20 Eylül 2024
weather
23°
Twitter
Facebook
Instagram
Türkçe Düşün
İstanbul
HAFİF YAĞMUR
23°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Türkgün Galeriler Gündem Eskişehir'de 4500 yıllık ilaç kalıntıları bulundu... Hepsi toprak altından çıkarıldı

Eskişehir'de 4500 yıllık ilaç kalıntıları bulundu... Hepsi toprak altından çıkarıldı

Eskişehir'in Seyitgazi ilçesi Yenikent Mahallesi'nde, ilk Tunç çağına ilişkin yürütülen Küllüoba kazıları, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nün izniyle 1996'da başladı. Geçen zamanda, kazı alanında ilk Tunç çağının kültürel özelliklerini ortaya çıkaran pek çok buluntu saptanırken, aynı zamanda 5 bin yıl önce Anadolu'daki şehirleşmeyi gösteren kanıtlar gün yüzünü çıkarıldı. Ayrıca kazılarda radyokarbon verilerinin milattan önce 3 bin 200'e dayandığını belirlenen 100'ün üzerinde mezar, çok sayıda gömü tespit edildi.
Bu yıl da sürdürülen kazılarda, Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi (BŞEÜ) öncülüğünde, Hacettepe Üniversitesi Antropoloji Bölümü Batman ve Konya Selçuk Üniversitesi öğretim üyeleri ve öğrencilerinden oluşan 30 kişilik ekip yer alıyor. Arkeolojik kazılarda gün yüzünü çıkarılan kaplar ise detaylı incelemeye alındı. Kapların birinde 4 bin 500 yıl önce ağrı kesici olarak kullanılmış ilaç kalıntısına rastlanıldı.
‘KAPLAR, RİTÜEL ÇUKURUNDA BULUNDU’BŞEÜ Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Küllüoba Höyüğü Kazı Başkanı Doç. Dr. Murat Türkteki, mezarlık çalışmalarının yanı sıra alanda özellikle yerleşmenin 4 bin 500 yıl önceki uluslararası ilişkilerini, bölgelerarası ilişkilerini anlayabilmek için yoğun çalışma yürütüldüğünü söyledi. Bu çalışmalarda özellikle bölgelerarası ticaretle ilgili bazı buluntulara ulaştıklarını belirten Doç. Dr. Türkteki, Yine bu ticaretle yayılan bir başka olgu da ritüel çukurları, tören çukurları ya da adak çukurları olarak isimlendirdiğimiz çukurlardı. Bu çukurlar içerisinde çeşitli eşyalar buluyoruz ancak buluntular içerisinde özellikle çift kulplu bir içecek kabı diyebileceğimiz 'depas formu' da saptanan formlar arasında. Bu form üzerinde yapmış olduğumuz bazı analizler, bize bunların çeşitli ağrı kesicilerin tüketilmesinde kullanıldığını gösteriyordu dedi.
Arkeolojik kazının, sadece arazideki çalışmalarla sınırlı olmadığını ve özellikle kazı evinde ve laboratuvarlarda detaylı çalışmalar yürütüldüğünü anlatan Türkteki, şunları kaydetti: Hayvan ve insan kemikleri, botanik örneklerinin incelenmesi yanında kimyasal analizler de arkeolojik çalışmalarda uzun süredir kullanılıyor. Bu kapsamda yaptığımız bazı organik kalıntı analiz çalışmaları da var. Bunlar bize hem yeme içme alışkanlıkları ile ilgili bilgi veriyor, hem de tüketilen diğer ürünleri bu çalışmalarla anlayabiliyoruz. Özellikle bu ritüel çukurları içerisinde hayvan kemikleri, mesela bu sene çıkan buluntular içerisinde kızıl geyik boynuzlarını sayabiliriz. Domuz, keçi, koyunun da bu çukurlar içerisine konulduğunu biliyoruz. Bunlarla beraber bazı içeceklerin de tüketilmesinde kullanılan kapların yine bu çukurlar içerisine bırakıldığını söyleyebiliriz. Yaptığımız analizlerde ağrı kesicinin bulunduğunu saptadığımız depas formu, özellikle İç Batı Anadolu'da ve yoğun olarak Eskişehir bölgesinde milattan önce 2 bin 500'lerden itibaren yoğun olarak görülen bir form bu dönemde. Bir taraftan Orta Anadolu'nun güney bağlantısı ile Suriye'ye ulaşıyor, diğer taraftansa Kuzeybatı Anadolu'ya, Troya'ya ve Ege dünyasına da ulaşan bir form sonrasında orada çok popüler olmuş bir form. Ancak köken bölgesi Eskişehir veya İç Batı Anadolu, diyebiliriz. Bugüne kadar saptadığımız örnekler Eskişehir Arkeoloji Müzesi'nde sergileniyor.
‘İLK KEZ KÜLLÜOBA'DA KEŞFETMİŞ OLDUK’Kazı ekibindeki Konya Selçuk Üniversitesi Fen Fakültesi Biyokimya Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. İsmail Tarhan, bulunan kap ve içindeki ağrı kesici kalıntılarına ilk kez rastlanıldığını söyledi. Bu sonucun detaylı analizlerle ortaya çıktığını belirten Tarhan, şöyle konuştu: Arkeolojik kazılarda en çok bulunan eserler seramik eserler. Bu seramik eserler gözenekli bir yapıda olduğu için içinde taşınan ya da muhafaza edilen ürünleri bir şekilde gözeneklerine hapsedebiliyorlar. Bu şekilde bu molekül kalıntıları toprak altında binlerce yıl dursa bile bozulmadan kalabiliyor. Biz de sahip olduğumuz biyokimyasal tekniklerle bu seramik eserlerde hapsolmuş molekülleri analiz edebiliyoruz ve neler olduğunu yorumlayabiliyoruz. Bu moleküllerden yola çıkarak da bu kaplarda neler taşınmış olabileceğini ya da nelerin muhafaza edilmiş olabileceğini tespit edebiliyoruz. Küllüoba'da ele geçen bu 4 bin 500 yıllık depas kaplarında da analizlerimizi gerçekleştirdik ve çok enteresan sonuçlar bulduk çünkü günlük kullanımdan ziyade daha çok tıbbi amaçlı diyebileceğimiz moleküller tespit ettik. Bu moleküllerde özellikle yeşil yapraklı bitkilerden gelen haşhaştan, zeytinyağından gelen biyomoleküller ağırlıktaydı. Hatta bunlardan çok meşhur bir ağrı kesicinin etken maddesi olan salisilik asidi bile bu kaplarda tespit ettik.
Eski yazılı kaynaklar da şifalı otların şifalı yağlarla karıştırılıp ilaç, merhem şeklinde kullanıldığının bilindiğini ancak fiziksel kanıt olmadığını kaydeden Tarhan, Bizim yaptığımız analizlerde de gördük ki tıbbi kullanıma yönelik malzemelerin, bir kanıt sağlayabilecek bulguları ilk kez Küllüoba'da keşfetmiş olduk. Genelde bu tarz kaplarda bitkisel, hayvansal ağırlıklı yağlar tespit edilir. Ama biz depas kaplarında ağrı kesici özelliği olan etken maddeleri çokça tespit ettik ki bu da bir şekilde tıbbi medikal amaçlı bir ürünün kaplarda muhafaza edildiğini gösterdi. Zaten arkeoloji alanındaki uzmanlar da bu kapların formlarına baktıklarında, günlük kullanımdan ziyade daha çok törensel ya da medikal amaçlı ürünlerin, bu kaplarda muhafaza edilmiş olabileceğini söylüyorlardı. Biz de kimyasal olarak bunları tespit etmiş olduk diye konuştu.
ULUSLARARASI DERGİDE YAYIMLANDIÖte yandan Küllüoba Höyüğü'ndeki arkeolojik kazılarda, 4 bin 500 yıl önce içinde ağrı kesici ilaç saklandığı belirlenen kaplara ilişkin detaylı bilimsel çalışma, uluslararası hakemli dergide de yayımlandı.
Kaynak: DHA
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Uykuda yaşadığınız bu belirtiler adeta vücudunuzun yardım çığlığı! Eğer uykuya dalarken…

Uykuda yaşadığınız bu belirtiler adeta vücudunuzun yardım çığlığı! Eğer uykuya dalarken…