İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Hatay'daki Afet Koordinasyon Merkezi'nde açıklamalarda bulundu.
Bakan Soylu, Hatay Defne, daha sonra Samandağ merkezli meydana gelen 6,4 ve ardından 5,8 büyüklüklerindeki depremlere ilişkin, "Kamuoyuna bildirdiğimiz gibi 6 vatandaşımız hayatını kaybetmiştir, 18'i ağır olmak üzere 562 vatandaşımız da yaralanmıştır. Dün akşam itibarıyla meydana gelen depremdeki enkazların her birine de ulaşılmıştır" bilgilerini verdi.
Depremin meydana getirdiği yıkımların akabinde arama ve kurtarma çalışmalarının yapıldığını, ardından hem acil yıkılacak binalar hem de ağır hasarlı binalarla ilgili tespit çalışmasının devam ettiğini belirten Soylu, "Bu tespit çalışmasındaki ortaya çıkan sonuçlar, nihai sonuçlar değildir. Bunlar, itiraz edilebilir sonuçlardır. Yani evi orta hasarlı çıkan bir vatandaşımız, 'benim evimin tekrar değerlendirilmesini istiyorum' dediği andan itibaren değerlendirilecektir. Bu bugüne ait de bir şey değildir. Bugünden önceki tüm yaşadığımız afetlerde, depremlerde karşı karşıya kaldığımız bir süreçtir ve devam etmektedir" ifadelerini kullandı.
Soylu, evi az hasarlı bir vatandaşın da "tekrar değerlendirilmesini istiyorum, ben orta veya ağır hasar görüyorum" dediği andan itibaren tekrar ekiplerin oraya gideceğini anlattı.
Bu konu sonuçlanana kadar binalarla alakalı herhangi bir işlemin yapılmayacağını bildiren Soylu, "Bunun tersi de söz konusudur. 'Benim evime orta hasar belirlediği zaman, benim evim sağlamdır' diyen için de yine aynı tedbir ve aynı süreç işleyecektir" diye konuştu.
"DEPREM HAREKETLİLİĞİ DEVAM ETMEKTEDİR"
Bakan Soylu, acil yıkılacak binaların ekipler tarafından hemen yıkılacağını belirterek, "Acil yıkılacak binalara girilmesi yasaktır, kesinlikle... Yani 'benim orada eşyam var, veya yarım saat, bir saat gireyim' gibi bir şey söz konusu değildir. Çünkü dün akşamki müstakil deprem ve artçı depremler bize göstermiştir ki bu deprem hareketliliği devam etmektedir. Böyle bir riski almak, böyle bir sorumluluk almak doğru değildir. Bütün kolluk birimlerimize talimat verdik" ifadelerini kullandı.
Ağır hasarlı binalara girmenin de riskli olduğunu vurgulayan Soylu, "Şimdi art arda gelen depremlerden sonra Çevre Şehircilik Bakanlığımızla yaptığımız değerlendirmeler çerçevesinde, bugünden itibaren buradan eşya alınması, buraya kısa sürede girilmesi de yasaklanmıştır. Yani ağır hasarlı binalara da bu saatten sonra girmek yasaktır, yeni bir karara kadar. Çünkü bu riski taşıyamayız, bu sorumluluğu taşıyamayız, bu da doğru değil" diye konuştu.
"EŞYA YARDIMI MİKTARI AÇIKLANACAK"
Süleyman Soylu, eşya yardımı konusunda, "Bu konuda daha önceki uygulamalarımızda olduğu gibi hem AFAD hem de Aile Sosyal Hizmetler Bakanlığımız eşya yardımını birlikte yapabilecektir. İki-üç gün sonra da eşya yardımı miktarı açıklanacaktır, elimizde bir miktar var, aslında yılbaşı belirlediğimiz bir miktar. Ama onu nereye, ne kadar götürebiliriz konusunda bir çalışma gerçekleşiyor" bilgilerini verdi.
"O ŞEHRİN PAYDAŞLARIYLA BİR ARAYA GELİNECEK"
Depremin ardından şehirlerin nereye kurulacağı ve planlamanın nasıl yapılacağı konusunda sorular yöneltildiğini dile getiren Soylu, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum'un bizatihi bütün illeri dolaştığını, istişareler ortaya koyduğunu anlattı.
Dün Gaziantep'te yaklaşık 6 saat boyunca hem AFAD'ın bilim kurulunda çalışan hocalarla hem de diğer üniversitelerden hocalarla özellikle her ilin tek tek değerlendirilerek nerede olabileceğine yönelik bir çalışma ortaya koyduklarını aktaran Soylu, bir gün önce de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının Maden Tetkik ve Arama ile bu çalışmayı yürüttüklerini söyledi.
Şimdi bir adım daha attıklarını dile getiren Soylu, şöyle konuştu:
"Burada bütün valilerimize söyledik. İl çevre ve şehircilik müdürlükleriyle, AFAD müdürleri de yanında olmak kaydıyla o şehrin paydaşlarıyla bir araya gelinecek. Kimler? Belediye başkanları, milletvekilleri, sanayi ve ticaret odaları, esnaf odaları, il kanaat önderleri, ilin teknik odalarıyla bir araya gelinecek. Bunu da 48 veya 72 saat içerisinde yapmaları konusunda bir salık verdik. Her ilde ve her ilçede onların da geçmişte yaptığı değerlendirmeler, bugün Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın taslak olarak hem zemin etütlerini gerçekleştirdiği, hem de taslak olarak öneri olarak ortaya koyacağı, onların önerileri olarak koyacağı değerlendirmeler karşılaştırılarak bir sonuca varılacak."
"BUNUN HESABINI DEVLET SORAR DA BİR DE BU DÜNYANIN ÖTEKİ DÜNYASI VAR"
Bakan Soylu, normalde şehir içinde 5-6 bin, şehirler arasında 8-9-10 bin liralık bir taşımayı 20-25 bin liraya çıkaran fahiş bir takım fiyatlar gördüklerini vurguladı.
"Bir kere bunun hesabını devlet sorar da bir de bu dünyanın öteki dünyası var, bunun hesabını Allah da sorar" diyen Soylu, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Yani buradan insanlar, canını zor kurtardılar, herkesin bir travması, bir sıkıntısı var. Bu sıkıntı üzerinden burada bir istismar yapmaya çalışmak elbette ki bir kötülüktür. Belki de en kısıtlı ifadeyle bunu söylemek durumundayım. Bu konuda bütün valilerimize, olağanüstü halin de ortaya koymuş olduğu çerçeve içerisinde biz gerekli talimatları verdik, gerekli yazıları gönderdik. Bu konuda bir fahiş fiyat veya vatandaşı zorlayıcı, vatandaşı istismar eden, belki de vatandaşın zor durumundan faydalanan bir durum görülürse gereği yerine getirilecektir. Gereğini nasıl yerine getirileceğini de arkadaşlara tek tek izah ettik. İlgili sivil toplum kuruluşlarının, ilgili ticaret odalarının, ilgili esnaf odalarının da bu çağrıyı yapmaları bu denetimi kendilerinin yapmaları da esastır. Bize ait bölümünü yapar ve gereğini yerine getiririz ama bu aynı zamanda ahlaki bir meseledir.
Ben o meslek odalarının yerinde olsam yarın bir toplantı yapar, bu tespitleri, bu yapanları bu kişiler kimse bunları tespit eder, onların bir daha o meslek odalarında temsil edilmemelerini ve üye olmamalarını sağlarım, işin doğrusu budur. Bu zor zamanlarda herkes el birliğiyle büyük bir millet olmanın fedakarlığını ortaya koyuyor, birileri de bunda istismar malzemesi yapıyorsa ona bu dönemin en ağır cezası verilmelidir. Bu kadar açık. Keşke şöyle kanunlarımız olsa da bu tip insanlar, ömürleri boyunca ticari kısıtlı olsalar, kamu hizmetlerinden men edilseler. Keşke böyle kanunlarımız gelişse, belki de en doğru olan süreç budur. Çünkü anlaşılıyor ki ahlak duygusu ve inanç duygusu, öteki dünya korkusu yok olmuş insanlar, buradan para üzerine istifade etmeye çalışıyorlar."
"KİRALARIN BİRDEN CİDDİ BİR ŞEKİLDE YÜKSELİYOR OLMASI AYRI BİR İSTİSMAR MESELESİDİR"
Bakan Soylu, kira meselesinin başka bir problem olduğunu, bu konuda da çalışılması için talimat verdiklerini belirterek, "Kiraların birden ciddi bir şekilde yükseliyor olması ayrı bir istismar meselesidir. Ayıptır, günahtır. Çadırda kalan insanların ahı, o enkaz altında saatlerce, günlerce kalıp bir büyük lütufla, Allah'ın lütfuyla bugün yaşayan insanların ahı tutar. Bu paranın hiçbir hayrını görmezsiniz. İster bizi sevin, ister sevmeyin" dedi.
Bugün bir çocuğa "korktun mu" diye sorduğunda, "dişlerim titredi." yanıtı aldığını aktaran Soylu, "Bunu anlamayıp kiramı 6 bin liradan 10 bin liraya çıkarıyorum diye ortaya koyanlar vicdan sahibi değillerdir" dedi.
Bunu yapanların milletin birliğine de halel getirdiklerini vurgulayan Soylu, bir yıl boyunca hep birlikte yüklenilecek, bir yıldan sonra da deprem travmasını yaşayan insanların hep beraber rehabilite edilmesi gereken bir süreç olduğunu vurguladı.
Konteyner şehirlerle ilgili şartlar konusunda da Soylu, "Konteyner şehirlerde özellikle kimler barınabilir? Bir, hak sahibi olanlar. Yani konteyner şehirlerde yaşayıp daha sonra da ev sahibi olabilecekler, AFAD'dan afetten, Çevre ve Şehirciliğin yaptığı konutlardan alabilecekler. Kim bunlar? Birincisi yıkık ev sahibi olanlar. İki, aynı zamanda ağır hasarlı ev sahibi olanlar, aynı zamanda acil yıkılacak binaların ev sahipleri olanlar, buradan birinci derecede yararlanma hakkına sahiplerdir" diye konuştu.
Soylu, bunların içerisindeki sıralamanın da birincisi şehit yakınları, ikincisi hanede 6 yaş ve daha küçük bebeği olanlar, üçüncüsü hanede yatalak veya ağır hastası olanlar, dördüncüsü hanede engelli birey olanlar, beşincisi hanede 65 yaş üstü bireyi olanlar, sosyoekonomik destek kapsamında olanlar şeklinde olduğunu aktaran Soylu, "Aslında konteynerden yararlanmak isteyen hak sahipleri yani dairesi olup, bir yerde oturup aynı zamanda da dairesini kaybedenler, birinci derecede buradan hak sahipleridir. Bu geçmişte de böyleydi, bugün de böyle" ifadelerini kullandı.
Soylu, bu konuda diğer hak sahiplerine ilişkin şunları kaydetti:
"Birinci ağır hasarlılardı, şimdi de orta hasarlara geçtik. Eğer oradan yer kalırsa orta hasarlılar da elbette ki bundan istifade edebilecekler. Aynı sırayla olacaklar. dördüncüsü fiilen oturmakta olduğu evi sırasıyla orta hasarlı tespit edilip oturabileceği başka bir evi olmayanlar, beşincisi fiilen oturmakta olduğu evi sırasıyla yıkık, acil yıktırılacak ağır hasarlı ya da orta hasarlı olup oturabileceği kendine ait başka bir evi bulunmayan kiracılar. Yani ilk önce ev sahipleri, ağır hasarlılar, yıkılacaklar, daha sonra orta hasarlılar, daha sonra eğer yer kalırsa kiracılar... "
İlk kez kiracılara kira desteği verdiklerini dile getiren Soylu, "O da Sayın Cumhurbaşkanımızın tensipleri de oldu. İlk kez kiracılara kira desteği veriyoruz, 2 bin lira. Bundan önceki hiçbir depremde, hiçbir afette böyle bir destek verilmedi. Çok kapsamlı, çok büyük ölçekli bir afetle karşı karşıya olduğumuz için kiracılara da bir kira desteği verilmesi hususunda adım atılmıştır" dedi.
Daha önce kiracılar ve ev sahipleri arasında taşınma parasının farklı olduğunu aktaran Soylu, onları da dengeli hale getirdiklerini söyledi.
"HASAR TESPİT ÇALIŞMALARINDA YÜZDE 75-80 SEVİYESİNE ULAŞILDI"
Soylu, deprem bölgesinde hasar tespit çalışmalarında yüzde 75-80 seviyesine ulaşıldığını ve bağımsız bölüm sayısının 400 bin sınırına geldiğini belirtti. Çalışmaların yüzde 100 tamamlandığında vatandaşlardan bir kısmının konteynerlerde kalacağını, bir kısmının da kiraya çıkmayı tercih edeceğini ifade eden Soylu, kimi vatandaşlara da başka illerde kalma ve barınma imkanları sağlanacağını kaydetti.
Bir evi, iki evi olan veya bir yazlığı olan vatandaşların ortaya koyacağı yardımlaşma duygusu çerçevesinde "Evim Yuvan Olsun Kampanyası"na katılmalarını arzu ettiklerini dile getiren Soylu, kampanyaya katılımlar olduğunu, buna ilişkin bir değerlendirme ve geniş kapsamlı bir açıklama yapacaklarını bildirdi.
Barınma konusunun sadece konteyner ve çadırlarla kendi bölgesinde çözülebilecek bir mesele olmadığını dile getiren Soylu, şöyle devam etti:
"Bugüne kadar aziz milletimizin yüce gönüllülüğü, ortaya koyduğu yardımlaşma duygusunun, burada da vücut bulmasını, burada da bu ev sahipliğine destek olmalarını arzu ediyoruz. Tabii önemli bir duygu şu, bu şehirlerdeki insanlar bu şehirlerde yaşamaya devam edecekler, temel arzumuz budur. Yani şehirlerin yapısı, şehirlerin demografisi, şehirlerin o insanlarla olan bütünlüğünü bozdurmamaktır. Onun da olabileceğini düşünüyoruz, altını çizerek söylüyorum."
İçişleri Bakanı Soylu, yaşanılan bu afetin geçmişteki afetlerden hiçbiriyle ölçülebilir olmadığına işaret ederek, geçmişte yaşanılan duyguları paylaştı. Bugüne kadar afet bölgelerinde yaşayanların "Bir daha bu şehir ayağa kalkmaz" duygusuna kapıldığını anımsatan Soylu, "Van'dan Bingöl'e, Simav'a kadar, Malatya'ya, Elazığ'a kadar, Kastamonu'nun Bozkurt'una, Sinop'un Ayancık'ına kadar, Antalya'daki ve Manavgat'taki orman yangınlarından Muğla'daki orman yangınlarına kadar bu duygu, bu afeti yaşayan bütün vatandaşlarımızda oluştu. Oluşmayanı yoktur."
Bu duyguyu yaşayanların bugün olduğu gibi şehir dışlarına çıktığını, travmadan kurtulmak için kısa süreli de olsa buna ihtiyaç duyulabildiğini dile getiren Soylu, daha sonra şehir tekrar ihya edildiğinde onunla buluşabilecek transferlere ihtiyaç duyulabileceğini anlattı.
EVİM YUVAN OLSUN KAMPANYASI'NA DESTEK ÇAĞRISI
"Evim Yuvan Olsun Kampanyası"nın çocuklar ve yaşlılar için önemine işaret eden Soylu, imkanı olan vatandaşlara kampanyaya destek olmaları için çağrıda bulunarak, depremle karşı karşıya kalan vatandaşların yaşadığı travmalar için bunun büyük bir rehabilitasyon mekanizması olarak değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.
Bakan Soylu, tarihin en büyük yıkıcı deprem afet süreçlerinden birisini yaşadıklarını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Biz sadece bir deprem yaşamadık. Yani bunu bir deprem olarak tarif etmek belki meseleyi tam olarak izah edememek noktasına gelir. Çünkü deprem bölgesine gelenler yaşanan yıkımı gördüğü zaman bunun depremle dahi izah edilemeyecek büyük bir yıkım olduğunu çok net bir şekilde ifade ediyorlar. Onun için 9 saat arayla 7,5'un üzerindeki iki büyük deprem, 6 ölçeğindeki artçılar ve dün akşamki tecrübe de gösterdi ki 15 gündür yaşadıklarımız alelade bir deprem afeti süreci değildir. Birbirimizle büyük bir dayanışma içerisinde olmalıyız. Birlik ve beraberlik içerisinde olmalıyız. Buradan siyaset çıkarmaya çalışanlar olacaktır. Herkes kendi yüzünü, bu karşı karşıya kaldığımız zor süreçte göstermektedir. Yalanları, iftiraları, acaba buradan bir siyasal çıkar elde edebilir miyim uğraşlarını hep beraber görüyoruz. Biz bunların ancak milletimizin moralini bozacak olanlarını düzeltebiliyoruz. Çünkü bununla uğraşabilecek çok büyük bir vaktimiz yok."
"ONLARIN BELEDİYELERİ DE AFAD'IN EMRİ ALTINDADIR"
Birilerinin eline kamera ve el feneri alarak "acaba nerede bir eksik görürsem bunu kamuoyuyla paylaşırsam da bir zarar oluştururum kanaatiyle" hareket ettiğini dile getiren Soylu, "Oysa milletimizin desteğe ihtiyacı var. Baştan itibaren bu işi Sayın Cumhurbaşkanımızın riyasetinde koordine eden AFAD, bütün kurumları kendi bünyesinde toplayan AFAD, elbette ki deprem bölgesinin her noktasına ulaşmaya çalışmaktadır. Şunun altını çizerek söylüyorum, dünyada hiçbir ülke böyle bir depremle karşı karşıya kalmış olsaydı bir devleti, iki milleti bu kadar dirençli bir şekilde bu depreme direnemezdi ve şu anda bir millet kenetlenmiş vaziyette. Devlet en ücra noktalara kadar helikopterinden gönüllüsüne kadar, Kızılay'ından AFAD'ına, arama kurtarmasına kadar, bütün sivil toplum örgütlerine kadar bir koordinasyon içerisinde ulaşmaktadır" diye konuştu.
Neredeyse Hollanda'nın üç katı büyüklüğündeki yaygın bir alanda etkili olan depreme, devletin bütün kapasitesiyle ilk dakikadan itibaren müdahale ettiğinin altını çizen Soylu, şöyle devam etti:
"Eksiklik bulmaya çalışanlar olabilecektir. Eksiklik bulmaya çalışanlara söylemek istiyorum, onların belediyeleri de AFAD'ın emri altındadır bir afet zamanında. Kaç saatte gelmişler? Kaç saatte? Lütfen kimse vicdansız hareket etmesin. Üçüncü günün sonunda artık herkes gıdamız yeter, her noktaya kadar en ücra köşeye kadar ulaşmış demiştir. Milyonlarca öğün yemek verilmektedir. Çadır kentler kurulmuş, en ücra noktalara kadar çadır ulaştırılmıştır. Elbette ki bu bölgede yaklaşık 3 milyon civarında hane var. Herkes korku yaşıyor, biz de biliyoruz ki 3 milyon civarındaki haneye de çadır versek talep edecekler ve isteyeceklerdir. Çünkü çoluğuyla çocuğuyla bu artçı depremler devam ettikçe veya müstakil depremler devam ettikçe içeride durmaktan çok dışarıda durmak isteyeceklerdir. Ama onun da kendine ait bir öncülük sırası ve depremin etkilediği alan sırası vardır ve bugüne kadar sadece AFAD koordinasyonunda dağıtılan 301 bin çadır söz konusudur. Biz Elazığ ve Malatya depremini 35 bin çadırla bitirdik. Şu anda 301 bin çadır. Bütün bu deprem alanının büyüklüğü düşünüldüğünde elbette ki çadır sevkiyatımız devam ediyor. Elbette ki iki aylık zaman dilimi için toplam 100 bin konteyner şehirde yaşam başlayacaktır. Buna ait bütün hazırlıklar gerçekleştirilmiş ve yapılmıştır, alt yapıları yapılmaktadır."
"YALAN VE İFTİRALARLA ÇALIŞANLARIN VE BİZLERİN ZAMANINI ALMAYIN"
İçişleri Bakanı Soylu, bazı muhalif gazeteler ve köşe yazarı ile kimi yabancı basın organlarında görev yapan kişilerin deprem sabahıyla ilgili birtakım tezviratlar ortaya koyduğunu belirterek, "Bunların hepsinin yalan olduğunu söylemek istiyorum. Bunlar ayıp şeylerdir. Lütfen bu yalanları, bu iftiraları ortaya koyarak hem çalışanların hem de bizlerin zamanını almayın" çağrısında bulundu.
Depremden hemen sonra Türkiye Afet Müdahale Planı'nın devreye girdiğini, saat 05.30'da televizyonlardan yaptıkları ilk açıklamada 4'üncü seviyede uluslararası çağrıda bulunduklarını ve bütün devlet kapasitesini harekete geçirdiklerini vurgulayan Soylu, söz konusu tezviratlarda bulunanlara karşı eleştirilerini dile getirdi.
Deprem bölgesine yönelik hırsızlık ihbarlarının yüzde 99'unun sahte çıktığı bir dönem yaşadıklarını aktaran Soylu, "Bu kabul edilebilir bir iş değildir. Bu kötü niyetliliktir" görüşünü paylaştı.
Bakan Soylu, Hatay merkezli deprem sonrası çalışmaların sürdüğü 5 enkaz bulunduğunu belirterek, buradaki çalışmalar tamamlanınca arama kurtarma veya enkazın altındaki cenazelere ulaşma çalışmalarının sona ereceğini sözlerine ekledi.
Kaynak: AA