Türkgün Galeriler Gündem Türkiye'nin "Barış Abisi" vefatının 24. yılında anılıyor

Türkiye'nin "Barış Abisi" vefatının 24. yılında anılıyor

Anadolu rock ve pop müziğin önde gelen isimlerinden şarkıcı, besteci, söz yazarı ve televizyon programcısı Barış Manço'nun vefatının üzerinden 24 sene geçti.

Türkiye'nin "Barış Abisi" vefatının 24. yılında anılıyor 1
Anadolu rock müziğin efsane ismi, şarkıcı, besteci ve televizyon programcısı Barış Manço, geride "Gül Pembe", "Ali Yazar Veli Bozar" ve "Alla Beni Pulla Beni" gibi pek çok unutulmaz eser bıraktı. "7`den 77`ye", "Adam Olacak Çocuk" gibi sevilen televizyon programlarının yapımcılığını da üstlenen Manço, sadece çocukların değil tüm Türkiye`nin gönlünde taht kurdu.
1 / 13
Türkiye'nin "Barış Abisi" vefatının 24. yılında anılıyor 2
Manço, 8 Ocak 1985`te Hacettepe Üniversitesinde konser vermişti. (Arşiv)
2 / 13
Türkiye'nin "Barış Abisi" vefatının 24. yılında anılıyor 3
Manço, 12 Ekim 1985`te dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal`ın katılımıyla düzenlenen Anakent Belediyesi Gençlik Şöleni`nde sevilen parçalarını seslendirmişti. (Arşiv)
3 / 13
Türkiye'nin "Barış Abisi" vefatının 24. yılında anılıyor 4
19 Eylül 1988`de dönemin KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş (sağda), Manço`yu kabul etmişti. (Arşiv)
4 / 13
Türkiye'nin "Barış Abisi" vefatının 24. yılında anılıyor 5
19 Eylül 1988`de Sanatçı Barış Manço (ortada), 27 Eylül 1996`da konser vermek için Adana`ya gelmişti. (Arşiv)
5 / 13
Türkiye'nin "Barış Abisi" vefatının 24. yılında anılıyor 6
Barış Manço, 30 Ağustos 1996`da Ankaray’ın açılış töreninde konser vermişti. (Arşiv)
6 / 13
Türkiye'nin "Barış Abisi" vefatının 24. yılında anılıyor 7
Manço (solda), 22 Eylül 1995`te dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan (sağda) ile bir araya gelmişti. (Arşiv)
7 / 13
Türkiye'nin "Barış Abisi" vefatının 24. yılında anılıyor 8
Barış Manço, 7 Haziran 1990`da Tokyo`da düzenlenen Türk Günü kapsamında konser vermişti. (Arşiv)
8 / 13
Türkiye'nin "Barış Abisi" vefatının 24. yılında anılıyor 9
Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel (solda), 21 Temmuz 1998`de sanatçı Barış Manço (sağda) ve ortağı Aksüt ailesinin Bodrum Akyarlar`da kurduğu Clup Manço Tatil Köyü`nün açılış törenine katılmıştı. (Arşiv)
9 / 13
Türkiye'nin "Barış Abisi" vefatının 24. yılında anılıyor 10
Manço`ya (solda) 11 Ekim 1991`de Türk kültürüne katkılarından dolayı Hacettepe Üniversitesince onursal doktora payesi verilmişti. (Arşiv)
10 / 13
Türkiye'nin "Barış Abisi" vefatının 24. yılında anılıyor 11
20 Şubat 1998`de dönemin Başbakanı Yılmaz`ın eşi Berna Yılmaz (solda), çocuklara yönelik faaliyetlerinden dolayı Barış Manço`ya (ortada) plaket vermişti. (Arşiv)
11 / 13
Türkiye'nin "Barış Abisi" vefatının 24. yılında anılıyor 12
Manço, 10 Ocak 1996`da dönemin CHP Genel Başkanı, Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Deniz Baykal (sağda) ile Kültür Bakanı Fikri Sağlar`ın (solda) sanatçılar adına verdiği resepsiyona katılmıştı. (Arşiv)
12 / 13
Türkiye'nin "Barış Abisi" vefatının 24. yılında anılıyor 13
Manço (solda) ve iş adamı Sakıp Sabancı (sol 2), 24 Kasım 1998`de Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz`ı makamında ziyaret etmişti. (Arşiv)
13 / 13
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Türkgün Gündem Emine Erdoğan: Türk mutfağı, dünya için güçlü bir cazibe merkezi

Emine Erdoğan: Türk mutfağı, dünya için güçlü bir cazibe merkezi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, "Türk mutfağı, dünya için halihazırda güçlü bir cazibe merkezidir. Gastronomi duraklarımız, önemli birer turizm motivasyonudur. Gastro-diplomasi alanında büyük bir güce sahibiz." dedi.

KAYNAK: AA

Türk Mutfağı Haftası dolayısıyla Kapadokya Üniversitesi Fabrika Yerleşkesi'nde, "Anadoludakiler Kapadokya Pazarı" programı düzenlendi.

Programa, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Nevşehir Valisi Ali Fidan, Kapadokya Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Funda Aktan, Türkiye'de mukim yabancı misyon temsilcileri, büyükelçiler, mutfak şefleri ve gazeteciler ile çok sayıda davetli katıldı.

Emine Erdoğan, programda yaptığı konuşmada, Nevşehir'in vadileri ve peri bacalarıyla adeta bir masallar diyarı olduğunu belirterek, kentin, bereketli topraklarıyla tarımın, büyüleyici doğasıyla da turizmin can damarı olduğunu söyledi.

Nevşehir'in gastronominin de önemli duraklarından biri olduğunu ifade eden Emine Erdoğan, gelenekselleşen Türk Mutfağı Haftası vesilesiyle bir araya geldiklerini belirtti.

Bu anlamlı etkinliği hayata geçiren Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Nevşehir Valiliğine teşekkür eden Emine Erdoğan, yurt dışında çeşitli etkinliklerle Türk Mutfağı Haftası'nı kutlayan dış temsilciliklere de şükranlarını sundu.

Emine Erdoğan: Türk mutfağı, dünya için güçlü bir cazibe merkezi

“Alev Alatlı hocamızı rahmetle anıyorum”

Kendilerini ağırlayan Kapadokya Üniversitesine teşekkür eden Emine Erdoğan, "Bu vesileyle merhum Alev Alatlı hocamızı rahmetle anıyorum. O, bu ülkenin yetiştirdiği nadide münevverlerden biriydi. Vefatının üzerinden geçen bu kısa sürede onu gerçekten çok özledik. İnşallah, onun entelektüel mirasını ve memleket sevgisini genç nesillerle buluşturarak yaşatmaya devam edeceğiz. Bildiğiniz gibi hocamız, bundan 20 yıl önce bu üniversitenin temellerini, yerel ve ulusal kalkınma hedeflerini esas alarak atmıştı. Şimdi bu vizyonla yetişmiş on binlerce mezunumuz ülkemize hizmet ediyorlar." ifadesini kullandı.

Üniversitenin son 4 yıldır gastronomi alanında önemli çalışmalar yürüttüğüne, yöresel ürünlere görünürlük kazandırarak unutulmuş gastronomi öğelerini ön plana çıkardığına işaret eden Emine Erdoğan, bu çalışmaların yaygınlaşmasını diledi.

Emine Erdoğan: Türk mutfağı, dünya için güçlü bir cazibe merkezi

“Bu yılki temamızı Klasik Türk Yemekleri olarak belirledik”

Emine Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türk Mutfağı Haftası'nın gayesi, ülkemizin gastronomi potansiyelini en üst seviyeye çıkarmaktır. Mutfağımızın küresel ölçekte hak ettiği stratejik değeri bulabilmesidir. Gün yüzüne çıkmayı ve tadılmayı bekleyen nice özgün reçetemiz var. O nedenle her yıl farklı bir tema seçerek, Türk mutfağının çok katmanlı ve çok yönlü karakterini ortaya koyuyoruz. Bu yılki temamızı Klasik Türk Yemekleri olarak belirledik. Birbirinden leziz tariflerimizin, hayatın ve insanın üzerindeki olumlu tesirlerine güçlü bir vurgu yapmayı amaçladık."

Karnıyarıktan çılbıra, revaniden hoşafa kadar birçok klasik tarifin bugün hemen herkesin evinde pişirildiğini belirten Emine Erdoğan, bu yemeklerin mutfakların baş tacı ve mutfağın geleneksel, sağlıklı, atıksız ve sürdürülebilir özelliklerinin temsilcileri olduğunu söyledi.

“İşlenmiş ve hazır gıdalar, ana beslenme kaynaklarını oluşturuyor”

Emine Erdoğan, bugün dünyada insanların Batı tipi beslenmeyle hızla sağlığını kaybettiğini dile getirerek şunları ifade etti:

"Maalesef, işlenmiş ve hazır gıdalar, ana beslenme kaynaklarını oluşturuyor. Obezite, diyabet ve kalp hastalığı gibi birçok hastalık, küresel bir fenomen haline gelen bu Batı tipi beslenmenin sonuçlarıdır. İşte bu noktada, mutfağımızın beden ve ruh sağlığına olan iyileştirici etkilerinin, uluslararası platformlarda daha fazla vurgulanması gerektiğine inanıyorum. Açıkçası, şeflerimizden, akademisyenlerimizden ve tüm temsil makamlarından beklentimiz büyük. Bildiğiniz gibi Türk mutfağı, dünya için halihazırda güçlü bir cazibe merkezidir. Gastronomi duraklarımız, önemli birer turizm motivasyonudur. Gastro-diplomasi alanında büyük bir güce sahibiz. Şimdi bu gücü, mutfağımızın sağlıklı yaşam teklifiyle daha da artırabiliriz. Onun şifa sunan yönlerini tanıtarak, insanlığın hizmetine sunmanın, hepimizin ortak görevi olduğu inancındayım."

Türk mutfağının sadece lezzetler dünyası değil aynı zamanda bir değerler manzumesi olduğunu belirten Emine Erdoğan, "Zamanla yarışan modern dünyayı, hayatın ritmiyle ahenkli olmaya davet eder. Son günlerde çok rağbet gören yavaş yemek hareketinin en doğru karşılığıdır. Mesela, tencerede ağır ağır pişen yemek, insana hayatın aceleye gelmeyeceğini fısıldar. Sabrı ve emeği, yaşamın merkezine alır. Sirkeler, turşular, reçeller, hoşaflar gibi ürünler, birer tekamül hikayesidir. Tencerede karıştırılan yemeğe dualar eşlik eder. Yemeğe besmeleyle başlamak, şükürle bitirmek, manevi bir eğitimin temelidir. Yiyeceğe nimet ve rızık nazarıyla bakınca her lokma şifa olur." diye konuştu.

Emine Erdoğan: Türk mutfağı, dünya için güçlü bir cazibe merkezi

“Sofra etrafında şekillenen yaşam pratiklerimize daha çok önem vermeliyiz”

Mutfağın, Türk yaşam kültürünün de vitrine çıktığı yer olduğunu ifade eden Emine Erdoğan, Türk evlerinin her an misafire hazır olmasının, en önemli ayırt edici özelliği olduğunu dile getirdi.

On kısmetle gelen misafirin birini yiyip dokuzunu bıraktığının herkes tarafından bilindiğini söyleyen Emine Erdoğan, şöyle dedi:

"Son derece cömert ikram kültürümüzün dünyada eşi, benzeri yoktur. Öyle ki sofralarımızda Tanrı misafirine daima yer ayrılmıştır. Sofraya bir tabak daha eklemenin, rızkı azalttığına değil çoğalttığına inanırız. Anadolu'nun sınırsız hoşgörüsü, birlik, beraberlik ve dayanışma gibi faziletli yaşam öğretileri sofrada somutlaşır. Aile sofraları, muhabbetimizi artıran, bağlarımızı kuvvetlendiren, birbirimizin dertlerinden, sevinçlerinden haberdar olduğumuz meclislerdir. Sofrada bir araya gelmek, çocukların duygusal ve zihinsel gelişimine olumlu katkılar yapar. Tüm yaşamları boyunca onlara manevi güç verecek, güzel anılar biriktirmelerini sağlar. Aidiyet duygularını geliştirir. Bilhassa, Aile Yılı ilan ettiğimiz bu yılda, sofra etrafında şekillenen yaşam pratiklerimize daha çok önem vermeliyiz. Unutmayalım ki sofranın kendisi, ruhun gıdası, gönlün şenliğidir. Böylesi sofralarda birbirine kenetlenen ailenin manevi bağışıklığı artar, olumsuz dış etkilere karşı korunur."

“Ülkemizin eşsiz bir zanaat gücü ve tasarım yeteneği var”

Türk mutfağından zanaatlara kadar sahip olunan kültür zenginliğinin, Anadolu'nun hediyesi ve emaneti olduğunu dile getiren Emine Erdoğan, şunları söyledi:

"Her yörede, sesler, renkler, motifler, tatlar değişir. O nedenle, bu hafızayı zamana karşı dirençli kılmak, özel bir gayret gerektirir. Geçen sene başlattığımız 'Anadoludakiler' projemizle, zanaat geleneklerimizi, yöresel ürünleri ve üretim tekniklerini korumaya aldık. Kooperatiflere, yerel üreticilere ve kadın girişimcilere omuz verdik. Anadolu'nun her bir köşesindeki apayrı kültür hazinelerini görünür kılmak ve dünyaya tanıtma niyetindeyiz. Çünkü ülkemizin eşsiz bir zanaat gücü ve tasarım yeteneği var. Bu marifetlerimiz, çok büyük bir iltifatı hak ediyor. Bu kapsamda, Anadoludakiler Kapadokya Pazarı'nı kurduk. Kapadokya'nın köklü mutfağını, zengin ürün çeşitliliğini ve özgün üretimini bu pazarda bir araya getirdik. Burada gerçekten binbir emek var."

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına, valiliklere ve yerel yönetimlere şükranlarını sunan Emine Erdoğan, güzel ve halis niyetlerle döktükleri bu alın terinin karşılığını bulacağına, kültürel mirasın geleceğe aktarılacağına inandığını ifade etti.

Emine Erdoğan'a konuşmasının ardından Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır tarafından hediye takdim edildi.

Anadoludakiler Kapadokya Pazarı'na ilişkin videonun gösterildiği program, aile fotoğrafı çekimiyle sona erdi.

Şefler, asma yaprağı salamura etti

Emine Erdoğan, salondaki program sonrası beraberindekilerle Anadoludakiler Kapadokya Pazarı'nın açılışını yaptı, stantları gezdi.

Kapadokya mutfağına ait yiyecek ve içeceklerden tadan, bölgeye özgü el emeği ürünleri inceleyen Emine Erdoğan, ürünlere ilişkin bilgi aldı.

Deneyimleme alanlarını da ziyaret eden Emine Erdoğan, Nevşehirli girişimci kadınlar ve mutfak şefleriyle asma yaprağı basmayı deneyimledi.

Emine Erdoğan ayrıca çömlek yapımı ve kilim dokumanın aşamalarını ustalarından dinledi.

"Anadoludakiler" projesi

Emine Erdoğan'ın himayelerinde, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı koordinasyonunda, Kalkınma Ajansları ve Bölge Kalkınma İdareleri ile yürütülen "Anadoludakiler" projesiyle yöresel ürünlerin taşıdığı potansiyelin daha iyi kullanılabilmesi, üretici-girişimci-tüketici zincirinin daha sağlıklı, katma değerli ve sürdürülebilir işleyebilmesi amaçlanıyor.

Büyük alıcılar ile yerel üreticiler arasında tedarik zincirinin kurulduğu proje kapsamında üreticiler için pazar oluşturuluyor ve üretimde sürdürülebilirlik sağlanıyor.

"Toprağın bereketi", "mutfağın birikimi" ve "ellerin becerisi" olarak 3 kategorinin yer aldığı proje kapsamında, yöresel tarım, gıda ve el sanatları ürünleri sergileniyor.

Anadoludakiler projesi kapsamında açılan Kapadokya Pazarı da hem yerel kalkınmaya hem de turizm ekonomisine katkı sağlayacak sürdürülebilir bir model olarak tasarlandı.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *