Limon ağzımızda ekşi bir tat bırakırken, balın tadını şekerli olarak algılarız. Peki tatları bu şekilde farklı algılamamızı sağlayan tat alma duyumuz nasıl çalışır?
Dilimizin yüzeyindeki çıkıntılara hiç dikkat ettiniz mi? Tat alma organımız olan dilimizin yüzeyinde papilla adı verilen küçük çıkıntılar bulunur.
Papillada tat tomurcukları yer alır. Tat tomurcuklarında kemoreseptör adı verilen özelleşmiş duyu hücreleri bulunur. Bu reseptörler tatların algılanmasını sağlar.
BEŞİNCİ VE EN SON KEŞFEDİLEN TAT DUYUSU UMAMİ
İnsanlarda beş tür tat duyusu vardır: tatlı, tuzlu, acı, ekşi ve umami. Beşinci ve en son keşfedilen tat duyusu olan umami, "lezzetli” anlamına gelir.
Proteinleri meydana getiren amino asitler tarafından duyu sinyallerinden kaynaklanan umami tadına sahip yiyecekler arasında mantar, domates ve peynir bulunur.
Tadın algılanabilmesi için yediğimiz yiyeceklerin moleküllerinin ağzı kaplayan mukus yani tükürük içinde çözünmesi gerekir.
Çözünme sonucu açığa çıkan kimyasal maddeler kemoreseptörleri uyarır ve uyarılan reseptörlerde elektriksel ve kimyasal değişiklikler oluşur. Oluşan sinyaller beyin korteksinde yer alan tat alma merkezine ulaştırılır. Böylece yiyeceklerin tadı algılanır.
TAT VE KOKU DUYULARININ BİRBİRİNİ DESTEKLEMESİ
Dilin belirli bölgelerinin belirli tat algılarından sorumlu olduğu, örneğin dilin arka kısmının acı, ön kısmının tatlı, ön kenarların tuzlu, arka kenarların ekşi tatları algıladığı bilgisi yanlıştır.
Aslında tat tomurcuklarının her birinde çeşitli reseptör hücreleri bir arada bulunur ve her biri beş tadı da algılayabilir.
Yiyeceklerin tadıyla ilgili algımız tat ve koku duyularının birbirini desteklemesi sonucu oluşur. Dolayısıyla sinüzit, grip, nezle gibi nedenlerle koku alma duyumuzda bir azalma olduğunda bu durumdan tat alma duyumuz da olumsuz etkilenir.
Aşırı soğuk ya da sıcak yiyecekler art arda tüketildiğinde de tat duyusu zarar görebilir.
DİLİN TAT ALMA BÖLGELERİ