En sık görülenlerden ama aslında en önlenebilir kanser, çünkü vakaların çoğundan aktif veya pasif sigara içiciliği sorumlu. Ancak tedavi şansı da giderek artıyor. Erken evrede yakalanırsa işler çok daha kolay. Genetik ve immünoloji bilimindeki gelişmeler ise ileri evrede bile bir grup hastayı, kronik hasta durumuna getirebiliyor.
Belirtiler vakadan vakaya göre değişiklik göstermektedir. Kanserin nerede kendine yer edindiği ve kitlenin boyutuna göre de farklılıklar oluşabilir. Ancak akciğer kanseri belirtileri, enfeksiyon veya akciğerin diğer kronik hastalıkları ile çok karıştığı için genellikle geç fark edilir. Bu sebeple 10 gün içinde geçmeyen şikayetleriniz varsa doktora başvurmanız, bir sigara içicisi olarak yüksek risk taşıyorsanız da düzenli sağlık taramalarını gerçekleştirmeniz gerekmektedir. Genel olarak akciğer kanseri belirtileri şu şekilde sıralayabiliriz.
Kötü seyirli inatçı öksürük,Öksürüğe bağlı olarak ortaya çıkan sırt ağrısı,Balgam renginde değişim,Kanlı balgam,Nefes alırken duyulan hırıltı,Sesin boğuklaşması,Solunumda yaşanan zorluk,Boğazda takılma hissi,
Yutkunmadaki güçlük,Sıklıkla zatürre ve bronşit olmak,Boyun ve yüz bölgelerinde şişlik,El ve ayak parmak uçlarının şişmesi (çomaklaşma),Kemiklerde meydana gelen ağrı,Anemi,Göz kapağında düşme,Göz bebeğinin küçülmesi,
Baş ağrısı,u003cdivu003eu003c/divu003eu003cdivu003eİştah kaybı,u003c/divu003eu003cdivu003eKilo kaybı,u003c/divu003eu003cdivu003eHalsizlik,u003c/divu003eu003cdivu003eYorgunluk.u003c/divu003eu003cdivu003eu003c/divu003eu003cdivu003eu003c/divu003eu003cdivu003eu003c/divu003e
Dünya Sağlık Örgütü, sigarayı en büyük halk sağlığı tehditlerinden biri olarak kabul ediyor!Sigarayı kendinizin içmiyor olması tek başına yeterli değil; pasif içicilik ya da tersiyer dediğimiz sigara içilen ortamlara sinen kansorejenlere maruziyet de sizi akciğer kanseri başta olmak üzere birçok hastalığa sürükleyebilir. Pasif içicilerin bilançosu ise her yıl 1.2 milyon ölüm olarak yansıyor rakamlara. Ölüm sayısı kadar acımasız olan bir başka nokta ise çocukların en çok etkilenen grupta olması ve her yıl 65 bin çocuğun pasif içicilik nedeniyle hayatını kaybetmesi.
Hamileliği boyunca sigara içmeye devam eden annelerin bebeklerinde de hayat boyu sayısız hastalık ortaya çıkıyor. Pasif içicilik kadar sigarada bir başka önemli maruziyet şekli de üçüncü el sigara dumanıdır. İçilen bir sigara sonrası yüzeylerde kalan tütün ürünü kalıntısıdır. Genellikle kapalı ortamlardaki yüzeylere siner ve aylarca orada kalabilir.Duvarlarda, zeminlere, mobilya ve giysilerde uzun süre kalır. Dizlerinin üzerinde zeminlerde ve mobilyaların üzerinde oynayan çocuklar daha büyük risk altındadır. Ani bebek ölümlerinin de en önemli sebeplerinden biri olduğu bildiriliyor. Bu gizli tehlikeden korunmak için restoran ve otellerde sigara içilmeyen bölüm ve odaları seçmek çok önemli hale geliyor.
Tüm bu rakamlara rağmen parantez açılması gereken bir konu var: Her sigara içen kanser olmuyor.
Araştırmalar, genetikleri nedeniyle bazı içicilerin akciğer kanserine yakalan-mayabileceğini söylüyor. Sigaranın içindeki bazı kanserojenler, sağlıklı hücrelerin DNA’larında mutasyona yol açıyor ve mutasyonlar hücrelerini tümöre dönüştürüyor. Ancak bazı insanlarda bu dönüşüm çok hızlı olurken, bazıları da DNA’daki mutasyonları veya değişiklikleri sınırlamaya yardımcı olan genlere sahip olduğu için bu mutasyonlar olmuyor.
Sigarada kanserojen madde nikotin sanılsa da içeriğindeki 5 bine yakın kimyasal maddenin 100’e yakını kanserojen özelliğe sahiptir. Benzen, polonyum-210, benzopren ve nitrozamin gibi kanser yapma potansiyeline sahip maddeler toplandığında daha etkin kanserojenler haline geliyor. Sigarayla aramıza mesafe koymak, bu hastalık için atılabilecek en büyük adım. Akciğer tanısı kanseri aldığımızda ise durum eskisi kadar iç karartıcı değil. Bilim ve teknolojideki gelişmelerle artık akciğer kanseri de bizim için büyük ölçüde kronik bir hastalıktır demek yanlış olmaz. Ama önemli olan hiç hastalanmamak. Dumansız ve sağlıklı günler…