İnsanlığın uçma çabalarının başlangıcından beri yuvarlak pencerelerin var olduğunu düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. İlkel uçaklar neredeyse bugünkü kadar hızlı değildi ve muhtemelen günümüz uçakları kadar yükseğe çıkamazlardı. Bu nedenle, çok eskiden uçaklarda kare veya dikdörtgen pencereler kullanılıyordu. O ilk günlerde, uçaktaki pencerelerin şeklini değiştirmek insanların aklındaki son şeydi. Zaman geçtikçe ve insanlar havacılık teknolojisi alanında sürekli, etkileyici gelişmeler kaydettikçe, uçaklar çok daha yüksek irtifalarda seyahat etmeye başladı.
PENCERELER KAZAYA NEDEN OLDU 1953'e kadar her şey yolundaydı, iki uçak uçuş sırasında parçalandı ve kaza sonucu 56 kişi hayatını kaybetti. Sonrasında, kazaların uçağın en göze çarpmayan kısımlarından biri olan pencerelerden kaynaklandığı anlaşıldı.
KARE VEYA DİKTÖRTGEN PENCERELER NEDEN BÜYÜK BİR SORUN Bir uçağın gövdesindeki herhangi bir köşe, uçaktaki kişilerin güvenliğini potansiyel olarak tehlikeye atabilecek zayıf noktalar içerir. Soru şu ki, belirli bir noktanın zayıf bir nokta olup olmadığını nasıl belirlersiniz? Aslında oldukça basit... Stres altında ezilebiliyorsa (atmosfer basıncı, rüzgar basıncı vb. doğal koşullar), o zaman zayıf bir noktadır. Uçak üreticileri, uçakların gövdesindeki zayıf noktaları tamamen önlemek veya en aza indirmek ister. Bir kare/dikdörtgen pencerenin dört köşesi vardır, yani dört bağımsız zayıf noktası vardır. Bu da, aşırı atmosferik koşullara dayanamayacak dört nokta olduğu anlamına gelir; ve biz sadece bir pencereden bahsediyoruz. Şimdi, bir uçağın gövdesinde kesilen tüm pencereleri hesaba katın ve sadece birkaç pencerenin çatlamasının ne kadar tehlikeli olacağını düşünün. Sorun sadece kareler veya dikdörtgenlerde değil; köşeleri olan herhangi bir şekil, uçağın güvenliği için potansiyel bir tehlikedir. Ticari ve özel jetlerde kavisli pencerelerin bu kadar yaygın olmasının nedeni budur. Oval pencereler, yaşadıkları baskıyı çok daha geniş bir alana verimli bir şekilde dağıtırlar, bu da kırılma şanslarını önemli ölçüde azaltır.