Mevzu bahis vatan savunmasıdır. Bunun da üstünde beka mücadelesidir. Bugün Fırat’ın doğusu fitnenin boynudur. Bu boyun vurulmalıdır, bu boyun bedeninden koparılmalıdır.”

Yerel seçimler yaklaştıkça, Türkiye üzerinde oynanan oyunlar daha da artıyor ve kirli planlar arka arkaya devreye sokuluyor.ABD’nin rezilliklerine hergün bir yenisi eklenirken, içeride zillete ümit bağlayanlar da boş durmuyor. MHP Genel Başkanı sayın Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında bu oyunları ifşa etti, tarihi uyarılarda bulundu ve neler yapılması gerektiğini söyleyip yol gösterdi.

ZIRVA İDDİALAR

Basın özgürlüğü çok sık gündeme getirilmekte ve ülkemizin kötü bir sicile sahip olduğu sıklıkla iddia edilmektedir. Sayın Baheçeli, bu konuda net bir tavır ortaya koydu ve bu iddialara ders niteliğinde bir cevap verdi: “Bilinmelidir ki, bu iddiaların tamamı zırva, tamamı hayal mahsulüdür. İhanetin özgürlüğü olmaz, suçun özgürlüğü olmaz, cinayetin özgürlüğü olmaz, işgal heveslerinin özgürlüğü olmaz, darbeye teşebbüsün özgürlüğü hiç olmaz. Basın özgürlüğünü milli batışın ve bitişin şifresi olarak görüp önüne gelene kara çalanları, kumpas kuranları, sövüp sayanları, kırıp dökenleri hoş görmemiz, normal karşılamamız eşyanın bizatihi tabiatına mugayirdir. Yıllarca üniversitelerde sadece eğitimlerini tamamlama gayesi taşıyan tertemiz milliyetçi-ülkücü gençleri eli satırlı faşistler diye gösterip asıl canileri ve terörist bakiyelerini uslu ve terbiyeli öğrenciler diye yutturmaya çalışan özgürlük bezirgânlarını ne unuttuk ne de affettik.”

GİZLİ ELLER DEVREDE

Her gün yaşadığımız dehşet verici olaylar bir toplumsal sözleşmeye acil şekilde ihtiyacımız olduğunu ortaya koyuyor. Sayın Bahçeli, bu konuda çok dikkat çeken bir öneri sunarken, yapılan bir takım sinsi hazırlıkları da ifşa etti:

“Sorunlarla şuurlu, programlı ve etkili şekilde başa çıkabilmek için; hakların, sınırların, yetkilerin açık ve net olarak belirlendiği bir toplumsal sözleşmeye, diğer bir ifadeyle Ruh Sağlığı Yasasına ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Söylerken bile içimin titrediği bir kadın cinayeti geçen hafta bir üniversitede gerçekleşmiş, Ceren Damar evladımız gözü dönmüş bir katil tarafından hunharca katledilmiştir. Bize öyle geliyor ki gizli ve gizemli eller devrededir. Milletimizin sinir uçlarıyla oynanmakta, sabrı test edilmektedir. Sokakları karıştırmayı projelendiriyorlar. 1 Nisan sabahı için hazırlık yapıyorlar. Bu düşmanlıkların hepsi üst bir akıl tarafından planlanıp toplumsal hayata indirilmektedir. Sosyal ve ekonomik memnuniyetsizliklerin siyasal itiraza dönüşmesi için titiz bir çaba harcanmaktadır. Türk milletinin bu bayat senaryolara karnı toktur. Herkes ayağını denk alsın.”

FIRAT’IN DOĞUSU FİTNENİN BOYNUDUR

Menbiç ve Fırat’ın doğusunun temizlenmesi Türkiye için hayati önemdedir ve Sayın Bahçeli’nin bu konudaki açıklamaları ülkemizin idaresinde sokumluluk taşıyanlara için bir yol haritasıdır: “Türkiye’nin çevresinde hiçbir terör çetesi yaşamamalıdır, yaşayamayacaktır. Bu Türk milletinin yeminidir. Türkiye, Fırat’ın doğusu gerekse Menbiç ve etrafını zulmün tasallutundan kurtarmaya muktedirdir, buna hazırdır. Mevzu bahis vatan savunmasıdır. Bunun da üstünde beka mücadelesidir. Bugün Fırat’ın doğusu fitnenin boynudur. Bu boyun vurulmalıdır, bu boyun bedeninden koparılmalıdır.”

BU NE KÜSTAHLIK?

Trump’ın çelişkili açıklamaları, bakan ve danışmanlarının pervasız değerlendirmeleri tahammül sınırlarımızı zorlamaktadır. Sayın Bahçeli’nin, ABD’nin bu rezilliklerine verdiği cevap milletimizin ortak kanaatidir: “Fren tutmayan bu doğan görünümlü şahin, Ankara’nın ABD ile tam koordinasyon halinde olmadığı sürece Suriye’ye askeri harekât yapmamasını zehirli bir dille beyan etmiştir. Bolton musun, Dalton musun bilmem, ama şunu açıkça sorarım; Türkiye bağımsız ve egemen bir devlet olarak neyi nasıl yapacağını sana ve patronlarına mı soracaktı? Bu ne küstahlıktır? Nasıl bir terbiyesizliktir? Kürtleri koruyacaklarmış, Kürtlerin Türkler tarafından katledilmemesini güvenceye alacaklarmış, müttefikleri Kürt savaşçılarmış. Trump’a diyorum, Pompeo’ya sesleniyorum, Bolton’a duyuruyorum; müttefiki olduğunuz insan kasaplarının, bölücü hainlerin Kürt kökenli kardeşlerimizle en ufak ilgi ve alakaları kesinlikle yoktur. Bunlar teröristtir, katildir, canidir, görüldükleri yerde imhaları vaciptir. PKK/YPG’yi Kürt kökenli kardeşlerimizle ilişkilendirmek ahlaksız bir sapmadır, adi bir saptırmadır, alçak bir sapkınlıktır. Türkiye’yi Kürtlerle mücadele halinde göstermek ne adamlıktır, ne insanlıktır, ne dostluktur, ne hakkaniyettir, ne de şerefli bir duruştur. Terörist teröristtir, insan yerine bile konulamayacaktır. ABD, acaba Türkiye ile Suriye’nin sıcak çatışmaya girmesi için PKK/YPG ile bir kumpas mı hazırlamaktadır? Esad-PKK/YPG-ABD arasında bilmediğimiz hangi uzlaşma söz konusudur? ABD’nin Suriye’den çekilme kararı oyundur, stratejik oyalamadır. ABD ne yaparsa yapsın, kim ne derse desin Türkiye Fırat’ın doğusuna hak için, adalet için, hukuk için, beka için, mazlumların güvenliği için girmeli, gereğini yapmalıdır. PKK/YPG’nin kökünün kazınması için altın fırsat önümüzdedir. Milliyetçi Hareket Partisi terörle haklı mücadelede hükümetin arkasındadır, tam destekçisidir.”

CUMHUR BEKA ZİLLET BELADIR

Türkiye’nin beka mücadelesi verdiği bu tarihi süreçte zillet grubunun ne yaptığı milletimizin dikkatinden kaçmamaktadır. Sayın Bahçeli, zilleti de çok net ifadelerle uyarmıştır: “Sayın Cumhurbaşkanı Fırat’ın doğusuna her an girebiliriz demesinin üzerinden çok geçmeden cevap CHP’den gelmiş, şedit tepki HDP’den işitilmiştir. Öyle ya, PKK/YPG’nin sinsi avukatı olmak kolay değildir. Cumhur İttifakı geleceği planlarken, Türkiye’nin önündeki yüzyılların hazırlığını şimdiden yaparken, zilletin failleri, Türk askerine psikolojik harekât yapan sefiller layığını bulacaklardır. Cumhur İttifakı bekadır, zillet beladır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin tam manasıyla yerleşip, kurum ve kurallarıyla kökleşebilmesi için 31 Mart 2019’un demokratik ve güvenli şekilde geçilmesi şarttır.”