Bilinen kan gruplarının yanında, bir de sadece 43 kişide belirlenebilmiş gizemli bir kan grubu daha olduğunu biliyor muydunuz? Dünyanın en nadir kan gruplarından biri Rh-null adlı bir kan grubudur. 'Altın kan' olarak da adlandırılır. Bu makalede 'altın kan' nedir sorusunun yanıtlarına bakıyoruz.
Kan tüm insanların ortak noktasıdır. Herkesin plazma, trombosit, beyaz kan hücresi ve kırmızı kan hücrelerinden oluşan kanı vardır. Ancak tüm kanlar aynı değildir. Kanlar da türlere ayrılır. Kan gruplarını tanımlamak için ABO sistemi adı verilen bir sistem var. A, B, AB, 0 gibi genel grupları herkes bilir. Ancak bildiğiniz kan gruplarının yanına bir tane daha eklemeniz gerekiyor.
Dünyada 50'den az kişinin sahip olduğu bir kan grubu daha var. Altın kan. Peki, Altın kan nedir? Altın kan kimlerde bulunur? Altın kanın özellikleri, yan etkileri neler?
Bu kan grubu, bilimsel olarak Rhnull (Rhesus null) adıyla bilinir, ancak aşırı nadir olması ve başkaları için değeri nedeniyle genellikle altın kan olarak anılır.
Bu kan grubunun neden bu kadar değerli olduğunu açıklamak için, daha yaygın olan kan gruplarını hatırlamamızda fayda olabilir.
Büyük olasılıkla A, B, AB ve O olarak adlandırılan dört ana kan grubunu biliyorsunuz. Bu gruplandırma, kırmızı kan hücresinin uyumlu olmayan birine verilmesi durumunda bir bağışıklık tepkisini tetikleyecek olan A ve B antijenlerinin varlığı ile belirlenir.
A kan grubunda A antijeni bulunur, B kan grubunda B antijeni bulunur, AB kan grubunda her iki antijen de bulunur ve O kan grubunun hiçbir antijen bulunmaz.
A ve B antijenlerine ek olarak, kırmızı kan hücrelerinde bulunan ve varlığı veya yokluğu bir kan grubunun pozitif (+) veya negatif (-) olup olmadığını belirleyen, Rh faktörü adı verilen başka proteinler de vardır.
Aslında 61 kan grubu antijeni (Rh antijenleri) olmasına rağmen, negatif/pozitif ayrımı, bir Rh antijeni olan Rh(D) antijeninin yokluğunu veya varlığını belirtir.
Bir kişi sadece uyumlu kan antijenleri olan birine kan verebilir. Yani, Rh− kanı olan kişiler, Rh− proteini bulunmadığı için hem Rh− hem de Rh+ alıcılarına kan verebilir. Ancak Rh+ kanı olanlar Rh− alıcılarına kan veremez.
Farklı popülasyonlar arasında bazı farklılıklar olmasına rağmen Rh pozitif, Rh negatiften çok daha yaygındır.
O tipi negatif kan, burada bahsedilen antijenlerin hiçbirine sahip değildir, bu nedenle verildiği kimseden bir bağışıklık tepkisi tetiklemez ve evrensel kan grubu (genel verici) olarak tanımlanır.
Var olan yüzlerce antijen çeşidinden dolayı durum bundan çok daha karmaşıktır. Ancak altın kanın neden bu kadar sıra dışı olduğunu anlamak için bu temel bilgiler yeterli olacaktır.
Altın kan (Rhnull kan) nedir? Altın kan herhangi bir Rh antijeninden yoksundur. Bu kan grubuna sahip kişilerin genlerinde bu proteinlere veya proteinleri oluşturacak mutasyonlara rastlanmaz. Dolayısıyla her birinden yoksundurlar.
Cleveland Clinic bir makalesinde altın kan için şu bilgiyi paylaşıyor: Dünyanın en nadir kan gruplarından biri Rh-null adlı bir kan grubudur. Bu kan grubu, Rh antijenlerinin hiçbirine sahip olmadığı için Rh negatifinden farklıdır. Bu kan grubuna sahip 50'den az insan var. Bazen “altın kan” olarak da adlandırılır.
İlk altın kan vakası 1961'de Yerli bir Avustralyalı kadında tespit edildi. O zamandan beri düzinelerce nadir vaka tespit edildi ve bilim insanları dünya çapında 6 milyon insanda 1 civarında olduğunu tahmin ediyor. Kesin olarak kimse bilmiyor, ancak yalnızca 43 doğrulanmış vaka var.
Kan grubu kalıtsaldır ve Rhnull kan grubu da aynı kalıtsal özelliği gösterir.
Her ebeveynden miras kalan RHCE geninde bir mutasyon olduğunda, otozomal resesif kalıtım olarak bilinen nadir bir olayın gerçekleşmesiyle, yani bir kişinin her bir ebeveynden bir adet olmak üzere mutasyona uğramış genin iki kopyasını aldığında ortaya çıkar.
Rhnull kan, bağışıklık sistemi için alarm oluşturabilecek herhangi bir antijenden yoksun olduğundan dolayı, Rh sistemi içinde nadir kan gruplarına sahip herkes için evrensel kan (gerçek genel verici) olarak kabul edilir. Bu, Rhnull'un kan nakli için büyük bir potansiyele sahip olduğu anlamına gelir.
Aynı zamanda, hamile bir kişinin kanındaki antikorların bebeğin kan hücrelerine saldırdığı bir durum olan Rhesus hastalığını önlemek için kullanılan immünoglobulin bazlı ilaçların geliştirilmesi gibi biyomedikal araştırmalarda da kullanılmıştır.
Ancak, Rhnull kanına sahip olmak bazı ciddi sorunlara neden olabilir. Bir Rhnull taşıyıcısının kan nakline ihtiyacı varsa, Rhnull kanı ile uyumlu bir donör bulmak son derece zor olacaktır. Altın kan sahibinin vücudunun alışık olmadığı bir grup Rh antijeni içereceğinden dolayı başka herhangi bir kan grubu ile uyumsuzdur.
Ayrıca bazı sağlık komplikasyonları ile de bağlantılıdır. Rh proteinlerinden yoksun kırmızı kan hücreleri, kolayca yırtılmalarına veya sızmalarına neden olabilecek yapısal anormalliklere sahiptir.
KİMLERDE ALTIN KAN VAR? Altın kanın ilk vakası 1961 yılında yerli bir Avustralyalı kadında görüldü. O zamandan beri 6 milyon insanda 1 civarında görüldüğü tahmin edilen altın kanın kaç kişide olduğu bilinmese de 43 kişide kesin olarak varlığı doğrulanmış.
Altın kan grubunun komplikasyonları nelerdir? Rh null veya altın kan grubuna sahip kişilerde genellikle: ●Doğumdan beri hafif ila orta derecede hemolitik anemi : Bu, kırmızı kan hücrelerinin daha hızlı yok olmasına yol açar. Bu durum da hemoglobin seviyelerinin düşük olmasına, solgunluğa ve yorgunluğa neden olabilir . Nedeni RBC'lerdeki yapısal kusurlardır. ●Ağız benzeri veya yarık benzeri şekil, ●Kırmızı hücrelerin daha az elastik yapısı, ●Anormal kırmızı hücre örtüsü, ●Rh antijeni eksikliğinden dolayı artan kırılganlık, ●Kan hücresi hacminde değişiklik görülebiliyor.
ALTIN KAN RHNULL 342 kan grubu antijeninden 160 kadarı çok yaygın. Eğer yüzde insanların yüzde 99’unun sahip olduğu bir antijen sizde yoksa, kanınız nadir olarak düşünülüyor.
Var olan en nadir kan tipi ise Rhnull kanı. Bu tipin Rh sisteminde (ki bu en geniş kan grubu sistemi) hiç antijen bulunmuyor.
Bu kan tipi o kadar nadir ki, Dünya’da sadece 43 insanda olduğu bildirilmiş ve yalnızca dokuz aktif bağışçısı var. Bu yüzden bazıları bunun altın kan olduğunu söylüyor.
1961 yılına kadar doktorlar, hiçbir Rh antijeni bulunmayan bir bebeğin rahimden canlı çıkmayı başaramayacağını sanıyordu.
Böyle olunca da, bu kan tipine çok değer veriliyor; ancak hastalara sadece olağanüstü şartlarda ve çok dikkatli şekilde düşünüldükten sonra veriliyor
Çünkü yenisini bulmak neredeyse imkansız olabilir.