AK Parti İstanbul milletvekili adayı Soylu, Bayrampaşa'da düzenlenen Kırçovalılar Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneğinin bayramlaşma etkinliğinde yaptığı konuşmada, dün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte Kahramanmaraş ve Gaziantep'te olduklarını söyledi.
Depremin yaklaşık 75. gününde köylülere evlerini teslim ettiklerini dile getiren Soylu, "Hakikaten her biri bir sosyal konuttan daha üst seviyede, birinci sınıf, her şeyiyle dayalı döşeli evler teslim edildi. Bayrampaşalılar, depremin ilk gününden itibaren oradaki depremzedeleri yalnız bırakmadı. Allah razı olsun." diye konuştu.
Soylu, Türkiye'nin Afrin, İdlib, Zeytin Dalı ve Bahar Kalkanı operasyonlarını yaparken ABD, Almanya, Kanada, Finlandiya ve Fransa gibi Avrupa'nın birçok ülkelesinin ambargo koyduğunu anımsatarak, "Kimisi insansız hava araçlarımızın kameralarına ambargo koydu, kimisi 'Benim verdiğim tankları kullanamazsın.' dedi, kimisi 'Mühimmat kullanamazsın.' dedi. Kötü komşu ev sahibi yaptırırmış. Bugün dünyanın en nitelikli tanklarından birisini Sakarya'da Cumhurbaşkanı'mız, Türkiye'yle buluşturuyor." ifadelerini kullandı.
"KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN ÖNÜ TAMAMEN AÇILMIŞTIR"
Bakan Soylu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Gaziosmanpaşa'da kentsel dönüşümle ilgili çok önemli mesajlar verdiğini belirtti.
Kentsel dönüşümle alakalı devletin çok önemli bir karar verdiğinin altını çizen Soylu, "Kentsel dönüşümün önü tamamen açılmıştır. Vatandaşımızın maliyeti yüzde 50 oranında tamamen düşürülmüştür ama kentsel dönüşüme karşı olanlar, bizi depremin getireceği zararlara ve depremin getireceği yıkıma karşı maalesef açıkta bırakıyorlar." dedi.
Soylu, ABD'nin kendisini iki defa istenmeyen adam ilan ettiğini anlatarak, "2 milyon defa ilan etsin, yolundan dönen namerttir. Bu ülkeye sadakatten vazgeçen namerttir." ifadelerini kullandı.
"SREBRENİTSA'DA İNSANLAR KATLEDİLİRKEN BİR TEK SESLERİNİ ÇIKARMADILAR"
Kırçovalıların ülkenin temel taşlarından olduğunu vurgulayan Soylu, 100 yıl sonra da 1000 yıl sonra da ülkenin temel taşı olmaya devam edeceklerini vurguladı.
Soylu, Kırçovalıların Türkiye'nin birliği, beraberliği ve kardeşliğinin teminatı olduğunun altını çizerek, şunları söyledi:
"Bu ülkede birileri hafif böyle sallanmaya başlarsa onlara 'Durun bakalım, ne yapıyorsunuz?' diyecek olan sizlersiniz. Cumhurbaşkanı'mız Balkanlar'a gittiği zaman kendi aralarındaki münakaşalardan arınıp onun karşısında gösterdikleri saygıya ben şahidim. Biz, orada hükümdarlık yapmıyoruz, yapmayız da ama biz orada onların hepsini muhafaza edecek bir kardeşliğin Balkanlar'da olmasının lazım geldiğine inanıyoruz. Orada gittiğim bazı yerlerde, bazı devlet dairelerinde Amerikan bayrağıyla ilgili, o ülkenin bayrağını gördüğüm zaman şu içim cız etti. 'Bunun ne işi var burada?' dedim. Srebrenitsa'da insanlar katledilirken bir tek seslerini çıkarmadılar, insanların katledilmesini istediler. Eğer biz güçlü olursak, her birisinin gözü Türkiye'nin gücüne, Türkiye'nin kuvvetine, Türkiye'nin kudretine bakıyor."
"İNSANLAR OTOBÜSLERİ İTMEYE BAŞLADILAR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 4 yıl İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptığını anımsatan Soylu, Erdoğan'ın insanların hayatına dokunan işler gerçekleştirdiğini dile getirdi.
Bakan Soylu, İstanbul'un son 4 yıldır idare edildiğini belirterek, şunları kaydetti:
"Hayatınıza dokunan ne var? Hayatımıza dokunan bir şey var, Allah bin kere razı olsun, kendilerine teşekkür ediyoruz. İstanbullunun spor kabiliyeti yükseldi, kas gücü kuvvetlendi. İnsanlar otobüsleri itmeye başladılar, doğru mu? Oradan dediler ki herhalde, bir spor dairesi ve sağlık dairesi vardır oranın, vücudun bir tarafının çalışması yetmez, öteki tarafın da çalışması lazım. Bu sefer yürüyen merdivenler var. Elektrik yok, hiçbir şey yok, bozuk. Hep buraya girilmez işareti var. Orada da ayak kaslarını çalıştırıyorlar. Bir kol kasları, bir ayak kasları, İstanbul'un kasları çalışıyor. Geldiğimiz nokta burası. Şimdi İstanbul'da, Ankara'da, İzmir'de büyük hizmetler yapsalar bu ülkenin geleceğine de 'Biz şunları yaptık, buraya da talibiz.' deseler biz sesimizi çıkarabilir miyiz? Biz sesimizi çıkaramayız. Haydi biz deriz ki 'Biz daha iyisini yapacağız.' ama karşı karşıya kaldığımız durum bu."