Cemil Doğaç İPEK (Uluslararası İlişkiler Uzmanı) / KONUK YAZAR
Öncelikle şunu vurgulamak isterim ki Azerbaycan’ın topraklarının işgali probleminde otuz yıldır ilk defa bu kadar çözüme yaklaştık. Kardeş Azerbaycan’ın saha kazanımlarının tamamını masada koruduğunu hatta diplomasi aracılığıyla Gazah, Kelbecer ve Ağdam bölgelerini savaşmadan geri aldığını görüyoruz. 27 Eylül öncesi ile kıyasladığımızda işgal altındaki bölgenin takriben %80’inin kontrolünün Azerbaycan tarafından geri alındığına tanık olmaktayız. Azerbaycan’ın eksklav toprakları ile bağlantı kurması bu anlamda çok stratejiktir. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in de ifade ettiği gibi hiçbir bölgede Ermenilerin eski statü iddialarının kalmadığını, artık statükonun değiştiğini söyleyebiliriz, bu çok önemli.
Rusya’nın bölgeye girişini ilk etapta olumsuz olarak değerlendirsek de buradaki varlığının 5 yıl ile sınırlı kalacak olması olumludur. Zaten Süreç de Rusya’nın bölgeye asker konuşlandırması ile hızlı bir şekilde başladı. Rus barış gücü kontrolünde de devam edecektir. Özellikle Suriye sahasında bu yönde varılan anlaşmaların ve sözlerin daha önce tam olarak tutulmadığına ve tam manasıyla uygulanmadığına tanık olduk, Karabağ sahasında buna izin verilmemesi gerekiyor. Bu nedenle Rusya’nın bölgede devlet ciddiyetini göstererek tarafsızlığını muhafaza etmesi elzemdir.
Azerbaycan’ın Karabağ zaferinde Türkiye’nin katkısı su götürmez bir gerçektir. Türkiye’nin İHA/SİHA desteği sayesinde sahada hava hakimiyeti kazanılmış ve Azerbaycan’ın tüm milli güç unsurlarının iradesini ortaya koyması ile birlikte İşgalci Ermeni unsurları tüm cephelerde tarumar edilmiştir. Türkiye’nin saha dışında diplomatik desteği Ermenilerin Azerbaycan’ı yalnızlaştırma çabalarını boşa düşürmüştür. Ermenistan’ın Tovuz’a yönelik terör saldırıları sonrasında Türkiye’nin ortaya koyduğu pro-aktif politika alınan başarıda önemli bir paya sahiptir.
Bundan sonraki süreçte Türkiye’nin bölge üzerindeki etkisinin artacağını düşünüyorum. Her ne kadar bölgeye Rus askeri konuşlansa da Türkiye’nin sağlamış olduğu destek ve bu desteğin yönetim ve halk nezdinde bulduğu karşılık önemli bir kazançtır. İlerleyen dönemde Türkiye son çatışma ile arttırdığı etkisini korumaya, Azerbaycan ile yalnızca askeri değil farklı veçhelerde de işbirliğini artırmayı hedefleyecektir.
Nahçıvan koridoru hususunda öncelikle sahadaki uygulamayı görmemiz gerekiyor. Bu koridorun kontrolü Rusya’da olacağı için bazı şüphelerim var lakin bu konunun masaya getirilmesi ve koridorun açılacak olması bir başlangıç olarak değerlendirilmelidir. Bu noktada uygulamayı beklemek daha doğru olacaktır.