Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Kurumsal Gelişim Koordinatörü Ekrem Aslan, açıklamalarda bulundu…
Bu çizginin, yıllar içinde kriz anlarında verdiği soğukkanlı kararlarla, halkın ortak hissiyatına tercüman olan açıklamalarıyla ve devlet-millet bütünlüğünü önceleyen tavırlarıyla pekiştiğini ifade eden Aslan, “Devlet Bahçeli, Milliyetçi Hareket Partisi’ni ülkenin bekası, milletin birliğini ve toplumun huzurunu bozacak durumlar ve olaylar karşısında kriz çözen hamleleri ile ülke yönetiminde kilit aktör haline getirmiştir. 2001 yılında yaşanan ekonomik ve siyasi krizin ardından erken seçim çağrısıyla sistemi kilitlenmekten kurtaran Bahçeli, o gün birçok kişinin cesaret edemeyeceği bir sorumluluğu üstlenmişti. Benzer şekilde, 7 Haziran 2015 seçimleri sonrası oluşan istikrarsız tabloda da devletin güvenliğini ve milletin huzurunu önceleyen bir duruş sergilemiş, 15 Temmuz hain Fetö darbe girişimi sonrası ise hiç tereddüt etmeden demokrasinin yanında saf tutmuştur. Onun bu kararlılığı, sadece siyasi bir refleks değil, aynı zamanda toplumsal vicdana ve anayasal sadakate dayanan bir liderlik anlayışının tezahürü olmuştur.” diye konuştu
SÜRECİ TIKAYAN DÜĞÜMLERİ DEVLET BAHÇELİ ÇÖZMÜŞTÜR
2007 yılında yaşanan Cumhurbaşkanlığı seçim sürecine ilişkin 367 krizinde Meclis'in işleyemez hale geldiği o gergin dönemde, Bahçeli’nin “Meclis çalışmalı” diyerek süreci tıkayan düğümü çözdüğünü ve demokrasiyi önceleyen milli bir iradenin sesi olarak tarihe geçtiğini kaydeden Ekrem Aslan, açıklamasını söyle sürdürdü: “ Siyasi ortamın son derece kutuplaştığı o süreçte, anayasanın ruhunu gözeterek devletin işleyişini sürdüren bu tavır, onun demokrasiye olan inancını da gözler önüne sermiştir. 2017'de başlayan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi sürecine verdiği destek de benzer bir stratejik bakışın ürünüdür. Bahçeli, sistem tartışmalarını kişisel veya partisel çıkarlar düzeyinde değil, devletin geleceği ve yönetimsel etkinlik çerçevesinde değerlendirmiştir. O günlerde aldığı pozisyon, siyasetin ötesine geçen bir sorumluluk bilinciyle şekillenmiştir. Liderlik yalnızca krizleri yönetmekle değil, insanî bağları korumakla da ölçülür. Farklı düşünce yapısına sahip, bazı çevrelerin ötekileştirdiği Siyasetçi, Sanatçı ve toplumsal anlamda ön planda olan kişilikler için başsağlığı ve geçmiş olsun dileklerinde bulunmuştur. Son olarak Sanatçı Volkan Konak’ın vefatı sonrası yayınladığı başsağlığı mesajı, siyasi farklılıkların ötesinde, toplumsal birlikteliğe ve insana verilen değerin bir ifadesidir. Siyaset üstü bir nezaketin yansıması olan bu yaklaşım, Bahçeli’nin liderliğinin bir başka yönünü daha gözler önüne sermiştir: insan odaklı, duyarlı ve vakur bir siyaset dili”
Bahçeli’nin yıllardır kararlılıkla vurguladığı “Terörsüz Türkiye” çağrısının da yalnızca bir güvenlik politikası değil; aynı zamanda ortak yaşam ideali, barışa ve huzura duyulan özlemin ifadesi olduğunu söyleyen Aslan, Şöyle konuştu: “Bu çağrı, milliyetçilikle çatışmayan bir kapsayıcılığı içinde barındırır. Çünkü Bahçeli’nin anlayışında milliyetçilik, ayrıştırıcı değil birleştirici bir değerdir; teröre karşı ise sıfır toleransla, milletin birliğini esas alır. Devlet Bahçeli’ni anlayışında; Milliyetçilik ülkenin en tehlikeli sorununu çözmek, ortadan kaldırmak iradesidir, ona kene gibi yapışıp onu sömürerek semirmek değildir. Bu düşünce yapısının temelini oluşturan “Demokrasi, milliyetçiliğin ikiz kardeşidir” sözü, onun siyasi felsefesini sade ama güçlü bir biçimde özetler. Bahçeli için milliyetçilik, demokratik katılımı dışlamaz; bilakis halk iradesini esas alan bir duruşun parçasıdır. Onun liderliği, hem milli değerlerin korunmasını hem de demokrasi kültürünün güçlenmesini aynı çizgide buluşturur. Bu nedenle kararları çoğu zaman sadece bir parti genel başkanının tutumu değil, kamu vicdanının sözcüsü olarak değerlendirilmiştir”
BAHÇELİ TÜRKİYE’NİN ORTAK AKLININ SESİDİR
Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Kurumsal Gelişim Koordinatörü Ekrem Aslan, açıklamasının son bölümünde şu ifadelere yer verdi:
“Bugün Türkiye, derinleşen kutuplaşmalar, bölgesel tehditler ve iç siyasetle çevrili karmaşık bir süreçten geçerken, Devlet Bahçeli gibi vicdanı merkeze alan, dengeli, dirayetli lider figürlerine her zamankinden daha çok ihtiyaç duymaktadır. Onun çizgisi, siyasetin gürültüsünden uzak ama devletin ve milletin kalbine yakın duran bir çizgidir. Sessiz ama sarsılmazdır. Bu da onu, yalnızca bir partinin değil, Türkiye'nin ortak aklının ve vicdanının temsilcisi hâline getirmiştir.
Bahçeli’nin sıkça dile getirdiği “Önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben” anlayışı, bu inanmışlığın en açık tezahürüdür. Bu söz yalnızca bir siyasi slogan değil; bir ahlak, bir sadakat ve bir duruş beyanıdır. Ve o sözün hemen arkasından gelen ifadesi, onun liderlik pusulasını özetler: “Biz tutarlıyız, ilkeliyiz, dürüstüz ve ahlakın burcuyuz. ”İşte bu yüzden Devlet Bahçeli’nin liderliği, yalnızca bugünün değil, yarının da vicdanında yankılanacak bir duruştur.”