Panelin açılış konuşmasını Cumhurbaşkanı Erdoğan yaparken diğer konuşmacılar arasında Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç yaptı.
12 Eylül'de çocuk mahkumlardan biri olduğunu belirten Mehmet Uçum, darbenin 43. yılında yeni anayasa konulu toplantı düzenlenmesinde görev aldığı için bahtiyar olduğunu dile getirdi.
MEHMET UÇUM: YAMALI BOHÇADAN BETER ANAYASA CUMHURİYET'İN 100. YILINA YAKIŞMIYOR
Mehmet Uçum, yaptığı konuşmada; 'Ülkemizin bu gelişimini yeni bir aşamaya taşımak için Cumhuriyetimizin 100. yılını taçlandırmak için Türkiye Yüzyılı’nı görkemli bir şekilde başlatmak için artık hedefimiz yeni anayasadır. 1987 yılından beri, yani tam 36 yıldır Türkiye’de yeni ve sivil bir anayasa talebi var. 1987 ila 2017 arasında 23 değişiklik yapılmasına, 19 değişiklik yürürlüğe girmesine rağmen yeni anayasa talebi her zaman ülke
gündeminde çeşitli seviyelerde yer aldı.
Başlangıçta 177 asıl maddeye sahip 1982 Anayasası, şu anda 154 asıl madde ile caridir. Cari maddelerin 96’sı 30 yıl içinde 19 seferde 184 temel ve tali hususta değişikliğe uğradı. Buna rağmen Türkiye’de yeni anayasa ihtiyacı ortadan kalkmadı. Hem darbe ürünü olan hem de bu kadar çok değişikliğe uğrayıp bütün iç tutarlılığını, dil ve terim uyumunu yitirmiş yamalı bohçadan beter bir anayasayla yaşamak cumhuriyetin 100. yılında ülkemize yakışan bir durum değildir.
Elbette yeni bir anayasa hedeflense de sıfırdan, sil baştan bir kurgu olmayacağı tüm toplumda genel kabul görüyor. Cumhuriyetimizin kurucu lideri Atatürk’ün öngördüğü üniter yapının, adalet ve insan haklarına dayanan demokratik, laik, sosyal devlet ve hukuk devletinin temel olduğu; resmi dilin “Türkçe”, bayrağın “Ay Yıldızlı Albayrak”, milli marşın “İstiklal Marşı”, başkentin “Ankara” olduğu bir anayasa milletimizin vazgeçilmezidir.
Yeni anayasada halk iradesinin temel kazanımı olan başkanlık sisteminin ve tüm kuvvetler açısından demokratik meşruiyet ilkesinin korunması ve geliştirilmesi de özellikle 14 ve 28 Mayıs 2023 seçimlerinden sonra halkımızın verdiği bir talimata dönüşmüştür.
Türkiye eğer 2028’e kadar devam edecek, Büyük Millet Meclisinin 28. Dönemi’nde yeni bir anayasaya kavuşursa, yeni anayasanın 2024 ve sonraki bir yasama yılında kabul edilse bile “2023 Anayasası” olarak adlandırılması çok anlamlı olur. Anayasanın bu şekilde adlandırılacağı başlangıç metni içinde ifade edilebilir. Böylelikle Türkiye Yüzyılı’nın anayasası, “2023 Anayasası” adıyla Cumhuriyetin 100. yılı anayasası olarak tarihe geçer.
Bu sembolizm, Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlılığın, anayasanın içeriğinin yanı sıra adıyla da işaretlenmesi olarak kabul edilebilir. Hedef “2023 Anayasası”dır. 2023’ten sonra hangi yılda kabul edilirse edilsin Türkiye Yüzyılı’nda kabul edilecek yeni anayasanın adı “2023 Anayasası” olmalıdır" ifadelerinde bulundu.
'BU KEZ OLSUN TAM OLSUN DİYELİM'
Mehmet Uçum'un panelde yaptığı konuşmanın devamı şu şekilde:
"O nedenle gelin hep birlikte Cumhuriyetin 100. yılını da kapsayan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 28. Yasama Dönemi’nde Türkiye anayasa mutabakatı sağlayalım, “Bu kez olsun, tam olsun.” diyelim, Türkiye Yüzyılı’nı yeni anayasayla görkemli bir şekilde başlatalım. Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu olarak ve kendi adıma teşekkürlerimize gelince; öncelikle olağanüstü yoğun gündemine rağmen zaman ayırıp toplantımıza teşrif ederek, biraz sonra aramızda bulunacak ve bizleri onurlandıracak, Kurulumuzun Başkanı Sayın Cumhurbaşkanımıza en derin şükranlarımızı ve saygılarımızı sunuyoruz.
Panellerimizin yönetimini ve tebliğlerini üstlenen değerli hocalarımıza, dostlarımıza çok teşekkür ediyoruz. Toplantı davetimizi kabul edip burada bizlerle olan tüm değerli konuklarımıza çok teşekkür ediyoruz. Bu toplantıyı birlikte yaptığımız Türkiye Cumhuriyeti İletişim Başkanlığının emeği geçen çalışanlarına, Başkan Prof. Dr. Fahrettin Altun’a çok teşekkür ediyoruz. Bir de böyle toplantıların öncesinde, yapıldığı sırada ve sonrasında, bütün nüanslarıyla titizlikle uğraşan, yoğun emek harcayan o görünmez kahramanlara, başta Mustafa Akış, Aysun, Dilek, Büşra, Çağatay ve Olga olmak üzere isimlerini saymakla bitiremeyeceğimiz tüm katkı verenlere, kurulumuzun tüm üyelerine, raportörlerine, çalışanlarına ve bu kampüsteki tüm görevlilere sonsuz teşekkürler.'"