Sera işletmelerinde yaklaşık 1000 kişinin çalıştığını ve çalışanların yüzde 90'ının kadın olduğunu belirten Salık, yetiştirdikleri ürünlerin Avrupa pazarında yer bulduğunu aktardı.
Salık, şunları kaydetti:
Biz şu an tamamen Avrupa'yla çalışıyoruz. Avrupa'nın önceden şöyle bir problemi vardı; sizden ürün alırdı ama kota koyardı. Neden? Çünkü Hollanda üreticisinin ürünü çıkıyor, onu korumak adına ton başına bir fiyat uyguluyor, 'vergi' diyor buna ve size diyor ki; 'Bana ürün gönderme.' O yüzden biz hep Rusya'ya gönderirdik ama artık Hollanda'nın maalesef çok büyük enerji, işçi ve hastalık problemi var; bize muhtaç. 2 yıldır Hollanda bizden ürünü kesmiyor. Hiçbir Avrupa ülkesi kesmiyor çünkü ürünleri yok. O yüzden artık bizim için yeni pazar Avrupa.
Jeotermal seralarının bulunduğu arazinin tarıma elverişsiz, atıl bir arazi olduğunu ve topraksız tarımla araziyi işlevsel hale getirdiklerini anlatan Salık, Burada 600 dönüm kapalı alanda yaklaşık 15 bin ton domates üreterek ülkeye kazandırıyoruz yani atıl bir yeri, çok işle, katma değerli bir hale getiriyoruz. ifadelerini kullandı.
Jeotermal kuyuların enerji ihtiyacının karşılanması amacıyla kullanımına ilişkin bilgiler veren Salık, sözlerini şöyle tamamladı:
Kiralık kuyularınız ya da kendi kuyularınız olabiliyor ama kendi kuyularınız olsa dahi biliyorsunuz ki yer altındaki her şey devletimize aittir. Cironuzun yüzde 1'i kadar ücret ödüyorsunuz. Kiralık kuyularda da kiraladığınız şartlara göre bedeli belirleniyor. Yine bildiğimiz gibi yıllık ÜFE, TÜFE oranlarına göre de bunlar yıl geçtikçe değişiyor.