Türkgün Gündem Ahırdaki sır perdesi aralandı! Abi Enes'in kolunu bakın kim ısırmış?

Ahırdaki sır perdesi aralandı! Abi Enes'in kolunu bakın kim ısırmış?

Narin'in kaybolduğu ilk 18 dakikalık sır zamanda eve iki kez giren yenge Hediye Güran itiraflarda bulundu. Hediye Güran, olay günü anne-oğulun Narin'in öldürülmüş olduğu düşünülen ahırda boğuştuğunu söyledi, anne Yüksel Güran'ın oğlu Enes'in kolunu dişlediğini anlattı. Yenge Güran “Yüksel Güran çok sinirliydi. Enes'i dövdüğünü biliyorum ama nedenini bilmiyorum” dedi.

KAYNAK: Akşam

Narin'in kaybolduğu ilk 18 dakikalık sır zamanda eve iki kez girdiği anlaşılan yenge Hediye Güran itiraflarda bulundu. Yenge, Narin'in öldürüldüğü düşünülen ahırda anne Yüksel Güran'ın oğlu Enes'le boğuşup kolunu ısırdığını anlattı.

Diyarbakır Bağlar'a bağlı Tavşantepe Mahallesi'nde kaybolduktan 19 gün sonra ölü bulunan Narin Güran (8) cinayetinde yeni itiraflar geldi. Narin en son saat 15.15'te okulun güvenlik kamerasınca görüntülenmiş; cesedi dereye sakladığını söyleyen Nevzat Bahtiyar'ın otomobilinin saat 15.40'ta su kenarına ulaştığı belirlenmişti.

Yolda harcanan zaman çıkarılınca 18 dakikada ne olduğunun sorusunu araştıran ekipler, o sırada Narin'in evine yengesi Hediye Güran'ın 2 kez gidip geldiğini tespit etti.

ENES'E KARŞI SİNİRLİYDİ

Akşam Gazetesi'nin haberine göre, Şüpheli yenge Hediye Güran, Narin'in annesi Yüksel Güran'ın oğlu Enes'e o gün çok sinirli olduğunu söyledi. Olay günü anne-oğulun Narin'in öldürülmüş olduğu düşünülen ahırda boğuştuğunu da belirten yenge Güran, şöyle devam etti: Annesi Enes'in kolunu dişledi ama neden olduğunu bilmiyorum. Annenin Enes'i dövdüğünü biliyorum. Çok sinirliydi.

AHIRDAN NUMUNE ALINDI

Jandarma, Narin'in ahırda öldürülmüş olma ihtimali üzerine numune aldı.

ANNEDEN ŞÜPHELİ SÖZLER: KIZIM BİLİYOR NE OLUR BIRAKIN

Anne Yüksek Güran'la ilgili haftalar sonra ortaya çıkan bir video kaydı şüpheleri arttırdı. Narin'in kaybolmasından 3 gün sonra Gülistan Doku'nun ailesinin yaptığı ziyarette kaydedilen görüntüde anne Güran'ın şu ifadeleri kullandığı duyuldu: Narin karanlıkta kalmasın. Ne olur kızımı bırakın, ne olur bir köşeye atın. Ne olur benim kızıma göstermeyin. Kızım biliyor, dayanamıyor.


3 GÜN SONRA YENİ HALI SERMİŞ!

Narin kaybolmasından 3 gün sonra anne Yüksel Güran'ın evin oturma odasındaki halıyı kaldırıp yerine yenisini serdiği belirlendi. Bunun üzerine hem eski halıdan hem de cinayetin baş şüphelisi tutuklu amca Salim Güran'ın evinden bazı numuneler alındı. Tüm numunelerin cinayet şüphelileri ve Narin'in vücut analizleriyle eşleştirileceği öğrenildi.

TERLİĞİ SAKLAYAN KUZEN: ÇİNGENELERİN SANDIM

Delilleri yok etmekten tutuklanan kuzen Muhammed Kaya'nın (23) arama çalışmaları sırasında bulduğu terliği sakladığı ortaya çıktı. Kaya savcılık ifadesinde köye 2.5 km uzaklıkta ilerlerken yol üzerinde gördüğü terliği çingenelere ait olduğunu düşünerek almadığını; dönüşte aynı terliği görünce bu kez aldığını söyledi. Şüpheli, köye döndüğünde ise kargaşa nedeniyle terliği jandarmaya vermeyi unuttuğunu öne sürdü.

KÖYÜ İLK GÜN 6 SAAT KARANLIKTA BIRAKMIŞLAR

Narin'in arama çalışmalarını sekteye uğratmak için yapılan sahte ihbar ve elektrik kesintileriyle ilgili gözaltına alınan İsa Kaya ile Şeyma Kaya'nın işlemleri devam ediyor. Elektrik kesintilerinin izini süren Akşam Gazetesi, DİCLE Elektrik Dağıtım A.Ş.'nin kayıtlarına ulaştı. Narin'in kaybolduğu 21 Ağustos günü Tavşantepe'ye sadece sabah 06.00'da 30 saniye akım verilemediği öğrenildi. Ancak aynı gün bazı kişilerin müdahalesi nedeniyle köyde 6 saatlik elektrik kesintisi yaşandığı ortaya çıktı. 23 Ağustos'ta da arıza kaynaklı 3 saate yakın elektrik kesintisi olduğu; DİCLE Elektrik'in şüpheli kesintilerden sonra 24 Ağustos'ta bölgede 7/24 müdahalede bulunması için nöbetçi ekip görevlendirdiği bildirildi.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Türkgün Başyazı Devlet Bahçeli’ye edilen dualar

Devlet Bahçeli’ye edilen dualar

Kaynak: Yıldıray Çiçek

Türkiye, yaklaşık yarım asırdır terör belasıyla mücadele ediyor. Bu kara bela, ülkemize hem maddi hem de manevi açıdan ağır bedeller ödetti; nice canlar yitip gitti, ocaklar söndü. 

Peki, en acı olan ne biliyor musunuz? 

Türkiye’ye yönelik saldırıların planlandığı terör kampları; yıllardır Müslüman bildiğimiz Irak, Suriye ve İran gibi komşu ülkelerin topraklarında bulunuyor. Daha da çarpıcı olan şu: Bu kamplarda yuvalanan terör örgütlerinin silah ve eğitim ihtiyaçları, bölgedeki çıkarlarını korumaya odaklanan ABD ve İsrail gibi emperyalist güçler tarafından karşılanıyor. 

Müslüman coğrafyalarda kök salan terörün, Müslümanlara karşı ve yine Müslüman topraklarından yönlendirilmesi, başlı başına bir çelişki, bir paradokstur.

Bugün tartışılan ve başarıya ulaşması için mücadele verilen “Terörsüz Türkiye” hedefi, işte bu çarpık düzeni sona erdirmeyi amaçlıyor. 

Çünkü Türkiye’de yıllardır süren terör, yalnızca can almakla yetinmedi; şehirleri, zihinleri ve umutları da hedef aldı. 

Ülkenin dört bir yanında acılar yaşanırken, en derin tahribat Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da hissedildi. 

Eğer “Terörsüz Türkiye” hedefi başarıya ulaşırsa, en çok bu bölgenin insanları huzura kavuşacak.

MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin aylar önce başlattığı çağrılar, adımlar ve diyaloglar, özellikle bölge halkı üzerinde son derece olumlu etkiler yarattı. Terör atmosferinde, silahların gölgesinde yaşayan insanlar, Sayın Bahçeli’nin “Terörsüz Türkiye” vizyonunu takdirle karşılıyor. 

7 Mart 2025’te kaleme aldığım “Terörsüz Türkiye’yi İstemeyenler Var!” başlıklı yazımda bu tabloyu şöyle değerlendirmiştim:

“MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin çağrıyı yaptığı ilk günden bu yana Doğu ve Güneydoğu’nun her kesiminden birçok insanla görüştüm. Hepsi, ‘Devlet Bahçeli büyüğümüzden Allah razı olsun’ dualarını ediyor. Bu yazıyı okuyan herkes, çevresinde bu sevinçlere ve dualara mutlaka şahit olmuştur.”

Bugün bölge halkıyla doğrudan temas eden herkesin benzer gözlemleri, anıları ve bilgileri mutlaka vardır. Geçtiğimiz günlerde Habertürk Güvenlik Politikaları Koordinatörü Çetiner Çetin’in; “Bahçeli’nin hasta olduğu dönemde iki kez Van’a, birer kez Hakkâri ve Şırnak’a gittim. Vallahi, billahi, tallahi, onun sağlığına kavuşması için evinde Kur’an hatmi indiren aileler biliyorum.” sözleri bu durumun en çarpıcı örneklerinden biridir.

Bu süreçte dışarıda, içeride ve dibimizde; şeref ve haysiyet yoksunları, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin sağlığı üzerinden kirli hesaplar yapmış olsalar da bu milletin helal süt emmiş evlatları; onun vatan sevgisini, iç cepheyi güçlendirme kararlılığını, kardeşliği pekiştirme iradesini ve birlik-beraberlik zırhını tüm yurda giydirme idealini asla yalnız bırakmadı. 

Sayın Çetiner Çetin’in de ifade ettiği gibi, dualarını hiç eksik etmediler. İnançla edilen o dualar, Sayın Bahçeli’ye sağlığını ve dirayetini geri kazandıran en büyük güç oldu.

Açık konuşmak gerekirse, bu süreç “niyet hayır, akıbet hayır” samimiyetiyle başlatılmış bir adımdır. 

Ancak unutulmamalıdır ki, aynı zamanda her türlü provokasyona açık, son derece hassas bir süreçtir. 

Çünkü yaklaşık yarım asırdır ülkemizde terör yaratan odaklar, hedeflerine ulaşıncaya kadar bunun asırlarca sürmesini isteyecektir. 

Terör baronlarının, Bese Hozat’ın terör dilini sürdürerek verdiği mesajlar da buna işaret etmektedir: İsrail, bölgede giderek temel hegemonik güç haline geliyor. Tüm bölge üzerinde etkisi artıyor. ABD, İngiltere ve Batı’nın ciddi desteğiyle bu gerçekleşiyor. Bu gelişmeler doğrudan Kürtleri de ilgilendiriyor. Çünkü Kürtler de tüm bu dizaynın içinde yer alıyor, savaşın tam merkezinde bulunuyor. İsrail ve ABD başta olmak üzere bu güçlerin Kürtler üzerinde ciddi hesapları ve planları var.

İşte tüm mesele, bu gerçekleri bilerek “Terörsüz Türkiye” hedefi için mücadele vermek ve ekseriyeti Müslüman olan, helal süt emmiş Kürt kökenli kardeşlerimizi bu emperyalist girdaptan kurtarmak olmalıdır. Cumhur İttifakı’nın mücadelesi işte bunun içindir.

Yusuf Has Hacip'in duası duamızdır: "Ya Rab, devletimizi artır, dileğimizi ver. Her işimizde arka ol, desteğini ver"

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *