisi” yaftasını yapıştıran o…

“Erdoğan’ın Gezi korkusundan Ülkücülerin sırtını sıvazladığını” söyleyen o…

“Bu MHP, dava deyip toprağa düşen binlerce ülkücü ile Alpaslan Türkeş’in partisi midir?” diye fitne saçan o…

 

Bütün iftira ve hakaretlerinin cevabını almıştı…

Tersyüz ettiği hakikatler birer birer yüzüne vurulmuştu…

O artık sadece karanlık ceridenin okuyucularını kandırabilir, yerlerse elbette!

Bu fırıldak yeni yalanların, hayalinde uydurduğu dedikoduların peşinde…

Ekmeğini “ölü seviciliği”nden kazanma derdinde artık…

Rahmet kavuşmuş MHP’liler üzerinden yeni hikâyeleriyle süslediği fitne yazılarla Ülkücüleri ikirciklendirme derdinde…

Perinçekgillerin pusulasını yitirmiş karanlık ceridesinde başka türlü barınması mümkün değil…

Güvendiği dağlara hep kar yağınca…

Nereye tutunsa elinde kalmış, son barınağı Perinçekgiller…

“Aidiyet sıkıntısı”, “omurgasızlık”, “ahlâk bunalımı” ve “akıl tutulması”nda…

 

Garibim Bahçeli’nin ittifak satrancını hâlâ çözememiş…

Ona saldıracak konu da yok elinde…

Aklına rahmetli Mehmet Gül gelmiş…

Merhum Gül, mezarından çıkıp gelecek değil ya, O’nun üzerinden sallamaya devam…

“Bahçeli, Apo için merhum Mehmet Gül’ü böyle kovdu!” başlıklı çirkin yazıda…

Bitip tükenmeyen “bebek katilinin idamı”yla ilgili, DSP-MHP-ANAP koalisyonunda, MHP’li Gül’ün, Apo iti için idamın kaldırılmasına karşı çıktığı için Bahçeli tarafından partiden kovulduğunu öne sürüyor!

Bütün Meclis zabıtlarına, tarihî gerçeklere rağmen utanmazlık zirvede…

Hâlâ “Bahçeli’nin idamın kalkmasına ‘evet’ dediğini” söyleyecek kadar müfteri…

Nasılsa merhum Gül, mezarından kalkıp gelecek değil, salla!

Mesele Devlet Beye iftira atmak… Ne düşmanlıkmış ama!

Bununla yetinse iyi, “Akşener’in oğlunun düğününde Tayyip ile Bahçeli, sarayın bir odasında gizlice buluştu... Akşener buluşulan odanın kapısında nöbetçiydi” diye bir olayı aktarıyor… Olayın şahidi de Adanalı Aytaç Durakmış!

Zavallı Sebo, son açılım gelişmelerini de Kavakçı’nın Almanya’daki görüşmelerini de Bahçeli’nin hoşgörüsüne bağlayacak kadar akıl tutulmasında…

Ne diyelim Allah bir kere sapıttırmayagörsün…

Islah olacak hali de yok…